İngilizce Öğrenmek İsteyenlerin Bilmesi Gereken 10 Şey

İngilizce Öğrenmek İsteyenlerin Bilmesi Gereken 10 Şey

Tüm dünyanın ortak, evrensel dili olan İngilizceyi bilmek günümüzde artık bir artı sayılmıyor, gereklilik sayılıyor. Bunun yanında İngilizceyi mecburi öğrenmek zorunda olanların sayısı da her geçen gün artıyor. İşe girmek, girdiği işte yükselmek, yurtdışına çıkmak ve “Yeteri kadar bilsem yeter!” demek için sonradan dil kurslarına yazılanlar…

Her yerde ulaşılabilir olan bir sektör olan İngilizce kursları, her yaştan ve her seviyeden insana eğitim veriyor. Ancak henüz İngilizcenin nasıl öğretildiğini bilmeden ya da nasıl bir dil olduğunu çözmeden öğretimin hiç de sağlıklı olmadığını belirtebiliriz. Önce İngilizcenin nasıl bir dil olduğuna bakalım.

1. Her dil yaşayarak öğrenilir ama nasıl yaşanır?

Toplumda sıklıkla duyduğumuz İngiltere’ye gitmeden Amerika’ya gitmeden öğrenilmez gibi klişelerden bahsetmiyoruz aslında. Öğrenmeye başlarken kurslarda gidip kağıt – kalem elinize alıp ezber yoluyla öğrenmek bir dil öğrenmek için başvurulacak son seçenek olmalı. Çünkü dil öğrenmek ezbere dayalı bilgilerle sağlanmıyor. Öğrenirken basit kuralların cümle içinde ya da konuşmalarınızda nasıl kullanıldığıyla ilgili birkaç ipucu öğrendikten sonra geri kalan kısmı hangi seviye olursa olsun uygulama üzerinden öğrenilmelidir. Hemen her sitede okuduğumuz üzere; dizi izleyin, film izleyin önerileri size dili yaşayarak öğretmede gerçekten çok etkili. Yaşayarak öğrenmenin, ana dili İngilizce olan insanların arasında yaşamaktan daha farklı seçenekleri de var.

2. İngilizce az kelimeli bir dildir aslında.

Yani şöyle ki, Türkçede farklı kavramlar için ayrı ayrı sözcükler kullanırken, İngilizcede farklı kavramlar için aynı sözcükler kullanılabiliyor. Yani örneğin erkek akrabaların bazıları için Türkçede; “enişte, kayın birader” gibi sözcükler yerine İngilizcede “brother-in-law” kullanılabiliyor. Bunu belirtmemin sebebi, İngilizce halk arasında yazıldığı gibi okunmaz olarak bilinir ve çok karmaşık görünür. Aslında İngilizce küçük bir mantık öğreniminden sonra hem kısa hem de çabuk öğrenilen bir dil.

3. İngilizce size kendi kurallarınızı oluşturmanız konusunda serbestlik tanıyan bir dil.

İngilizce öğrenirken gramer baskısıyla en baştan sizi kendinden soğutan klasik öğrenme tarzından uzak durmanız gerekiyor. Bir kere mantıksal olarak İngilizcenin tüm gramer kurallarını, tüm ileri ya da başlangıç fark etmez seviyelerde hiç düzen belirtilmeden öğretilen İngilizce asla kalıcı bir öğrenmeyle sonuçlanmaz. İlk başlangıçta günlük yaşamda kullanmanız gereken kalıpları, pratiğe hemen öğrendiğiniz o an dökülebilir şekilde öğrenirseniz kendi kurallarınızla pekiştirerek çok kolay öğrenebilirsiniz.

4. Farkında olmadan İngilizce öğreniyoruz hali hazırda.

Hayatımızın her anında zaten var olan bir dil İngilizce. Hepimiz bunun farkındayız o yüzden çok fazla örnek vermeye gerek yok aslında. Yeni açılan bir kafenin ismi, menüsü bile tamamen İngilizce kelimelerden oluşuyorsa ve hatta her yerde bu kahvelerin ya da dışarıdan alınan yiyeceklerin okunuşuyla ilgili yazılar yazıyorsa zaten hepimiz İngilizcenin içinde yaşıyoruz demektir. Okunuşlarla ilgili problem yaşamak artık bu çağda büyük oranda görülmüyor.

5. İngilizce öğrendikten sonra diğer dillere olan farkındalığınız artıyor.

Bunu yazarken aklımda iki şey var aslında. Bir tanesi İngilizce ile birkaç dilin birbirine hem gramer hem de kelime varlığı açısından çok benzediklerini düşünüyor olmam, bir diğeri ise İngilizceye özgü bir kural olmaması. Yani başka bir dil öğrenmekle başlasanız dahi bir başka dile olan farkındalığınız artıyor hali hazırda. Birbirini tamamlıyor aslında bu iki seçenek. Çünkü zaten öğrenmeye istekliyseniz benzesin ya da benzemesin bir dili öğrenebildiğinizi gördükten sonra kendinizde diğer dili öğrenmeye olan ilginizin arttığı bir gerçek.

6. Bir dili hiçbir kurs size sizden daha iyi öğretemez.

Bu genel bir şey gibi görünüyor. Ancak piyasada, online yollarla veya birebir o kadar çok dil kursları var ki. Size vaat ettikleri şeyler genelde kur kur verilen kurslar. Bir kuru aldın diğerini almadın yani bu demek değil ki size “biraz” İngilizce biliyorsunuz. Hiçbir dil “biraz” bilinmez. Bunun için hem online kurslarla başlarken hem de kendi çabalarınızla öğrenirken asla tek yönlü çalışmamalısınız. Seviye seviye ilerlerken bile bu seviyeyi %100 bilmediğimizin farkında olmalıyız. Sonuçta daha kendi dilimizle ilgili ömrümüz boyunca bilemeyeceğimiz tonlarca şey varken, seviye atlayınca İngilizce’yi tam biliyor olmuyoruz maalesef. Bunun için İngilizce öğrenmeden önce birkaç literatür taradıktan sonra kendinize uygun öğrenme şekline karar verin ve öyle adımınızı atın.

7. Hangi seviyede olduğunuzu tam olarak belirleyin ki ilerlemeyi hızlandırın.

İngilizce veya diğer dillerde de seviyenizin hangi aşamada olduğunu bilmeniz, ilerlerken size rehberlik edecektir. Hangi aşamadaysanız üstüne koyacağınız şeyleri bilerek hareket edeceksiniz. Ancak bu aşamada dürüst olmalısınız ki “zaten biliyorum” diyerek başlamayın işe. Çünkü dil öğrenmek üstüne koyarak ilerleyerek biriktirilebilir bir iştir. Eğer tabanını boş bırakırsanız üstüne ne koyarsanız koyun dolmayacak bir birikimdir dil. En önemlisi de hayatımızın her noktasında var olan bir dil olan İngilizce alt yapınız. Gramer konularında eksiklikleri göz ardı edebilirsiniz ancak tolere edilebilir bir kısmını. Yani hiçbir gramer konusunu, kalıplarını bilmeden işe başlamak sizi ileriye değil tam tersi geriye götürür.

Dil seviyenizi ölçerken güvenilir bir kaynağa başvurun. Türkiye’nin her yerinde şubesi olan dil okullarının yaptığı testler pek güvenilir değil. İnternetten IELTS veya TOEFL’ın seviye tespit sınavına bakabilirsiniz. Ya da üniversitelerin hazırlık sınıflarının muafiyet sınavları, Erasmus sınav örnekleri de size yol gösterebilirler.

8. Öğrenirken her duyunuzun çalışmasını ister İngilizce.

Ne kadar algınız açık olursa olsun pratik yapmadan ya da dilinizi işin içine katmadan İngilizce’nin kalıcı olmasını sağlamak çok mümkün değil. Yani eğer öğrendiyseniz deneyerek ve alıştırma yaparak ilerletmeniz gerekir. Algıladıklarınızı kağıda dökerek veya sesli herhangi bir uyarıcıyla pekiştirme yaparak kalıcı hale getirebilirsiniz. Özellikle bir dil öğrenirken buna ekstra dikkat etmeniz gerekir. Her öğrenim alanında bu metodu kullanmanız gerekirken dil öğrenirken ekstra kullanmanız gereken bir yöntemdir. Tabi yine ”illa ki konuşun ve konuşabileceğiniz bir ortama gidin” diyemeyiz ama internet üzerinden “Hello Talk, babbel, livemocha, weSpeke” gibi dünyanın her bir yanından insanlarla konuşabileceğiniz uygulamalar sizin için yararlı olabilir.

9. Çizgi filmlerden öğrenilecek çok şey var.

Özellikle İngilizce söz konusuysa çok fazla seçeneğiniz var. Youtube’da bile hali hazırda binlerce İngilizce çizgi film var. Çocuk seviyesinde başlamak illa İngilizceniz çok kötü demek değildir. Pratik yapmayı isteyen bir dil için İngilizce çizgi filmleri size bir mentor olarak yol gösterirler. Her dilin en saf halini çizgi filmlerde bulabilirsiniz. İngilizceyi de tanımak için en iyi yollardan biri çizgi filmleri izlemek. Yaşınız kaç olursa olsun her an çizgi film izlemeyi seveceğinizi de düşünürsek kendinize uygun bir çizgi film bulduktan sonra pratiğe dökme konusunda da adım atmış olursunuz.

10. İngilizceyi içselleştirin!

Yolda attığınız adımlarınızı sayarken İngilizce sayın, söylenirken İngilizce kullanın ya da klasiktir ama telefonunuzun dilini de değiştirin. Yani gözünüz görsün bir de algınız da İngilizceye açık olsun. Ajandanız varsa bunu artık İngilizce kullanın, unutmamanız gereken şeyleri günlük hayatta not alıyorsanız İngilizce kısaltmalardan yararlanın. Çünkü İngilizcede de diğer dillerde olduğu gibi günlük konuşma kısaltmaları, günlük dil farklılıkları oldukça fazla. Bunlar da bir dilin en alt kısmını yani zemini oluşturur. Eğer günlük konuşma dilini çabuk kavrar ve alışkanlık haline getirirseniz diğer kısımları da aynı rahatlıkla öğrenebilirsiniz. İngilizce günlük kısaltma dillerini öğrenmenin en iyi yolu ise sit-com dizileri. Bu diziler bazen senaryosuz yazılır ve doğaçlama cümleler kullanılır. Bu da günlük yaşam dilini hiç zorlamadan öğrenmeniz demektir. Amerikan İngilizcesiyle izleyebileceğiniz hatta bir süre sonra altyazısız çok rahatça anlayabileceğiniz birçok dizi bulunmakta.

İngilizce öğrenmek ile ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!

YAZAR HAKKINDA
Gülşen Akıncı

EDUMAG Editörü