İngilizce Anlayıp Konuşamayanlar için 15 Tavsiye

İngilizce Anlayıp Konuşamayanlar için 15 Tavsiye

Türkiye’de İngilizce seviyesini anlatırken “Anlıyorum ama konuşamıyorum” diyenlerin sayısı oldukça fazla.

Eğitimci yazar Salih Uyan, Carpe Diem Kitap tarafından yayınlanan “Anlıyorum Ama Konuşamıyorum” kitabında bu noktadan yola çıkarak, niçin öğrenemediğimizi ve nasıl öğrenebileceğimizi bir roman kurgusu içinde anlatıyor.

“Anlıyorum Ama Konuşamıyorum” kitabından anlayıp da konuşamayanlar için 15 tavsiye şunlar:

1. Ana dilini nasıl öğrendiğini sakın unutma

Herkes bebekken anlar ama konuşamaz. Yani bu aslında dil öğreniminde normal bir süreç. Ana dilini nasıl öğrendiğini düşün. Önce dinledin. Sonra yavaş yavaş konuşmaya başladın. Sonra da sırasıyla okumayı ve yazmayı öğrendin. Yabancı dil öğrenirken de aynı sırayı takip et. Günde en az 15 dakika düzenli dinleme yaparsan, bir yıl içinde geleceğiniz noktaya sen de inanamayacaksın!

2. Bardak boşken konuşamazsın, boşuna uğraşma

Hiç anlamadan sürekli İngilizce televizyon izleyen bir kişi dil öğrenebilir mi? Evet öğrenebilir. Sana ilginç gelebilir ama çok ilginç değil aslında. Sadece kimse dillendirmediği için sana ilginç geliyor. Çünkü konuşmanın ilk şartı dinlemektir. Sen İngilizce dinledikçe bardak dolar ve taştığı anda konuşmaya başlarsın. Yani aslında ağzınızdan dökülen ilk kelimeler bardaktan taşan damlalardır. Bardağın boşken konuşmaya çabalarsan boş yere enerji sarf etmiş olursun.

3. Gramer şişmanladıkça, konuşma zayıflar, gramere bu kadar takılma

Normal hayatta birisine ana dilinde soru sorarken hangi zamanı kullanayım falan diye düşünüyor musun? Elbette hayır. Zaten bu yüzden takılmadan konuşuyorsun. Türkçeyi edindiğin için hangi yapıyı kullanman gerektiğini bilinçaltın söylüyor, sen sadece hangi mesajı iletmen gerektiğin üzerine yoğunlaşıyorsun. Ama klasik yabancı dil eğitim sisteminden geçen herkes konuşurken sadece ve sadece gramer ve yapıları düşünüyor. Bu yüzden de konuşamıyor. Zaten konuşabilse olay olur. Gramere ne kadar odaklanırsan, mana da o kadar zayıflar. Böylece söylediğin cümleler akıcılığını kaybeder.

4. Ben bu hatayı nasıl yaptım deme, okul yıllarına bak anlarsın

Okulda öğrencileri sürekli teste tabi tutan öğretmenlerin birçoğu maalesef ölçme değerlendirmeyle ilgili çok önemli bir konuyu atlıyorlar. Ve çoktan seçmeli testlerin üç şıkkına gramatik hata bulunan kelimeler veya cümleler, bir şıkka da doğru cevabı yerleştiriyorlar. Ve farkında olmadan öğrencilere büyük zarar veriyorlar. Herhangi bir alıştırmada şıklara yerleştirilen cevapların sadece anlam olarak yanlış olması gerekir. Aksi halde gramer açısından hatalı kelime ve yapıları şıklara cömertçe serpiştirirsen ne olur, biliyor musun? Öğrenci doğru şıkkı bulana kadar bu yanlış bilgileri tek tek okur. Yani beynine bir doğru mesaj gönderirken, üç veya dört tane de yanlış mesaj gönderir. Ve her okunan yanlış şık, bilinçaltını zedeler ve daha sonraki yıllarda konuşurken yanlış cümleler kuran insanlar, “Allah Allah, nereden çıktı şimdi bu yapı?” diye kendilerine sorarlar. Bilmezler ki, kurdukları saçma sapan cümleler veya kullanılan yanlış kelimeler, okul sıralarında test çözerken bilinçaltına bir sülük gibi yapışan mesajlardan kaynaklanır.

5. Bir şey anlamıyorum diye moralini bozma

Çoğumuzun başına gelmiştir. Bir alışveriş merkezinde dolaşırken dilimize bir şarkı takılır ve bir süre sonra alışveriş merkezinde de aynı şarkının çaldığını fark eder ve tesadüf sanarak hayret ederiz. Hâlbuki bu bir tesadüf değildir. Alışveriş merkezinde çalan müziği kulağımız fark eder ve beyine mesajı iletir. Ve biz o şarkıyı söylemeye başlarız ama niye söylediğimizi asla bilmeyiz. Yani bilinçsiz bir uyarılma vardır. Televizyon seyrederken veya film seyrederken de aynı durum yaşanır. Bu yüzden sakın “Hiçbir şey anlamıyorum” diyerek vazgeçme! O esnada bilinçsiz öğrenme gerçekleştiğini düşünerek rahat et”

6. Türkçe altyazı mahkumu olma

Eğer vaktin varsa İngilizceyi ilerletmek için en ideal film seyretme sistemi şudur; Önce altyazısız İngilizce olarak seyret. Sonra Türkçe altyazılı olarak seyret. Ardından İngilizce altyazılı ve son olarak yine altyazısız seyret. Bir filmi dört kere hayatta seyredemem diyorsan en azından İngilizce altyazılı olarak seyret. Kesinlikle işe yarar.

7. Her gün en az beş sayfa İngilizce kitap okumayı ihmal etme

Hemen seviyene uygun bir İngilizce okuma kitabı al ve her gün en az 5 sayfa oku. Kitap biter bitmez gidip yenisini al. Bütün cümleleri kolayca anlamaya başladığında bir üst seviye kitapla okuma programına devam et. Okuyamadığın gün olursa, ikinci gün 10 sayfa oku. Eğer birkaç gün atlarsan bir daha toparlayamazsın. Programını bir yıl boyunca sakın bozma!

8. Kendine özel bir sözlüğün olsun ve hiç yanından ayırma

Kitap okurken bilmediğiniz kelimelere sözlükten bak ve örnek cümlesiyle birlikte küçük bir deftere yaz. Bu senin özel sözlüğün olacak. Arada bir defteri çıkarıp kelimelere bak. Bir süre sonra kaç tane yeni kelime öğrendiğini görüp şaşıracaksın!

9. Yabancı dilinin zafiyet geçirmemesi için anadilini iyi besle

Bütün bu çalışmaları yaparken mutlaka Türkçe kitap oku. Türk ve Dünya klasiklerini bitirmeye çalış. Kendine bir liste yap ve hedef koy. İki haftada mutlaka bir kitap bitir. Türkçe kitap okumuyorsan, İngilizce kitap hiç okuyamazsın!

10. Yabancı dille ilgili ön yargılarını yık!

İngilizce öğrenmek için pompacılık yapmana gerek yok! Dil öğrenmenin birinci şartı o ülkeye gitmek, kültürünü sindirmek falan değildir. Londra’da dönercilik, New York’ta pompacılık yaparak sürüneceğine adam ol, Türkiye’de öğren bu işi. Sonra fırsatın olursa gidersin ve cila yaparsın. Dil kültürüyle öğrenilir konusunu da abartma. İngilizce öğrenmek için sabah kızarmış ekmeğe marmelat sürmen, corn flakes yemen falan gerekmez. Menemenden vazgeçmeden İngilizce öğrenebilirsin.

11. Anadilin yabancı dilini kıskanır, kuma muamelesi yapma

Şunu asla unutma! Anadilin, yeni öğrendiğin dili kıskanır. Kendisinden daha iyi bir durumda olmasına izin vermemek için her türlü önlemi alır. Öyleyse, anadilini ne kadar geliştirirsen, İngilizceyi de o kadar iyi öğreneceksin demektir. Eğer ana dilin zayıfsa, yabancı dilin zafiyet geçirir.

12. Beş günde İngilizce öğrenin hikayelerine kanma

Beş günde İngilizce falan öğrenilmez. Sen de biliyorsun bunu. Biraz aklı olan her insan da aksini düşünmez zaten. Sen beş günde vücut yapabilir misin? Hayır elbette. Beş günde iyi bir vücut için hangi hareketleri yapacağını bile öğrenemezsin. Normal düzeyde zekaya sahip bir insan zaten böyle düşünür. Ama reklamların nasıl bir etkisi varsa birçok insan inanıyor.

13. Doğru hamle yap

Satranç hamledir. İstersen bütün taşların elmas olsun, doğru hamleyi yapmazsan kaybedersin. Yani hamle yapmayı bilmiyorsan, pahalı setler alman, yurtdışına gitmen, saati 200 dolara özel hoca tutman işe yaramaz. Doğru şeyleri yapmadığın müddetçe, yerinizde saymaya devam edersin.

14. Beklemeyi bırak ve harekete geç

İngilizce gibi minimalist mimariye sahip bir dili öğrenmek için çok karmaşık metodolojilere gerek yok. Birileri borsa piyasası gibi dilin değerini yükselteyim derken spekülasyon yapıyor ve yüzlerce teknik ve metodun içinde kayboluyorsun. Sen gökdelen hayalleriyle vaktini harcarken, birileri ilk katı çoktan çıkmış oluyor. Ve geç kalıyorsun. Aşırı idealizm adım attırmaz insana. Hangi ayağımı önce atsam daha iyi olur diye düşünürken bir bakarsın ayakların tutmaz olmuş. Öyleyse bekleme, harekete geç!

15. Bas imzayı gitsin

Yabancı dil öğrenmek evliliğe benzer bir bakıma. Fazla flört edersen her türlü kusurunu görmeye başlar ve soğursun. Birlikte yaşamak falan da çözüm değil. Korkmayacaksın! Basacaksın imzayı ve yürüyeceksin. İkinci adım hemen çocuk yapmak. Şiddetli geçimsizlik sonucu ayrılsanız bile çocuk sana kalır. Sadece hafta sonları bile görsen, çocuk büyümeye devam eder.”

YAZAR HAKKINDA
Serap Aksoy

Mersin'de doğup, üniversite hayatına İstanbul'da devam eden; gezme aşkıyla dolu, kedi ve kahve müptelası biri. Yabancı diller ve kitap okumak en büyük hobilerim.

''Every accomplishment start with the decision to try!''