Yurtdışında Çalışmanın En Zor Yönleri

Yurtdışında Çalışmanın En Zor Yönleri

Bugüne kadarki tüm yazılarımda yurtdışında çalışmanın olumlu yanlarından, nelerin Türkiye’den farklı olduğundan bahsettim. Bu yazımda da biraz bu yaşamın can sıkabilen noktalarından bahsedeceğim.

İş Baskısı

Yurtdışında bulunmanızın sebebi işiniz. Hem işinizin hem de vizenizin devam etmesinin yolu bu işi başarıyla yapmanız. Bu şekilde rüya şehrinizde yaşamaya devam edebilirsiniz.
Bunun baskısı tahmininizden daha yüksek.

Her zaman yaptığınız işe talip, durmadan iş başvurusu yapan binlerce insan var. Bunların bilinciyle her gün en iyi performansınızı sergilemek zorundasınız. Ve başarısızlık ihtimaliniz olmamalı. Yoksa geri dönersiniz. Ve işin ilginç yanı, özellikle San Francisco’daki işlerde başarılı olmak, çok çalışmayla birlikte gelmiyor. Yaratıcı olmakla, farklı olmakla geliyor. Yani ”Yurtdışına bir çıkayım da gece gündüz çalışırım’’ düşüncesiyle başarılı olamıyorsunuz. Bu her gün yenilenen, dinamik şehrin parçası olmaya devam etmenin yolu, senin de her gün yenilenmenden, dinamik olmandan geçiyor.

Yasal Süreçler

Yasal işler hem zor, hem de bunaltıcı. Her zaman avukata başvurmanız, her zaman birkaç adım ötesini hesaplamanız gerekiyor. Ve yine de işlemleriniz de sık sık pürüzler çıkıyor.

Vize başvurunuz son anda reddedilebilir, ülkeye girişiniz engellenebilir veya vizeniz uzatılamayabilir. Bu kadar belirsizlik varken gelecek planları da yapamıyorsunuz. Yurtdışında ev almak veya çocuk yapmak gibi konularda kararsız kalıyorsunuz.

Yasal süreçlerin en can sıkıcı noktalarından biri de seyahatinizi etkilemesi. Özellikle Amerika’da, zaman zaman (ve tahmininizden çok daha fazla) avukatlar seyahat etmemenizi öneriyor. Uzaktaysanız tahmini 6 ayda bir Türkiye’ye gidiyorsunuzdur. Avukatlardan gelen bu tarz bir uyarıyla bir 6 ay daha beklemeniz gerekebiliyor. Son anda gelebilen bu uyarılar, tüm planlarınızı ve hayallerinizi alt üst edebiliyor.

Aile ve Arkadaşlar

Yurtdışında çalışmanın ve yaşamanın en zor kuşkusuz özlenen aile ve arkadaşlar.

Saat farkı sebebiyle, özellikle San Francisco’da 10-11 saatlik fark mevcut, Türkiye ile iletişim kurmanız çok kısıtlanıyor. Sevdiklerinizle sadece hafta sonları konuşabiliyorsunuz.

Uzaklık sebebiyle pek çok arkadaşınızın sevinçli veya hüzünlü anlarını kaçırıyorsunuz. Özellikle Amerika’da olursanız pek çok arkadaşınızın düğününü kaçırmayı, hastalığında yanında olamamaya da hazır olun.

Kültür

İlk başta dikkat çekmeyen ama zamanla can yakmaya başlayan noktalardan biri de kültür. Her şey farklı. Dil, haber, mizah, spor etkinlikleri.

Hiçbir zaman gittiğiniz ülkenin tam bir parçası olamıyorsunuz. İşin kötü yanı, artık kendi ülkenizin de bir parçası olamıyorsunuz. Ufak bir aidiyetsizlik hissi yakanızı hiçbir zaman bırakmıyor.

Her ne kadar bahsettiğim olumsuz yanlar zaman zaman canınızı sıksa da yurtdışında çalışmak unutulmaz bir deneyim. Hem kişisel hem de profesyonel anlamda evriliyorsunuz. İsterseniz temelli kalın, isterseniz kısa sürede geri dönün; ama en az bir kere bu deneyimi yaşayın.

Yurtdışında iş bulmanızı kolaylaştıracak Yurtdışına Çılgınlar Gibi CV Yollamayın: Yurtdışında İş Bulmanın 5 Adımı adlı yazımı da okumanızı tavsiye ederim.

İyi haftalar!

YAZAR HAKKINDA
Petru Sorin

Amerikan Kültürü ve Edebiyatı - İstanbul Üniversitesi / Customer Services Coordinator at CIEE (Council on International Educational Exchange)