Amerika’dan İrlanda’ya Uzanan Burslu Dil Eğitimi Hikayem

Amerika’dan İrlanda’ya Uzanan Burslu Dil Eğitimi Hikayem

Merhaba arkadaşlar, aslında daha önce yazmış olduğum “Yediğin İçtiğin Senin Olsun Sen Gördüklerini Anlat!” Diyenlere İrlanda’nın 10 Tonu galerimde İrlanda’ya gidişimin hikayesini kısa da olsa yazmıştım. Bir kere daha bahsedecek olursam, 2 sene önce Work and Travel programı ile Amerika’ya gidip 3,5 ay kaldım. Döndüğümde EDUMAG sitesinin düzenlemiş olduğu ulusal içerik yarışmasına Amerika anılarımı yazdım. Yazdığım içerik derece aldı ve benim ödülüm de İrlanda’da 1 ay burslu dil okulu deneyimiydi.

Kısacası benim Amerika maceram hiç tahmin etmeyeceğim bir şekilde bana İrlanda yolunu açtı. Bu günlüğümde de İrlanda’ya gidiş sürecim, orada ne yaptığım ve dönüşümden bahsedeceğim.

1. Ödül tamam da şimdi ne yapacağım?

1. Ödül tamam da şimdi ne yapacağım?

Dil okulu ödülünü kazandığımı öğrendikten sonra Kaplan dil okulunun anlaşmalı olduğu StudyZONE yurtdışı eğitim firmasıyla görüştüm. Dil okulu sürecim için dünyalar tatlısı, güler yüzlü bir danışman benimle ilgilendi, gitmeden önce tüm süreç boyunca evraklarım, kalacağım yer, vize başvurum ve benim sorduğum yüzlerce soru da dahil her şeyimle ilgilendi. Önce gideceğim tarihi kesinleştirdik. Size burada şunu söyleyebilirim, gitmeden önce eğitim almak istediğiniz zamanı iyi belirleyin. Hangi tarihlerde gidebiliyorsunuz, o tarihlerde gideceğiniz yer nasıl (iklimi, kalabalıklığı vs.), tüm bunları iyice tartın sonra zamanınızı kesinleştirin. Ben tüm bunları göz önünde bulundurarak 7 Ağustos- 2 Eylül arası eğitim döneminde karar kıldım.

2. Kalacak yer sorunsalı.

2. Kalacak yer sorunsalı.

Danışmanım bana tüm süreci anlattıktan ve evraklarla ilgili gerekli bilgiyi de verdikten sonra kalacağım tarihleri de düşünerek benim için İrlanda’da kalacağım yeri araştırmaya başladı. Aslında 2 tip konaklama var. Birincisinde okulunuza ait yurtlardan birinde tercihinize göre tek ya da bir oda arkadaşıyla kalabiliyorsunuz, ikincisi de bir aile yanında kalabiliyorsunuz. Şimdi bu bence vermesi biraz zor bir karar çünkü sizin kişiliğiniz burada önemli bir etken. Eğer derseniz ki ben rahat edemem başkasının evinde, öyle her pişeni yiyemem; o zaman yurt tercih edin kendi yemeğinizi de kendiniz yaparsınız ya da dışarıdan yersiniz (tercih sizin), rahat etmiş olursunuz. Öte yandan derseniz ki ben aile yanında kalayım hem onlarla konuşurum dilim gelişir, yemek de çok sıkıntı olmaz o zaman bir aile yanında kalın. Zaten bu aileler daha önceden öğrenci ağırlamış, güvenilirler. Sizden önce gelenlerin yorumları da dikkate alınarak konaklama seçeneğinizi oluşturuyorlar. Yemek de sizin için sorunsa bunu baştan belirtin derim. Mesela ben domuz eti falan hiçbir şekilde yiyemem bu yüzden ev sahibime baştan söyledim. O da bu konuda hep dikkatli oldu. Buradan anlayacağınız üzere ben bir evde aile yanında kaldım. Benim en büyük şansım şehir merkezinde okula çok yakın bir yerde kalıyor oluşumdu. Bu sebeple okula olan mesafenizi kesinlikle göz önünde bulundurun derim. Ben hem otobüs parası falan ödemedim, hem de her yere yürüyerek gidip geldim. (Görmüş olduğun resim de benim Dublin’de kalmış olduğum eve ait.)

3. Beni geren vize süreci.

3. Beni geren vize süreci.

İlk olarak, İrlanda Schengen ülkeleri arasında yer almadığı için ayrı vize istiyor. Dil okulu şirketindeki danışmanın bana vize için gerekli tüm evrakları listeledikten sonra ben de tek tek evraklarımı hazırlamaya başladım. Vize ile ilgili sizi uyaracağım bir nokta olursa o da şu, dil okulunda konaklayacağınız süre boyunca maddi durumunuzun yeterli olduğunu gösteren bir belge beyan etmeniz gerekiyor. Bu belgeyi genelde sizi finanse eden kişinin(anne, babanız gibi) banka hesap hareketleriyle gösterebiliyorsunuz. Bu kişinin hesabına son 6 ay içindeki para giriş çıkışını kontrol ediyorlar. Yani bir anda giren yüklü miktar paranın nereden geldiğini de belgelemek zorundasınız. Ya da o para hesaba parça parça girmeli. Vize ile ilgili söyleyebileceğim diğer bir durum da şu, vize için gidip konsolosluğa görüşme yapmak zorunda değilsiniz. Siz evraklarınızı hazırlıyorsunuz, danışmanınız sizin için başvuruyu yapıyor 2 hafta gibi bir süre içerisinde de pasaportunuz eğer kabul edilmişseniz size vizeniz işlenmiş olarak geri gönderiliyor. Benimki biraz yoğunluğum yüzünden son dakikalara kaldı ve ben bayağı bir stres oldum. Hatta tüm evraklar hazırlandı, başvuru tamam, sonucu bekliyorum; bir yandan da harıl harıl uçak bileti siteleriyle arkadaş olmuş durumdayım, bir belge eksik diye vize bir türlü çıkmadı ben daha da geriliyorum. Çünkü gitmeme 2 hafta var ama benim vizem yok. 😀 Neyse evrak gönderilince pasaportum vizemle beraber gönderildi, ben de rahat bir nefes aldım. O yüzden benim gibi son dakika insanlarına sesleniyorum, şansınız her zaman yaver gitmeyebilir; nasıl olsa zaman var daha deyip en sona sıkıştırmayın.

4. İrlanda'ya 5 kala..

4. İrlanda'ya 5 kala..

Vizem çıktıktan ve ben rahat bir nefes aldıktan sonra hemen uçak biletimi aldım. Zaten vize sürecinde sürekli uçak bileti baktığım için karar vermek çok da zor olmadı. Benim uyarım şu, gidiş ve gelişinizi direkt alın. Gerçekten en doğrusu bence bu. Ben turna.com’dan  direkt gidişli aldım biletimi THY’nin uçuşuydu. Dönüşümü de Amsterdam aktarmalı KLM’den aldım ve benim için aktarmalı dönüş gerçekten yorucu oldu.Bilet işini de hallettikten sonra geriye bir hazırlanmak kalmıştı. Aman diyim arkadaşlar, bavulunuzu ağzına kadar doldurmayın. İhtiyacınız olanları götürün, hediyelere yeriniz kalsın. Bir de oraya gittiğinizde illâ bir yemeklere alışamayabilirsiniz, yabancılık çekebilirsiniz. O  yüzden yanınızda yiyecek götürmeniz sizin için çok iyi olur. Kraker, kek, sandviç gibi.

Bundan başka gitmeden bir bakın nerelere gidilir, ne yapılır falan. Bir planınız bir listeniz bir haritanız olsun. Dolu dolu geçirin. Ben tüm bunları yaptıktan sonra bavulumu kapattım ve başladım gideceğim zamanı beklemeye.

5. ''Dublin havaalanına hoş geldiniz!''

5. ''Dublin havaalanına hoş geldiniz!''

4 saatlik bir İstanbul kalkışlı uçuşun ardından İrlanda’ya vardım. Bavulumu aldım ve gittim bana daha önceden söylenen bekleme bölümüne elinde Kaplan Language School yazısı tutan birini görmeyi bekliyorum. Sonuç: göremedi..:(  Ben de  bilgi masasına gittim ve durumu açıklayıp okulu aramam gerektiğini söyledim. Elimde bu durumlar için bize verilen acil durum telefonları vardı. Bilgi masasındaki görevli okulu aradı ben de havaalanında beklediğimi ve şoförün olmadığını anlattım. Tamam biz ilgileniyoruz, sen ayrılma oradan dediler ben de geçtim kenara başladım beklemeye. İşte tam o sırada biri daha geldi, etrafına bakıyor, benim gibi bekliyor, bilgi masasına gidip bir şeyler soruyor falan. Dedim herhalde bu çocuk da Kaplan için bekliyor ama emin olamadığım için soramıyorum. Derken belgesinde Kaplan yazısını görünce yanına gittim konuşmaya başladık. İtalya’dan gelmiş. Kaplan dil okulunda 1 ay eğitim görecekmiş falan. Şoförü beraber beklemeye başladık. Tanıştığımız o günden itibaren İrlanda’da kaldığım süre boyunca Luca oradaki en iyi arkadaşım oldu. Hala da görüşüyoruz.

6. Ev sahibiyle tanışma faslı.

6. Ev sahibiyle tanışma faslı.

Havaalanından bizi karşılayan şoför hepimizi teker teker kalacağımız yerlere bıraktı. Luca okulun yurdunda kalacağı için önce onu yurda bıraktık. En son da ben 1 ay boyunca kalacağım eve bırakıldım. İrlanda’ya gelmeden önce bana danışmanım tarafından yanında konaklayacağım kişinin bilgileri gönderilmişti. Adı Susan, 60 yaşında, bir köpeği var yalnız yaşıyor falan. Danışmanım bana gitmeden önce ev sahibime bir mail atmam gerektiğini söylemişti. Ama ben 60 yaşında bir kadın maillerini ne kadar kontrol eder emin olamadığım için kendisine telefon ettim, kendimi tanıttım, geleceğim tarihi söyledim, arayıp konuştuğum için bayağı bir memnun oldu. Eve gittiğimde beni gayet güler yüzle karşıladı. Evde benden başka 2 Brezilyalı kız öğrenci daha varmış onlarla da tanıştım. Daha sonra ev sahibim odamı gösterdi, ev kurallarını anlattı ve ben o kadar yolun, karmaşanın, yabancı insanların, yerlerin yorgunluğuyla İrlanda’ya vardığım ilk günü derin bir uykuyla sonlandırmış bulundum.

7. Dublin'i keşif zamanı

7. Dublin'i keşif zamanı

Yorgunluğumu üstümden atıp eve yerleştikten sonra içimdeki Dublin’i keşfetme isteğiyle Luca’yla buluşup etrafı dolaşmaya kara verdik. Önce gidip bana bir telefon kartı aldık. Malum internetsiz her şey zor, özellikle benim gibi her yerde kaybolmayı beceren biriyseniz Google Maps olmadan kendinizi güvende hissedemezsiniz. O yüzden size tavsiyem kendinize bir İrlanda numarası alın.

Daha sonra, başladık Luca ile Dublin’i gezmeye. Şansımıza Dublin gibi 2 dakika güneşi görmenin zor olduğu, havanın hep kapalı olduğu bir yerde o gün tamamen güneşliydi. Biz de oradan oraya yürüyüp durduk. Şunu söyleyeyim, Dublin gerçekten çok güzel bir yer. Her yer cıvıl cıvıl, sokaklar geniş ve ferah, her köşede bir dükkan rengarenk, tam bir turist şehri. Ayrıca şehri baştan başa bir nehir ayırıyor ve aradaki köprüler sayesinde  bir taraftan diğerine geçmek gayet kolay.

8. Biri ''Turkish Kebap'' mı dedi?

8. Biri ''Turkish Kebap'' mı dedi?

O kadar gezmenin sonucunda bayağı bir yorulduk ve karnımız çok acıktı. Ben gördüğüm tüm etlere kuşkuyla yaklaşırken Luca’nın İtalyan olduğunu hatırlayarak vejetaryen pizza falan yeriz diye düşünmüştüm ki Luca’nın ben buradaki pizzaları yemem  bunlar İtalyan pizzası falan değil demesiyle ufak çaplı bir şok yaşadım.

Derken kafamı bir çevirdim ki ‘Turkish Kebap’ yazıyor. O heyecanla Luca’yı çekiştirip “Bak burası Türk restorantı ne olur burada yiyelim.” dedim. Luca beni öyle görünce tamam deyip içeri girdi hemen. Ben hemen kasaya gidip gayet akıcı bir Türkçe ile 😀 bize 2 döner söyledim. Luca da çok sevdi bizim dönerimizi.

Yani hiç merak etmeyin arkadaşlar aç kalır mıyım ki diye düşüyorsanız her gittiğiniz yerde bir Türk Kebapçı bulmanız mümkün!

9. Okulun ilk günü!

9. Okulun ilk günü!

İrlanda’ya ilk gittiğimde ev sahibim bana okuldan gelen bir zarf vermişti. Zarfta okula ne zaman başlayacağız, nasıl gideceğiz, ilk gün ne olacak gibi bilgilerle bir de Dublin haritası vardı. İlk gün okula gittiğimde bir öğretmen eşliğinde önce mini bir Dublin turu yaptık ve bize okulun olduğu yer, Dublin tanıtıldı. Daha sonra tüm yeni başlayacak olan öğrencileri büyük bir salona aldılar ve yanlış telaffuz edilen isimlerin getirdiği kahkahalar eşliğinde okul hakkında genel bilgi verildi. Seviyemizi tespit etmek için bir de sınav yapıldı. Buna göre gün içerisinde haftalık programımızı verdiler. Gün sonunda Dublin’in meşhur Temple Bar sokağına doğru Guinness (Ünlü İrlanda yapımı bira) içmeye gittik topluca. Orada Luca ve getirdiği diğer İtalyan arkadaşlarıyla günümüzü böyle sonlandırmış olduk.

10. Kaplan dil okulu farkı

10. Kaplan dil okulu farkı

Dürüst olmak gerekirse İngilizce seviyesi Advanced olan ve İngilizcesine her anlamda güvenen biri olarak gelmeden önce bir dil okulu bana daha ne katabilir ki diye düşünmedim değil. İşte tam bu noktada daha ilk ders günümde hocaların verdiği gerek gramer gerek telaffuz gerekse dinleme alanındaki derslerde “Ben gerçekten de hiçbir şey bilmiyormuşum.” dedirtecek şeyler öğrendim. Sınıflarımız da 7-8 kişilikti ve hocalarımız bize her anlamda çok yardımcı oluyordu. Kaplan dil okulunun haftalık aktivite programının güzelliğinden ve aktifliğinden bahsetmiyorum bile. Bir gün Irish dans dersi, bir gün kütüphane gezisi, bir gün müze gezisi, bir gün dondurma festivali, başka bir gün mangal partisi derken her şey dolu doluydu gerçekten. İşte tüm bunlar bana Kaplan dil okulu farkını sağlam bir şekilde göstermiş oldu.

11. Gezmeden olur mu hiç tabii ki olmaz!

11. Gezmeden olur mu hiç tabii ki olmaz!

En başta bahsetmiş olduğum şu gezilecek görülecek yerleri yazdığım plan defteri var ya ben daha onu açamadan arkadaşlarla kendimi hafta sonu planı yaparken buldum. Şunu söyleyebilirim, eğer İrlanda’ya gidiyorsanız Titanik’in doğduğu, Game of Thrones diyarı Belfast’a, Harry Potter’ın mekanı Galway’a, benim maalesef gidemediğim ünlü Cork’a, gördüğünüz an sizi büyüleyecek Howth’a mutlaka gidin. Dublin’in içinde de gezilecek görülecek adım başı o kadar çok yer var ki. Phoneix park, Wax museum, St. Patrick’s Church, Trinity College, Chester Library, Killingham Jail ve daha sayamadığım onlarca yer. Zaten Dublin’in her yerinden tarih fışkırıyor, atmosferi harika bir şehir ve yürüyerek her yeri gezebilirsiniz. Benim tavsiyem bir kere gidiyorsunuz ayaklarınız patlayana kadar dur durak bilmeden gezin. Biz önce Howth’a gitmiştik. Sonra Galway, Belfast, Phoneix park, Dublin turu falan. Kısa zamanda nereyi gezebiliyorsam gezdim ben. Her gittiğim yerde de ayrı büyülendim.

12. Alışveriş mi? En sevdiğim :)

12. Alışveriş mi? En sevdiğim :)

Gitme vakti yaklaştıkça dönünce götüreceğim hediyeler de bana yavaş yavaş göz kırpmaya başladı. Ben de bir günümü alışverişe ayırdım. Giderseniz görürsünüz, İrlanda’da oraya özgü hediyelik eşyaların satıldığı Caroll’s adı verilen mağazalar var içinde her şeyi bulabilirsiniz. Ben de arkadaşlarıma anahtarlıklar, kendime olmazsa olmaz Dublin yazılı bir sweatshirt, İrlanda’nın eski zamana ait evlilik yüzüğü claddagh, Trinity College bilekliği, Dublin kartları ve çikolatalar filan mağazayı topladım. Böylece de alışveriş faslını bitirmiş oldum.

13. Eğitime gitmiştin, İngilizcen ne alemde?

13. Eğitime gitmiştin, İngilizcen ne alemde?

Diye soracak olanlara daha önce de belirttiğim gibi beklentimin çok çok üstünde bir seviye ve gelişmeyle döndüğümü söyleyebilirim. Gerek gramer bilgim, gerek konuşma düzeyim, gerek okuma kabiliyetim olsun, 1 ayda yapabileceğim maksimum düzeyde ilerledi. Farklı aksanlara daha aşina hale geldim. Konuşurken daha rahat ve akıcı oldum. Olsaydı şu seviyeye çıktım derdim ama yarım yamalak bir Advanced seviyeden tam anlamıyla Advanced olarak ayrıldım diyebilirim.

14. Her güzel şeyin bir sonu vardır ne yazık ki :(

14. Her güzel şeyin bir sonu vardır ne yazık ki :(

Vedalar, 1 ay boyunca kaynaştığım, arkadaşlık kurduğum, çok güzel anılar paylaştığım insanlardan ayrılmak ne kadar zor gelse de, dediğim gibi her güzel şeyin bir sonu var ve ben de o sona gelmiştim. Her ne kadar Türkiye’ye, yurduma, evime, aileme dönmeyi dört gözle beklesem de bir yanım gerçekten buruk kaldı. Burada 1 ay boyunca tanıştığım insanları, kurduğum arkadaşlıkları, yaşadığım tecrübeleri hiç unutmayacağım. Bir gün eğer fırsatım olursa tekrar Dublin’e gelmeyi çok isterim. O yüzden iyi ki EDUMAG o içerik yarışmasını düzenlemiş, iyi ki ben o günlüğü yazmışım, iyi ki derece almışım, iyi ki Kaplan Dil okulu ile İrlanda’ya dil eğitimine gitmişim diye bir sürü İYİ Kİ ‘ler biriktirdim ben.

Birkaç gün önce EDUMAG sitesinde Kanada dil okulu ödüllü içerik yarışmasını gördüğümde kendi kendime acaba kim kazanacak bu ödülü diye de düşünmedim değil. Eğer bu günlüğü okuduysa buradan ona şunu söyleyebilirim, gerçekten çok ŞANSLISIN!


%30'a varan indirimlerle İrlanda'da İngilizce öğren!

Dünyanın en iyi dil okullarında indirimli fiyatlarla İngilizce öğrenme fırsatını kaçırmayın! Bilgi almak için hemen tıklayın


YAZAR HAKKINDA
Beyza Emre

Herkese Merhabalar,
Öncelikle biraz kendimden bahsedeyim. Ankara'da okuyorum. Endüstri Mühendisliği bölümü son sınıf öğrencisiyim. Aslen Balıkesir'in Erdek ilçesinde yaşamaktayım, yani ailem orada.
2. sınıfın yaz ayında yurt dışına ilk kez Work and Travel programıyla çıktım ve Amerika'ya gitme hayalimi böylelikle gerçekleştirmiş oldum. Edumag sitesinin 2016 yılında düzenlediği ulusal içerik yarışmasına katılmakla beraber Edumag sitesi ile de tanışmış oldum. O zamandan beri ara ara günlükler ve galeriler hazırlamaktayım.
Gezmeyi, yurt dışına çıkıp yeni yerler keşfetmeyi, yeni insanlarla tanışmayı çok seviyorum. Bu anlamda bayağı cesurum diyebilirim. Bir fırsat bulursam hiç kaçırmam, yanımda biri var mı yok mu bakmadan direkt giderim. Hayatta fırsatlar karşımıza hep çıkmaz sonuçta. Dolu dolu yaşamak lazım.
Sorusu olanlar bana instagram hesabımdan kolaylıkla ulaşabilirler. :)