12 Madde ile Yurtdışında Yaşamanın Zorlukları
Birçok insanın hayali olan yurtdışında yaşama macerası… Cesaret edemeyenin, cesaret edene imrenerek baktığı; cesaret edenin ise zaman zaman karşılaştığı zorluklardan dolayı kendi kendine “Acaba doğru mu yaptım?” diye sorduğu, asla kolay diye tanımlayamayacağım ama bana kattıklarını da saymakla bitiremeyeceğim o muhteşem tecrübe…
Her güzel şeyin bir bedelinin olduğu gibi, bu harika tecrübenin de sizi karşı karşıya bıraktığı birçok zorluğu vardır. Eğer sizin de aklınızda yurtdışında yaşamak ya da bir süreliğine yabancı dil eğitimi almak gibi düşünceler varsa, yaklaşık 2 yıl önce yerleştiğim Kanada’nın bana zorla da olsa öğrettiği ve sizin de kendinizi hazırlamanızı tavsiye ettiğim noktaları sizlerle paylaşmak isterim.
1. Aile özlemi sizi asla bırakmıyor.
Her ne kadar başka bir ülkeye gitmiş olsanız ya da dikkatinizi dağıtacak birçok yenilik olsa bile, aile özleminiz asla eksilmiyor. Hatta, sanki gün geçtikçe daha da çok artıyor. Sizi kayıtsız şartsız seven ailenin yerini, dünyanın neresine giderseniz gidin kimse dolduramıyor.
Bu yüzden, zaman zaman üstesinden gelmekte güçlük çekeceğiniz özlem duygusuna kendinizi hazırlarsanız çok iyi edersiniz!
2. Yalnızlık hissiyatı adeta en yakın arkadaşınız oluveriyor.
Yurtdışında yaşam en çok da size kendi kendinizi sevmeyi, kimseye ihtiyaç duymamayı öğretiyor. Her ne kadar bir çok farklı ortamda sosyalleşme imkanı bulsanız da bazen kalabalık içinde kendinizi hiç kimseye yakın hissetmediğiniz anların olması ve kendi içinize kapanmanız da gayet mümkündür. Bu duygunun depresyona dönüşmemesi için size iki tavsiyem olacak;
a. Kendi kendinizi eskisinden daha çok sevmeyi ve kendinizle geçirdiğiniz vakti sizi mutlu eden şeyleri yaparak keyifli hale getirmeye çalışın.
b. Sizlerle aynı deneyimleri paylaşıyor olan insanlarla sohbet ederek bu durumu yaşayan tek kişinin siz olmadığını kendinize somutlaştırın.
3. Profesyonel olduğunuz iş sahalarında çalışmak hemen mümkün olmayabiliyor.
Eğer yurtdışında yaşamayı ya da yabancı dil eğitimi için kalacağınız süre zarfında cep harçlığınız için çalışmayı planlıyor iseniz, o üniversitelerin mezun olmak için yıllarınızı verdiğiniz bölümlerle alakalı işler bulmanız, gerek öyle bir sosyal ağa sahip olmadığınız gerek ise aldığınız diplomanın geçerliliği sağlanmadığı için hemen mümkün olmayabiliyor. Bu sebeple kendinizi en azından bir süreliğine çok alakasız alanlarda çalışmaya hazırlarsanız iyi edersiniz. Eğer böyle bir yola baş koymak istiyorsanız, lütfen egonuzu veda etmek üzere olduğunuz ülkenizde bırakın ya da o yola hiç çıkmayın!
4. Yeniden öğrenci olmaya kendini hazırla!
Her ne kadar üniversite bitirmiş ya da çok tanınmış şirketlerde yönetici olarak çalışmış olursan ol, gideceğin ülkede o ülkenin diplomasına sahip değilsen kendini, başarını oradaki işverenlere ispat etmek asla kolay değil. Özgeçmişine bakıldığı zaman ilk dikkat edilecek madde o ülkeye ait bir diplomanın olup olmadığıdır. Dolayısıyla “Ben şu kadar yıl okudum, yılların tecrübesine sahibim!” diye kendi kendini gaza getirmek yerine, hemen kariyer planını yapıp, kendine bütçene en uygun okulu keşfedip eğitim almaya başlamanı tavsiye ederim.
5. Hayatını sıfırdan başlayarak kurmak zorundasın.
Yıllarını geçirdiğin ülkeni bırakıp başka bir ülkede yaşamaya başlamak, insana yetişkin olarak yeniden dünyaya gelmek gibi bir his veriyor. Daha önce ülkenizde neler başarmışsınız, nasıl biriymişsiniz, kimler sizi tanırmış, çok mu ünlüymüşsünüz vs. bunlar kimsenin umurunda değil! Sizler oradaki başarınızı, insanların size olan güvenini, sempatisini zamanla kazanıyorsunuz. Kimsenin sizi tanımadığı ülkede yaşamak size kendinizi onlara ispat etmek zorundaymışsınız hissi verebilir. Siz bu hissin üstesinden ancak kendinizi, yalnızca kendinize ispat etmek istediğiniz zaman gelebilirsiniz. Bu yüzden yapmanız gereken şey gelişimi asla elden bırakmamak olacaktır.
6. Tanımadığınız insanlarla yaşamaya alışmak zorundasınız.
Yeni bir ülkeye taşındığınız ya da dil eğitimi için geldiğiniz zaman, hemen kendi başınıza bir evde yaşama hayalleri kuramazsınız. (Eğer çok varlıklı değilseniz.) Dolayısıyla, gideceğiniz ülkede önceden oraya yerleşmiş tanıdıklarınız yok ise muhtemelen birlikte yaşayacağınız ev arkadaşlarınız tanımadığınız insanlar olacaktır. Evet düşününce çok ürkütücü gelebilir ancak, Kanada gibi sosyal hakların ve yasaların güçlü olduğu ülkelerde tanımadığınız insanlarla yaşamak çok da tehlikeli olmuyor. Problem olarak görebileceğiniz durum ise farklı kültüre ve görgü kurallarına sahip insanlarla aynı evde yaşamak zorunda kalmak olabilir. Eğer mutlu olmak istiyorsanız, sizlere tavsiyem bu konularda çok fazla seçici olmamanız olacaktır.
7. Dil farkı zaman zaman çok yorucu olabiliyor.
Hepimizin başka bir ülkeye gidiş amaçlarından biri de yeni bir dil öğrenmektir. Ancak, bu durum cidden zaman alabiliyor. Tabi ki günlük konuşmaları bir noktadan sonra öğrenmek hızlansa da yapılan esprileri anlamamak ya da seni içlendiren bir derdini başka bir dilde anlatmak zorunda kalmak, sana anadilini konuştuğun zamanki hazzı asla veremiyor.
Diğer bir yandan, sürekli başka bir dilde düşünmeye çalışmanın yarattığı zihin yorgunluğu da hatırı sayılır cinsten. Bir de buna iş hayatı ve öğrenmek durumunda kaldığınız terimler eklenince zihniniz adeta bir cümbüşe dönüşüyor. Bu durum karşısında yapmanız gereken şey zaman zaman zihninizi dinlendirecek meditasyon, kitap okuma, açık havada yürüyüş gibi aktiviteler olacaktır.
8. Aşılması kolay olmayan mesafeler sizi daha da duygusallaştırıyor.
Eğer Türkiye’den Kanada gibi neredeyse dünyanın öbür ucu olan, arasında okyanusların olduğu ülkelere gidiyorsanız, mesafeler sizler için ne yazık ki daha çok anlam kazanıyor. Gerek uzun süren uçuşlar ve uçak biletlerinin de çok uygun fiyatlarda olmayışı sizi, aileniz ve sevdiklerinizin yanına hemencecik ulaştıramıyor.
Bununla doğru orantılı olarak hareket eden saat farkı ise aileniz ve diğer sevdiklerinize hemen ulaşamamanıza sebep olduğundan, kendinizi sadece o ülkede değil de tüm dünyada yalnız hissedebiliyorsunuz. Dolayısıyla, mesafelerin neden olduğu sonuçlara da kendinizi hazırlamanızı tavsiye ederim.
9. Anlatılmaz yaşanır cinsten iklim farkı ve etkileri var.
Eğer gidiyor olacağınız ülke Kanada gibi buzlar ülkesi ise -40 dereceye kadar dayanıklı montunuzu, botunuzu, kalın kazaklarınızı ve en önemlisi psikolojinizi buna hazırlayıp öyle yola çıkın. Hoş, her ne kadar psikolojinizi buna hazırlamış olursanız olun, Türkiye’nin Doğusunda daha önce böyle bir deneyiminiz yoksa muhtemelen soğuk sizde kısa bir depresyon etkisi yaratacaktır.
Hatta, eğer ben hiç kış insanı değilim diyorsanız, kış mevsiminin neredeyse 5 ay sürdüğü Kanada gibi ülkelerden ziyade başka sıcak iklim ülkelerini tercih etmenizi öneririm. Zira, bu kış mevsiminin üzerinizdeki etkisi pek de es geçilir cinsten sayılmaz.
10. Türk insanının sıcakkanlılığı ve hoşgörüsünü diğer milletlerden beklememenizde fayda var.
Edindiğim deneyimlere dayanarak Kanada kültürünü Türk kültürü ile kıyaslayacak olursam; bildiğiniz üzere Kanada birçok farklı kültürün bir arada bulunduğu bir ülkedir. Ancak, her ne kadar farklı kültürleri kendi bünyesinde barındırıyor olsa da yıllar önce Kanada’ya göç etmiş kendilerini sadece Kanadalı olarak tanımlayan vatandaşların da kendine has kültürleri vardır. Ben onları zaman zaman çok saygılı bulmuş olsam da bir o kadar da soğuk buldum diyebilirim. Evet, onlarla hemen arkadaş olabilirsiniz; bir fincan kahve için bir araya gelmek zor değildir ancak, eğer konu dost olmaya gelirse bu durum biraz daha fazla zaman alıyor diyebilirim.
Gözlemlerime göre, bağlı oldukları grupların çok dışına çıkmadıkları gibi grubun içine de yeni birini dahil etmekte güçlük çekebiliyorlar. Dolayısıyla, bu da sizde zaman zaman yalnızlık hissi yaratabilir. Bu durumda benim size tavsiyem, beklentilerinizi çok yüksek tutmamanız olacaktır.
11. Bazen kendini arafta kalmış gibi hissedebilirsin.
Yurtdışında yaşam deneyimin üzerinizdeki bir diğer etkisi ise kendinizi arafta kalmış gibi hissetmektir.
Edindiğiniz onca deneyim hayata bakışınızı o kadar değiştirir ki zaman zaman yıllarca yaşamış olduğunuz kendi memleketinizde bile artık yaşayamazmışsınız gibi hissedersiniz ve o özlem duygusunu çok yoğun hissettiğiniz zamanlarda ülkenize dönseniz bile mutlu olamazmışsınız gibi gelir, ne yapacağınızı hangi tarafa gideceğinizi şaşırırsınız. İşte bu his benim üstesinden hala gelemediğim bir duygudur.
Sanıyorum ki bunun çözümü de zaman zaman kendimizi hayatın akışına bırakmamızdan geçiyor.
12. Sabır taşı olmaya hazır olun!
Eğer yurtdışında sıfırdan bir hayat kurmayı planlıyorsanız bununla beraber almak zorunda kalacağınız çalışma izni ve öğrenci vizesi süreci size kendinizi adeta bir sabır taşına dönüşmüş gibi hissettirebilir.
Bildiğiniz üzere, sizler gibi başka ülkelerden de, Kanada gibi birçok ülkeye yerleşme ya da bir süreliğine çalışma kararı ile gelen vatandaşlar oluyor. Dolayısıyla vize, çalışma izni gibi devlet işleri çok zaman alabiliyor. Şahsen ben, sadece öğrenci vizemi ve çalışma iznimi alabilmek için tam 5 koca ay beklemiştim. Ne yazık ki bu sürecin stresine kendinizi hazırlamanızı tavsiye etmekle birlikte sabır eşiğinizi olabildiğince arttırmanızı da ayrıca öneririm.
Her ne kadar ayrı ayrı birçok olumsuzluktan bahsetmiş olsam da hayatım boyunca attığım en büyük, en cesurca ve kendimi en gururlu hissettiğim adım bir başıma Kanada’ya taşınmış olmamdır diyebilirim. Sizlere bu deneyimin beni ne kadar olgunlaştırıp güçlendirdiğini kelimelerle ifade edemem. Bu öylesine güçlü bir duygu ki size kendinizi neyi hedefleyip hayal ederseniz ulaşabilirmişsiniz gibi hissettiriyor. Bilinçaltınızdaki aslında gerçekte var olmayan o engellerin hepsini siz fark etmeden kaldırmanızda yardımcı oluyor. Bu sebeple, eğer aklınızda böyle bir plan varsa ikinci kez bile düşünmeden hemen ilk adımı atın derim.
Elimden geldiğince ifade etmeye çalıştığım deneyimlerimin sizlere ışık olması dileğiyle…
Sevgilerle,