Dünya Turuna Çıkmayı Düşünenlere… Dünya Gerçekten Bize Mi Güzel?

Dünya Turuna Çıkmayı Düşünenlere… Dünya Gerçekten Bize Mi Güzel?

Bir yılı geçti yola çıkalı. Yol uzun, görülecek çok yer olunca, yıllık izine çıkmış insan gibi davranamıyorsunuz haliyle. Kısıtlı bir para ile oldurmaya çalışıyorsunuz hayallerinizi. Yolculuk yapmayı yolda öğreniyorsunuz. Dünyanın sanıldığı kadar pahalı olmadığını, isteyip cesaret ettikten sonra herkesin az bir bütçe ile de olsa gezebileceğini görüyorsunuz.

Tabi ki böyle kısıtlı bir bütçe ile gezmenin zorlukları da var. Bazen diyorsunuz ya bana “oh valla dünya size güzel, ye iç yat gez” diye, dünya gerçekten bize güzel mi gelin birlikte görelim.

1. Konaklama

Uzun süre yolda olunca insana en çok masraf çıkartan şeylerden biri konaklama. Düşük bütçeli gezginsen gideyim de otelde kalayım diyemiyorsunuz. Sürekli gittiğin şehirlerde kalınacak en ucuz yeri aramak çok yorucu.

Hosteli buldun diyelim, yeri geliyor 4 kişi ile yeri geliyor 20 kişi ile aynı odada uyuyorsun. Ter kokanı, gaz çıkaranı, sarhoş olup kusanı ne ararsanız var. Bazen yattığımız yataklarda tahta kurusu oluyor. Sabah bir kalkmışsın bütün vücudunu ısırmışlar. Her yerin kıpkırmızı. Tabi bir de sürekli eşyalarına sahip çıkma tedirginliği var kilitli dolap filan yoksa.

Bazen hostel yerine couchsurfing üzerinden gittiğimiz yerlerde yerel insanların evlerinde kalıyoruz. Gel kal diyor ev sahibi ama gittiğinde umduğunla bulduğun tamamen farklı olabiliyor. Rusya’da kapının girişinde ayakkabı çıkarılan yerde kuru bir halı üzerinde yatmışlığımız da oldu, Tayland’da eşyası olmayan bir evde kalebodurun üzerinde de.

2. Yemek

Gideyim de şu restaurantta kendime ziyafet çekeyim, canım ne isterse yer içerim kafası olmuyor maalesef düşük bütçeli gezilerde. Nerede sokak yemeği, nerede ucuz yemek biz oradayız. Sürekli ucuz yemek aramak insanı yoruyor bir saatten sonra. Bazen 30 kuruşun hesabını yapmak, ekmeği ertesi güne yetirmek, çeşme bulduğun yerde su şişeni doldurmak zorundasın hep. Eğer hostelde mutfak varsa orada yemek yapıyoruz ama öyle zaman oluyor ki yemek pişireceğin kap kacaklar pislikten artık boyut değiştirmiş. Îyice yıkayıp kullanıyoruz. Çünkü sürekli dışarıda yemek yemek istemiyor insan. Bir menemen bile dünyaya bedel oluyor öyle anlarda.

Asya’dan sonra Avustralya’da ve Amerika’da bizi evlerinde misafir eden aileler sayesinde yemek konusunda sıkıntı yaşamadık. Ama Asya’da sürekli pilav ve makarna yemekten içimizde ağacı çıkacaktı resmen.

3. Ulaşım

Uçağa, otobüse binip gitmek güzel de ama iki kişi yolculuk yapınca bilet parası da ona göre yüksek oluyor elbet. Kara bağlantısı olan yerlerde otostop çekmeyi alışkanlık haline getirince, ulaşıma daha az para vermek elbette bütçemizi rahatlattı ama yeri geldi güneşin altında yarım saat yeri geldi sabah ayazında bir saat araba bekledik. Tek araba ile gideceğin yere ulaşma şansı olmayınca, ulaşana kadar araçlara otostop çekmeye ve aynı şeyleri yaşamaya alışmak lazım. Tabi bir de alan kişiye güvenip güvenilmeyeceği hususu var. Şimdiye kadar böbrekleri kaptırmadık ama her an her şeye hazır olmak gerek tabi. Sydney’den Melbourne’e 850 km olan yol için tren bileti 90 dolardı, otobüs bileti 65 dolar kişi başı. Biz ne yaptık otostop çektik yine. İki gün sürdü varmamız. Gece de hiç bilmediğimiz bir şehirde kiliseden birinin evinde kaldık. Eğer rahat rahat seyahat edeyim diyorsanız orası ayrı ama otostopla seyahat edecekseniz bunları göze almanız gerek.

4. Yolda çalışmak

Sürekli geliri olmayan gezginler için yollarda birçok iş imkanı var aslında. Eğer bir yeteneğiniz varsa bunu paraya dönüştürebilirsiniz mesela; resim yapar, dans eder, müzik aleti çalar, takı satabilirsiniz. Ya da bizim yaptığımız gibi restaurantlarda çalışıp, mutfakçılık, garsonluk yapabilirsiniz. Kısa süreli de olsa para birimi değerli olan ülkelerde gezgin bütçesine göre iyi paralar kazanabilirsiniz. Avustralya’da mutfakta çalışıyordum günde 10 saat, Amerika’da garsonluk yapıyorum. Bu hafta 66 saat çalıştım. Türkiye’de resmi çalışma saatinin 45 olduğunu düşünürseniz 21 saat fazlasıyla hizmet sektöründe bir taraflarımdan ter aktı resmen. Sabah 8’de başlayıp yemek bile yiyemeden kapanışa kadar sürekli koşturmak, siparişi doğru alıp, müşteriye doğru götürme stresi yaşamak, masaları temizlemek, çöpleri dökmek, yerleri süpürmek, mutfağa yardımcı olmak hatta akşam çıkmadan tuvaletleri bile temizlemek sayesinde 3 haftada 4 kilo verdim. Her şey tamam da şu tuvalet temizleme olayı bitiriyor beni. Her ne kadar elinde eldiven de olsa milletin pisliğini temizlemek kolay değil.

Gecenin bir köründe eve gelip, oturmaya bile halin kalmadan, ertesi gün sabah 8’de yine aynı temponun içinde olacağını biliyorsun. Ancak bunun geçici bir iş olduğunu, gezmemiz için gereken parayı biriktirdiğimizde bırakacağımızı bilmek motivasyonumuzu arttırıyor. Sonuçta alın teri ile parayı kazanıp, gezdiğimizin de hakkını veriyoruz.

İşte dostlar, gezip tozarken sizlerin dediği gibi dünyanın bize güzel olan kısımları bunlar. Paylaşım yaparken sadece güzel şeyleri değil, iyisiyle kötüsüyle yaşadığımız her şeyi paylaşıyorum ki uzun süre yollarda olmanın kamera önünde görüldüğü gibi kolay olmadığını, oldukça meşakkatli taraflarının da olduğunu görün. Ama sorsanız pişman mısın 33 yaşında İstanbul’daki kurulu düzenini, işini gücünü bırakıp bu yolculuğa başladığına diye, cevabım hayır olacaktır.

İyi ki diyorum bu yola çıkmış ve bütün bunları yaşamışım. Bir kez bile pişman olmadım, dönünce ne yapacağımı da şimdiden düşünmüyorum. 34 yaşında el alemin memleketinde garsonluk yapıp, ekmeğimi kazandıktan sonra kendi ülkemde de bir şeyler yaparım artık 🙂

Yola çıkmaya dair içinizde ufak bir tereddüt varsa bile, hiç durmayın çıkın. Gidin semtinizi gezin, en yakındaki şehri görün, sonra hedefinizi büyütürsünüz. Ertelemeyin, yapın!

Avustralya’da İş Bulmanızı Sağlayacak Yöntemler adındaki diğer yazımı da okuyabilirsiniz.

YAZAR HAKKINDA
Aklindanbirulketut

Merhaba

Ben Berra: )

1983 yılında Istanbul’da doğdum. Bu şehirde büyüdüm, bu şehirde okudum ve hala aynı şehirde yaşıyorum. Şu ana kadar çeşitli şirketlerin yurt dışı satış pazarlama departmanlarında çalıştım. Şehir hayatının köleleştirdiği, bir hamster çarkının içinde dönüp duran beyaz yakalı hayatıma, eşim Murat ile birlikte çıktığımız en büyük hayalim olan Dünya turu için ara veriyorum. Sonrasında zaten nasıl adapte olurum tekrar düşünmüyor değilim.
1 yıldır yoldayız, bu yolculukta 16 ülke gezdik ama 11 yılda 55 ülke gördüm.
Gözüm yükseklerde! Hedefim tüm dünya!