Yabancı Dilde Bilmeniz Gereken 13 Temel Cümle

Yabancı Dilde Bilmeniz Gereken 13 Temel Cümle

Herkese merhaba! Kendi ana dili dışında yeni bir dil öğrenmek istiyorsanız bilmeniz gereken bazı temel cümle ve kalıplardan vardır. Akıcı bir dile nasıl ulaşacağım diye kara kara düşünüyorsanız, bu temel cümle, söz öbekleri ve tüyolar size çok yardımcı olacaktır.

İşte size yabancı dil konuşmaya başlamanıza yardımcı olacak 13 faydalı ifade. İyi okumalar!

1. “Merhaba” Deyin !

İsviçre’ye taşındığımda,  konuşmaya başlarken “hallo” demeye hazırlamıştım kendimi. Fakat çok sonra fark ettim ki günlük konuşma dilinde özellikle karşınızdaki kişiyi çok iyi tanımıyorsanız, birbirinizi selamlamak için “gruetzi” (“gruetzer” Bern bölgesindeyseniz eğer ) kelimesini kullanırsınız. En resmi olmayan selamlama ifadesi ise “hoi” ki bu da İngilizce’deki merhaba yani “hi” kelimesine benzer.

Selamlama ifadelerinin farklı ifade etme biçimlerini bilmek mahalleden insanlarla ve mağaza sahiplerinden tutun da aile üyeleriyle konuşmak konusunda yardımcı olabilecek büyük bir adımdır. Arzu ettiğiniz dili öğrenirken, seyahat etmek istediğiniz bölgenin günlük konuşma dilindeki basit farklı söz öbeklerini araştırmak iyi bir fikir olabilir.

İngilizce : Hello

2. “Benim adım _______.” “Seninki ne?” diyerek sohbete başlayın.

Evet, tam anlamıyla bir konuşmanın içine girdin demektir. Şimdi adını söylemenin ve karşındaki insanların da adını öğrenmen için harika bir zaman. Söylediğin her şey yeterince akıcı olmazsa bile, en azından kimle konuştuğunu bileceksin.

İngilizce : My name is ________. What’s yours?

3. “Lütfen” ve “Teşekkür Ederim” deyin!

Her dilde kibar olmak yararlıdır. Hoş bir gülüşün ve etkileyici bir tavrın en kötü telaffuzu bile telafi edebileceğine gerçekten inanıyorum. Böylelikle, söyleyecek sözünüz kalmazsa bile, karşınızdaki kişinin sizin ne kadar kibar biri olduğunu düşünmesine yetecek kadar etki bırakmış olacaksınız.

İngilizce : Please & thank you

4. “Dilinizi iyi konuşamıyorum” diye belirtin.

Zürih’te yaşamaya başladığım ilk hafta, biri bir yeri sormak için bana yaklaştı. Hızlı konuştuklarından dolayı ben Almanca’yı henüz daha iyi konuşamıyorum deme şansı bulamadan iki cümle kurmuşlardı bile. Nihayetinde, yardım edebilmek için söyledikleri cümlelerden yeteri kadar kelimeleri birleştirebildim. Fakat yavaş ve açık bir şekilde konuşmaları gerektiğini söylemeseydim bu hiçbir şekilde gerçekleşemezdi.

İngilizce : I don’t speak your language well

5. “Üzgünüm/Pardon” sözcüklerini kullanın!

Hayat akıp giderken sen bazen hatalar yaparsın. Nasıl özür dileyeceğinizi bilmek ya da bazı şeyler planladığınız gibi gitmediği zamanlarda izninizi istemek önemlidir.

İngilizce : I’m sorry/excuse me

6. “Lütfen tekrarlar mısınız? ” demekten çekinmeyin.

Almanca konuşmaya teşebbüs ettiğimde, pek çok zaman birisinin ilk zamanlarda ne söylediğini anlamıyordum.  Her seferinde ve tekrar tekrar “kannst du das bitte wiederhollen” (tekrar edebilir misin lütfen) demek yardımcı oluyor.

İngilizce : Can you please repeat that?

7. “Hoşça kal” diyerek veda edin.

Veda etme vakti geldiğinde, ”hoşça kal” demek kibar olmanızı sağlayabilir. Bulunduğunuz ortamı sessizce terk etmek ya da konuşmanın tam ortasında durup dönüp gitmeniz garip olur. Herhangi bir dilde bu şekilde yeni arkadaşlar edinmek mümkün değildir.

İngilizce : Goodbye

8. İhtiyacınız olduğu her anda “yardıma ihtiyacım var” deyin.

Bu söz öbeği unutmak istemeyeceğiniz ifadelerden biridir. Belki de sadece marketlerde etiket okumada yardım istediğinizde ihtiyacınız olacak fakat her halükarda, bu ifadeyi bilmek yardıma ihtiyacınız olduğunda yardım aldığınızdan emin olmak için önemlidir.

İngilizce : I need help

9. Her ihtiyacınız olduğunda “ambulans / polis çağırın” demesini bilin.

Bir yandan yerel acil durum servis numaralarını bilmek iyi bir fikirken, her duruma karşı bu ifadeleri öğrenmeniz de gerekir.

İngilizce : Call the ambulance/police

10. Sıkıştığınızda gitmeniz gereken yeri kelimelerle ifade etmeniz gerekir: ”Tuvalet/lavabo nerede?”

En temel insan ihtiyaçlarından biridir. Bu söz öbeğinin bariz nedenlerden dolayı tabi ki de unutmak istemezsiniz.

İngilizce : Where is the restroom/bathroom?

11. Almak istediğiniz şeyi “fiyatı ne kadar” diye sormak isteyebilirsiniz.

Kendinizi planladığınızdan ya da umduğunuzdan daha fazla harcama yaparken bulmak istemezsiniz. Ayrıca, fiyatlar hakkındaki karışıklıktan kaçınmak için yerel para birimlerinin isimlerini ve kendi ülkenizin para birimini karşılaştırabilmek için oranları öğrenmek her zaman biraz zamanınızı alabilir.

İngilizce : How much does this cost?

12. En azından 1’den 100’e kadar sayıları bilin.

Sayıları öğrenmek biraz daha fazla uzun sürebilir, fakat seçtiğiniz dilde sayıları anlayacak olmanız çok önemlidir. Sayıları anlamak, birine 15 dakika içinde ya da 50 dakika içinde orada olacağınızı söylemek arasındaki farkı ifade etmek anlamına gelir. Almancada bazı sayılar arasındaki farklılıkları ezberlemede zor zamanlar yaşadım. Bu çoğu zaman, “vierzig”(40) demek isterken, “vierzehn” (14) ya da “siebzehn” demeyi kastederken “siebzig” (70) dememle sonuçlanıyor. Zaman içinde bu karışıklıkların hepsini çözeceksiniz. Kilit nokta pratik yapmaktan geçer.

13. Konuşmakta güçlük çektiğiniz noktada “İngilizce konuşuyor musunuz?” diye sorun.

Başlangıç seviye Almanca bilgimle birlikte Zürih’te iyi bir şekilde idare edebilirim. Fakat doktor ya da dişçiye gittiğinizde daha karışık konuşmalarla karşılaşırsınız. Bu tarz durumlarda çok zor zamanlar geçirdim. Bu yüzden, İngilizce konuşan birini bulmaya çalıştım, böylelikle daha açık bir şekilde iletişim kurabilirsiniz.

İngilizce : Do you speak English?

Çeviri: ef.com

Yabancı dil ile ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!

YAZAR HAKKINDA
Başak Pırıl Gökayaz