Kanada: Anlatılmaz Yaşanır!

Kanada: Anlatılmaz Yaşanır!

Kanada’ya gidip orada mutsuz olan ve negatif bir tek söz söyleyen insan görmedim. Herkes o kadar güzel anlatıyordu ki, beni de en çok bu cezbetti sanırım. Ve en nihayetinde Kanada’da karar kıldım. Kanada’ya gitmeye karar verme aşamam tam da böyle başladı:

Evet mezun olmuştum. Akabinde yüksek lisans araştırma çabaları içerisine girdim. Her Türk genci gibi bende yurt dışına gözümü dikmiştim. Önce okuldaki hocalarımla görüştüm sonra internetten araştırmalar yapmaya başladım. Karşıma yurtdışı eğitim fuarları çıktı önce. Bu açıdan şanslı bir insanım çünkü Ankara’da yaşıyorum ve bu tarz etkinlikler çokça yapılıyor. İlkbahar döneminde yapılan bir tanesine katılıp aynı anda birçok okul temsilcisi ile görüşme fırsatım oldu. Herkes okulunu, ülkesini o kadar güzel anlatıyordu ki karar vermekte baya zorlandım. Ama herkesin hem fikir olduğu konu şuydu: yüksek lisanstan önce İngilizcemden kesin emin olmam gerekiyordu. Ne yazık ki bende yine her Türk genci gibi grammer biliyor, söylenenleri anlıyor, ama konuşamıyordum ve utanıyordum. Dolayısıyla önce bir dil kursuna gidip bu sorunu çözecek sonrada master programına kayıt olacaktım. Eğer sizde benim gibi İngilizcesinden memnun olmayan yeni mezunsanız kesinlikle bu yolu öneriyorum. Belki 3-5 ay ve maddi kayıplar yaşıyorsunuz. Ancak ilerleyen zamanda bağlı olduğunuz üniversite ya da college’da o kadar kolaylıklar sizi buluyor ki buna DEĞER!!

Tabi İngilizce dil eğitimi denilince akla ilk olarak gelen yer Amerika. Bunun yanı sıra İngiltere, Kanada, Avusturalya, İrlanda, Malta gibi en popüler seçenekler sunuluyor. Peki ya hangisi?

Benim bu süreçte en büyük destekçim ve yardımcım daha önce yurtdışında eğitime gitmiş insanlardı. Danışmanım bana birçok kişinin iletişim numaralarını, sosyal medya hesaplarını verdi. Bunun yanı sıra facebook, instagram gibi sosyal mecralarda çok çeşitli gruplara üye oldum örneğin Kanada’da yaşayan Türkler, Amerikalı Türk Öğrenciler vs. vs. gibi. Herkes o kadar yardımsever ki, elinden geleni yapıyorlar sizin için. Sıkılmadan, bıkmadan her detayı yazıyorlar. Hiç utanmayın mesaj atarken ve post yazarken. Hatta sorularınız olursa mutlaka bana da yazın. Bende utanmadan yazdım, hepsiyle teker teker bütün detayları konuştum. Birçok  iyi ve kötü yanları anlattılar bana. Aldığı eğitimden, okulundan memnun olmayanda vardı, yaşadıkları şehre aşık olup oraya yerleşen de.. Tabi ki biraz da bu kişisel beklentilerle de alakası var ancak Kanada’ya gidip orada mutsuz olan ve negatif bir tek söz söyleyen insan görmedim. Herkes o kadar güzel anlatıyordu ki, beni de en çok bu cezbetti sanırım. Ve en nihayetinde Kanada’da karar kıldım. Birçok avantaja da dolaylı yönden sahip olmuş oldum. Örneğin onlardan birisi Kanada doları, normal Amerikan dolarından daha ucuz. Buna ek öğrenciler için birçok avantaj sağlanıyor ucuz ulaşımdan, bedava sosyal hizmetlere (müzelere ücretsiz giriş vb. gibi) kadar ve hatta aylık gıda yardım yapılan eyaletler bile var. Dolayısıyla dünya çapında baya bir yükselişte ve gözde olmuş durumda. Her geçen gün uluslararası öğrenci sayısı da artıyor. Dolayısıyla yeni kültürlere çok açıklar asla ama asla ırkçılık yok. Aksine yabancıyım dediğinizde size yardımcı olabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Benim de 65 yaşında Robin adında bir arkadaşım bile var Kanadalı kendisi, durakta yol sorarken tanıştım. Sonra beni facebooktan ekleyip her gün bir yer tarif etti bana gezmem gereken.

Gerçekten hayatımın en güzel günlerini Kanada’da geçirdim. Geriye elimde 17 bin küsur fotoğraf, isimlerini telaffuz bile edemediğim onlarca Asyalı arkadaşım, süper gelişmiş İngilizcem ve iyikilerim kaldı. Benim dil eğitimim bitti. Şimdi sıra yüksek lisans maceramda. Umarım yeni anılarım eskilerinden çok daha iyi olur.

Aaaaaa unutmadan hiç mi keşken pişmanlığın yok Kanada’ya dair derseniz. Tabi ki var. O da neden daha önce gelmediğim. Umarım siz de benim gibi şanslı kesimden olursunuz ve hayatınızda 1 kere dahi olsa Kanada’ya gelme şansı bulabilirsiniz.

YAZAR HAKKINDA
Nazlı Ece Tayanc