5 Adımda İngilizcenin Önemi ve Kazandırdıkları

5 Adımda İngilizcenin Önemi ve Kazandırdıkları

Merhabalar küçüklüğümden beri İngilizcenin baya bir içindeyim. Şöyle size kısa bir özet geçeyim. Ben 22 yaşındayım ve bunun nereden baksanız 13-14 yılında İngilizce de vardır. İlkokulda en basit düzeyden başlarsınız ve her sene büyüdükçe en basitten öğrenip geliştirmeniz beklenir. Ta ki lisede alan seçene kadar. Anlayacağınız üzere benim alanım dildi. Üniversitede Amerikan Kültürü ve Edebiyatı okudum, şimdi ise Mütercim Tercümanlık üzerine yüksek lisans yapıyorum. Tabi ki benim İngilizcem “şahane” diyemem. Her gün hala yeni şeyler öğreniyorum ve dil seçtiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü fark etmesem de İngilizce bana çok fazla şey kattı. Sizin için oturup liste yaptım. İşte size İngilizcenin önemi ve kazandırdıklarına dair birkaç madde. İyi okumalar!

1. İngilizce günlük hayatımızın içindedir.

1. İngilizce günlük hayatımızın içindedir.

İngilizce bilmemek küçükken fark etmeyeceğiniz ama büyüdüğünüz zaman başınıza bela olabilecek bir durumdur. İngilizce günümüzde her yerde karşımıza çıkabiliyor. Sokakta bir turist sizden yol tarifi isteyebilir ve sadece el kol hareketleriyle nereye gideceğini anlatamazsınız. Mekan isimlerini, mağaza isimlerini ya da Starbucks gibi kahvecilerde kahve isimlerini okumakta zorlanabilirsiniz.

2. İster istemez sevdiğiniz şeyleri yaparken de İngilizceyle karşılaşırsınız.

2. İster istemez sevdiğiniz şeyleri yaparken de İngilizceyle karşılaşırsınız.

Klişe olacak ama klasik hobilerden yani müzik dinlemek, oyun oynamak, kitap okumak, yabancı film ve dizi izlemekten yola çıkarak konuyu anlatmak istiyorum. İngilizce film izlerken ya da dizi izlerken ne dediklerini anlamayıp sürekli alt yazıyı takip etmek zorunda kalırsınız, hatta bazen alt yazıyı kaçırıp tekrar başa sararsınız falan. Başta bocalıyorsunuz, özellikle İngilizceyi yeni öğrenmeye başladıysanız ama zamanla insan konuşmaları dinledikçe alt yazıya ihtiyaç duymuyor. İngilizce bilmek demek iki dilde de hayat bulmak demektir. Benim için özgürce kitap okuyup, müzik dinleyip, yabancı dizi izleyip onları anlamaktır. Oyun oynamaktan kastım ise playstation tarzı oyunlar, Türkçe dili olmasına rağmen İngilizce içeren oyunları vardır ve bunları anlamak için en azından oyun içindeki kelimeleri de bilmeniz gerekir.

3. Eğitim hayatınızda karşınıza çıkar.

3. Eğitim hayatınızda karşınıza çıkar.

İngilizce sokakta veya hobileriniz içinde karşınıza çıksa bir şekilde belki atlatırsınız ama eğitim hayatınızda kolay kolay kaçışınız olmayacaktır. Özellikle lise zamanlarınızda başlarda zorunlu bir dil dersi almanız beklenir, siz de el mahkum İngilizce seçersiniz. Eğer savsaklarsanız o dersi, geçmiş olsun. Hayatınızın sonraki alanlarında İngilizce öğrenmeye en başından başlarsınız. Sevmeseniz de kendinizi yapamayacağınıza inandırsanız da İngilizce öğrenin. Çünkü lisede çıkmasa da karşınıza üniversitelerin çoğunda İngilizceyi zorunlu tutuyorlar. Hatta ilk gittiğinizde sizi hazırlık okuyup okumayacağınızı belirlemek için İngilizce sınava sokuyorlar. Geçemezseniz 1 sene boyunca İngilizce eğitim alıyorsunuz. Hazırlık eğitimleri hiç İngilizce bilmeyenler için gerçekten güzel olur, eğitim alıp kendinize bir temel oluşturabilirsiniz. Yüksek lisans için de yeterli bir İngilizce bilmeniz gerekebilir. Bölümden bölüme, üniversiteden üniversiteye değişir ama günümüz şartlarına göre İngilizceyi ya da en az bir dili şart koşuyorlar.

4. İş hayatınızda olması muhtemeldir.

4. İş hayatınızda olması muhtemeldir.

Çalıştığınız yere bağlı olmakla birlikte İngilizceye maruz kalma oranınız değişiyor. Mesela ben mesleğim gereği sürekli İngilizceye maruz kalıyorum. Her gün farklı kelimeler, kalıplar öğreniyorum. İşletme, hukuk, tıp, diş okusanız bile İngilizce yine karşınıza çıkar. Bu devirde İngilizcesi olmayanı hatta ekstra bir dili olmayanı kolay kolay işe almıyorlar. İş yerinde size İngilizce bir metin verseler ve hiç anlamasanız ne yapacaksınız yanınızdaki iş arkadaşınızdan mı rica edeceksiniz?  İyi bir yerde iş bulmak istiyorsanız mutlaka İngilizce, Almanca ya da başka diller gerekiyor. Dil öğrenmek sizi daha donanımlı, kalifiyeli biri haline getirecektir.

5. Özgürce gezersiniz.

5. Özgürce gezersiniz.

Bence İngilizceyi bilmenizi gerektirecek en önemli unsurlardan biri yurtdışı seyahatleri. Evet tabi ki ”Yurtdışında bir sürü Türk var ne olacak, onları bulur derdimi anlatırım” diyeceksiniz demeyin. Yurtdışına gitmeden önce “gerçekten” derdinizi anlatacak kadar İngilizce bilin. Mesela Erasmus+ programıyla gideceksiniz ya, orada çok Türk olacak emin olun. Bu yüzden onlara güvenip öğrenmemezlik yapmayın. O insanlara bağımlı yaşarsanız ve hiç yabancı arkadaşınız olmazsa gittiğinizden gram zevk almazsınız. Erasmus yaparken öyle tipleri gerçekten gördüm ve siz o noktada tercümanı oluveriyorsunuz birden geriliyorsunuz o ortamdan bir an önce kaçıp gitmek istiyorsunuz. Gerçekten hiç hoş değil!

Uzun lafın kısası, İngilizce hayatınızın bir parçası haline geliyor. Telaffuzunuz nasıl olursa olsun çekinmeden öğrenin ve öğrendiklerinizi uygulayın. Dil öğrenmek tutarlılık ister, ara verdiğiniz an küser gider.

İngilizcenin önemi ve kazandırdıkları ile ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!

YAZAR HAKKINDA
Başak Pırıl Gökayaz