Araba ile Avrupa Turu: 10 Gün, 5 Ülke ve Unutulmaz Bir Seyahat

Araba ile Avrupa Turu: 10 Gün, 5 Ülke ve Unutulmaz Bir Seyahat

Ülkeler sınırlar aşmak, farklı kültürler tanımak, her gün keşfetmek, her gün öğrenmek, yolda olmak… 5 yıldır Avrupa’ya seyahat ederim ama bu yolculuk bir başka çünkü arabayla… Araba ile seyahat etmek uçak ile seyahat etmekten daha yorucu olsa da yola çıkınca fark edeceksiniz ki tüm bu yorgunluklara değer. Uçakla seyahat ettiğiniz zaman sadece gideceğiniz yeri görürsünüz ama araba ile belki de gideceğiniz yere kadar yüzlerce yer keşfedeceksiniz… En büyük yolculuklar bile küçük bir adımla başlar dedik ve ailemle 10 günlük bir Avrupa seyahatine çıktık. 10 günde 5 Avrupa ülkesine seyahat ettik: Sırbistan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Bulgaristan.

1. Sava ile Tuna'nın birbirine kavuştuğu şehir : Belgrad

1. Sava ile Tuna'nın birbirine kavuştuğu şehir : Belgrad

İlk durağımız Sırbistan’ın Başkenti Belgrad. Günümüz kentleşmesine inat Belgrad doğasını kaybetmemiş bir şehir. Şehre ilk girdiğiniz gibi o yemyeşil doğasıyla sizi büyülüyor. Sava nehrinin üzerine ahşaptan yapılmış birçok restoran kafe ve otel var. Yolunuz Belgrad’a düşerse Sava’nın üzerindeki bu tatlı kafelerden birinde kahve  içmenizi öneririm çünkü o güzel manzarasıyla Sava sizi kendine aşık edecek… Belgrad’da gidilebilecek en güzel yerlerden biri de şüphesiz Sava ve Tuna’nın birleştiği yerde bulunan Belgrad Kalesi. Kale’ye çıkıp muhteşem Belgrad manzarasını izleyebilir, çevresindeki parkta yürüyüş yapabilir, aynı zamanda da buradan hediyelik eşya alabilirsiniz. Osmanlı Avrupa’sında İstanbul ile birlikte yüz bin nüfusu aşan bu şehirde kale o dönemde şehrin kalbiydi. Gidilmesi gereken diğer bir yer ise Knez Mihailova Caddesi. Avrupa’nın en güzel caddelerinden biri olarak bilinen Knez Mihailova Caddesi’nde kafeler, butikler ve birbirinden şirin işletmeler bulunmakta. Caddeyi bitirdikten sonra karşınıza meşhur Cumhuriyet meydanı çıkacak bu meydanda Prens Mihailo Obrenovic adına dikilmiş bir heykel var. 1882 yılında inşa edilmiş. Mihailo Sırpların en önemli liderlerinden biri. Son olarak sizde benim gibi gittiğiniz tüm şehirlerde gün batımını izlemek istiyorsanız Zemun bölgesi Belgrad’da gün batımını izlemek için gidilebilecek en güzel yer olduğu biliniyor. Sırbistan’ın Türklere vizesiz olduğunu da hatırlatmak isterim.

2. Sürprizlerle dolu şehir : Budapeşte

2. Sürprizlerle dolu şehir : Budapeşte

2. durağımız sürprizlerle dolu şehir Budapeşte… Aslında Budapeşte yolculuğumuz biraz zor başladı. Budapeşte’ye gece yarısından sonra vardık ve bu şehirde otellerin çoğu gece yarısından sonra konuk kabul etmiyormuş. Bu yüzden bir gece arabada konaklamak zorunda kaldık. Arabayla yola çıkmanın avantajlarından biri… Eğer Budapeşte’ye gidecekseniz önceden rezervasyon yapmanızı tavsiye ederim. Çünkü gece yarısından sonra otel bulmanız çok zor. Biz 20 Ağustos tarihinde gittik 20 Ağustos burada Devlet Kuruluş Bayramı’ymış. Tarih konusunda çok şanslıydık çünkü gerçekten inanılmaz bir festivalleri var. Akşam üzeri şehrin önemli simgelerinden biri ve o gün festivalin kutlandığı merkez olan Budin Kalesi’ne gittik. Burada gece yarısına kadar festival sürüyor. Bu festivalde Macaristan’a özgü geleneksel yemeklerini (özellikle Langos’u tatmanızı tavsiye ederim), danslarını, müziklerini ve çok daha fazlasını görebileceğiniz bir festival. Macar kültürünü tanımak için çok güzel. Festivalin en önemli kısmı ise gece yarısına doğru yapılan havai fişek gösterisi gerçekten büyüleyici bir manzara ile karşılaşacaksınız. Budapeşte’nin diğer bir önemli simgesi de şüphesiz Buda ve Peşte’yi birbirine bağlayan Aslanlı Köprü. Macar Hanedanı’nın armalarıyla süslü olan köprüde yer alan taş aslanlar her iki yakada yapıyı korumak için nöbet tutuyor. Budapeşte’ye yolunuz düşerse özellikle akşam saatlerinde bu köprüyü görmenizi tavsiye ederim. Ve son olarak Parlemento Binası. Budapeşte Parlamento Binası; 691 odası, 96 metre yüksekliğe ulaşan 20 km uzunluğundaki merdivenleri ile dünyanın en büyük üçüncü parlamento binası. Saint Stephen Bazilikası ile aynı yükseklikte olan bina, bazilikayla birlikte Budapeşte’nin en yüksek binasıymış. İkisinin arasındaki bu eşitlik, din ve devlet işleri arasındaki dengeyi sembolize ediyormuş. Bu görkemli yapıtı dışarıdan görmek bile insanı büyülüyor…

3. Masal şehir : Prag

3. Masal şehir : Prag

3. durağımız masal şehir Prag. Şehre ilk girdiğiniz anda binaların tarihi dokusuyla büyüleneceksiniz… Gezerken zamanda yolculuk yapacaksınız. İlk olarak Eski Şehir Meydanı ile başlayalım. Eski Şehir Meydanı Prag’da gidilmesi gereken en önemli yerlerden biri. Meydanda bulunan Astronomik Saat şehrin önemli simgelerinden. Saat başlarında ortaya çıkan figürün dansıyla meydandaki pek çok turistin etrafında toplanmasına yol açtığı saat 3 kısımdan oluşuyor. Ölümü, aç gözlülüğü, sefayı ve kibri sembolize eden 4 heykel ilk kısmını oluştururken, ikinci kısmında ise zamanı ve güneş ile ayın hareketlerini gösteren mekanizma yer alıyor. Saatin son ve en yeni bölümü ise günün tarihi ile birlikte burçları gösteriyor. Diğer durağımız Prag denince ilk akla gelen yer Charles Köprüsü. 516 metre uzunluğundaki bu köprü birçok gezginin ilgisini çekiyor. Üzerinde Hz. İsa’nın yanı sıra azizelerin betimlendiği 30 heykel yer alıyor. Charles Köprüsü’nün hemen altında sağ kolda Franz Kafka Müzesi var. Benim gibi Kafka hayranı iseniz bu müzeyi kesinlikle ziyaret etmelisiniz. Müzenin içine girdiğiniz gibi Kafka’nın dünyasında kaybolacaksınız. Müzenin bir diğer özelliği ise önündeki işeyen adam heykelleri bu heykellerin Doğu ve Batı’nın üzerine işediğine inanılıyor. Bir diğer gidilmesi gereken yer ise özgür ruhun temsilcisi John Lennon Duvarı. 1980’de John Lennon’ın öldürülmesinin ardından Praglı gençler tarafından yapılan resimler sayesinde bir anıta dönüşmüş. Komünist rejimin ülkeye hakim olduğu dönemlerde gizli polisin sürekli olarak temizlediği John Lennon Duvarı, her defasında politik resimler ve Beatles’ın şarkı sözleriyle yeniden doldurulmuş. Prag’a giderseniz bu duvarı ziyaret etmenizi ve üzerinde bir anı bırakmanızı tavsiye ederim.

4. Avusturya Alpleri'nde dünyadaki cenneti göreceksiniz.

4. Avusturya Alpleri'nde dünyadaki cenneti göreceksiniz.

4. durağımız Avusturya. Avusturya’ya ikinci gidişimiz ve bu sefer doğa tatili yapmak istedik. Avusturya’da şehir gezmektense Alpler’de huzurlu bir tatil yapmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Gittiğimizde yağmur yağmasına rağmen çok keyif aldık. Alp Dağları’nda çok güzel köyler var. Bir anda kendinizi masallardaki köylerde bulabilirsiniz. Eğer doğada zaman geçirmeyi sevenlerdenseniz ölmeden önce Alpleri görmenizi tavsiye ederim. Ayrıca Avusturya’nın en önemli bölgelerinden biri olan Hallstatt köyü gerçekten muhteşem doğasıyla sizi büyüleyecek. Aklınızı ve kalbinizi bu köyde bırakabilirsiniz.

5. Araba mı? Uçak mı?

5. Araba mı? Uçak mı?

Son olarak araba mı? uçak mı? derseniz kesinlikle araba derim. Gittiğiniz yerleri yavaş yavaş, hissederek, yaşayarak gitmenin hazzı muhteşem. Uçak arabaya göre daha hızlı ve konforlu. Ancak gerçek bir gezginseniz konfordansa içinizdeki keşfetme duygusuyla daha fazla yer görmek isteyeceksinizdir. Bu da arabayla seyahat etmek için muhteşem bir sebep. Peki zorlukları var mı? Elbette var. Örneğin sınır kapılarında uzun süre bekleyebilirsiniz. Biz tam bayram üstü gittiğimiz için yaklaşık 15 saatimiz sınır kapısında geçti. Ama keyif almak isterseniz orada beklemek bile aslında keyifli. Belki gün batımını yakalarsınız. Üstelik hiç tahmin etmediğiniz bir yerde… Yazımı Kafka’nın çok sevdiğim Dönüşüm kitabındaki sözüyle bitirmek istiyorum: ”Yolculuk gerçi yorucu bir şey ama yolculuklar olmasa yaşayamazdım…”

YAZAR HAKKINDA
Hazal Çavuş