6 Ay Polonya’da Erasmus Yaptığım Şehir: Katowice

6 Ay Polonya’da Erasmus Yaptığım Şehir: Katowice

Zaman zaman şikayet ettiğim ama döndükten sonra özlemle andığım bir şehir olur kendisi. Baştan almak gerekirse kaldığım yer konusunda ilk gittiğim günden beri çok şikayet ettim çünkü kaldığım yer merkezden yarım saat uzaklıktaydı ve gerçekten yapabileceğiniz pek fazla bir şey yoktu. Yaşadığım yer Katowice şehrinin Sosnowiec adında bir köyü mü olur desem küçük bir kasabası mı olur desem bilemedim. Erasmus’a giderken kalacağınız yeri fakültenize göre seçiyorsunuz. Benim fakültem Sosnowiec’teydi ve mecburen yurdumu orada seçmek zorunda kaldım.

Katowice şehrinden bahsetmek istiyorum biraz. Katowice Polonya’nın küçük şehirlerinden biri olmasına rağmen Silezya Voyvodalığı’nın başkentidir. Küçük bir meydanı, meydanın bir ucunda tren garı ve alışveriş merkezi, diğer ucunda ise küçük bir alışveriş merkeziyle otobüslerin durakları var. Meydanın yakınlarında Mariacka adında bir sokak var. Sokak boyunca dünya mutfaklarının olduğu restaurantlar, kafeler, ve barlar var. Sokağın en sonunda St. Mary kilisesi bulunuyor.  Kilise hala aktif olarak kullanılıyor. Her pazar günleri ve özel günlerinde Lehler kiliselerde toplanıyor ve ayinler eşliğinde günlerini kutluyorlar. Şunu söylemeden geçemeyeceğim bulunduğum süre boyunca nereden baksanız her özel günlerinde her yer kapalı oluyor ve sokaklarda kimse olmuyordu. Mesela, Paskalya bayramları 5 gün sürdü. 5 günün 3 günü her yer kapalıydı, insanlar kiliseler dışında sokaklarda olmuyordu, toplu taşımalar neredeyse hiç çalışmıyordu. Aileleriyle birlikte evlerinde kutlamayı ya da tatile gitmeyi tercih ediyorlardı.

Bunların dışında “Spodek” adında spor salonun, konser alanını ve farklı aktivitelerin yapılabileceği alanları barındıran modern bir bina bulunmaktadır. Sosnowiec’ten Katowice merkeze giderken  konserlerin, tiyatroların gerçekleştiği Kültür Merkezini ve Nazi dönemini konu alan ve  o dönemdeki insanların, şehrin durumunu aklınıza gelebilecek tüm materyallerle anlatılan Silezya Müzesini görebilirsiniz. Katowice şehrinin tam merkezinde bir anıt var bu anıtın adı “Silezyalı direnişçiler” diye geçmektedir. Bu anıt Lehler’in Almanlara karşı olan cesaretini, kahraman bir şekilde ayaklanmalarını ve özgürlüklerini nasıl savunduklarını betimler. Katowice’i biraz tanıttığıma göre şimdi bazı gezdiğim yerlerini ayrıntılı bir  şekilde anlatabilirim.

Meydan denilemeyecek kadar küçük olan alanından başlamak istiyorum. Polonya’nın diğer şehirlerine gidip gördüğümüzde aslında Katowice’nin meydanının olmadığını görmüş olduk. Diğer şehirlerde “Old Town” adıyla anılan meydanlar yani Eski Şehir, Katowice’teki meydanın kat kat büyüğü diyebiliriz. Meydanda -Türkiye’deki gibi değil ama- meyve&sebze, kıyafet, kitap pazarı kuruluyor. Yer yer sokak sanatçıları görmek mümkün, ve bazı özel günlerde meydan festival havasına bürünüyor. Bu alana her özel gün için farklı farklı dekorlar konuluyor, çocuklar için olan bir günde şişme oyun parkurları, buz pistleri konuluyor. Paskalya için türlü türlü yiyecek stantları, eğlence stantları kuruluyor. Stantların yanında renkli renkli yumurtalar ve sepet dekorları bulunuyor. Bunların yanı sıra bu meydanda konser alanı da bulunuyor . Özel günlerde genç gruplar ve ya bilindik sanatçılar konser veriyor.

Biraz da alışveriş merkezlerinden bahsetmek istiyorum . Bulunduğumuz süre boyunca biz 3 tane gezebildik. Gezdiklerimizin en büyüğü “Silesia City Centre.” Hemen hemen aradığınız her markayı bulabileceğiniz büyük bir alışveriş merkezi. Yeme içme alanı, ev alışverişi, giyim kuşam, eğlence alanları var. Buraya merkezden tramvayla birlikte ulaşım sağlayabilirsiniz. Merkezde”Galeria” adında bir alışveriş merkezi var. Otobüsle kaldığınız yerden ulaşım sağlayabilirsiniz. İndiğinizde de yürüme mesafesinde. Türkiye’de bulunan markaların bazılarıyla birlikte yabancı markaları da görebilirsiniz. Otobüs duraklarının hemen orda “Supersam” adında bir alışveriş merkezi var. Yanında da küçük bir şehirler arası&ülkeler arası otobüs terminali var. Bu alışveriş merkezi Katowice’te gördüklerimizin en küçüğü. Yine pek çok markayla birlikte bazı etkinlikleri düzenlemek için bir alan da mevcut. Şehirde sinema salonları, bowling ve bazı oyun makinelerini içeren eğlence salonları da var.

Bir doğa yürüyüşü maceramızı ve Katowice yakınlarında gördüğümüz güzel bir yeri paylaşmak istiyorum.  Erasmus öğrenci topluluğunun düzenlemiş olduğu Beskids dağlarında yürüyüş etkinliğine katıldık. Tren garının önünde toplanıp trenle Beskids’e gittik. Baya baya saatler sonra zirveye tırmandık . Zirveye çıkınca gördüğümüz manzara nefes kesiciydi. Sırf manzara için bile tırmanılabilir. Bir daha tırmanmak ister miydim diye sorarsanız cevabım tabi ki de hayır. Teleferik var bir daha gidecek olursam onla çıkmayı tercih ederim. Lehler bu tip doğa yürüyüşlerine, dağ tırmanışlarına çok küçük yaşta başladıkları için bize eşlik eden Leh kızımız alışkın tabi. Biz nefes nefese kalırken o koşarak tırmanıyordu… En tepeye çıktığımızda gözlem kulesi vardı. Hadi buraya kadar geldik o merdivenleri çıkıp da Çek Cumhuriyetiyle Polonyayı bir arada görmeden gitmek olmaz dedik. Çıktık güzel güzel bakındık fotoğraflarımızı çekindik ve geri indik. Tepede çok şirin tahtadan yapılmış yemek yiyip oturabileceğimiz açık alanlar vardı. Bir şeyle yiyip içip oturduktan sonra geri dönüş yoluna koyulduk. O yoldan bir yerimizi kırmadan, ölmeden kurtulduğumuz için çok şanslıyız. Şaka bir yana güzel bir tecrübe oldu. Dönmeden önce kasabayı görme imkanımız da oldu. Sağlı sollu oturabileceğiniz kafeler, dondurmacılar, yürüyüş alanları bulunuyor. Geçekten çok şirin bir yerdi.

Maden bölgesi diye anılan bir yer olan “Nikiszowiec”‘ten bahsetmek istiyorum. Katowice şehrinde yer almıyor oraya 1 ila 1 buçuk saat uzaklıkta bir yer.İlk gördüğüm zaman Charles Dickens’ın “Zor Zamanlar” kitabındaki “Coketown” betimlemesi geldi aklıma. Gittiğim zaman hava tabi ki de yağmurlu soğuk ve karanlıktı. Coketowndaki gibi bacaları olan işlek fabrikalar yoktu ama kasvetli soğuk gri havasıyla kitaptaki zaman ve yer gözümde canlandı.Eskiden Katowice’de yaşayan insanların geçim kaynağı madenlermiş ve zamanla Katowice maden şehri diye anılmaya başlanmış. Nikiszowiec’te ünlü madencilerin yaşadığı yer olarak geçermiş. Sokaklar taşlarla kaplı evler kırmızımsı siyahımsı tuğlalardan yapılmış sevimli küçük bir yer.

Katowice’te kalıp da gidilmesi gereken en önemli yerlerden biri Auschwitz. Kısacası Auschwitz Nazi zamanı Yahudileri yok etme kampı diyebiliriz. Gerçekten de gezerken tüylerimizin diken diken olduğu, dudaklarımızın uçukladığı bir yerdi. Oswiecim kasabasında yer alan Auschwitz toplama kampı 2 bölümden oluşuyor. İlk yeri Auschwitz, ve ikinci yeri Auschwitz Birkenau diye geçiyor. İlk kısım toplama kampı yani insanların kaldığı, gaz odalarında öldürüldüğü yerler. İkinci yer ise doktorların, Nazi subaylarının lojmanlarıydı. Ama şimdi o lojmanları müzelere çevirmişlerdi. İlk gittiğiniz yer müzelerin olduğu yer oluyor. Oradan Auschwitz’e otobüsler var onlarla ulaşımı sağlayabilirsiniz. Oradaki atmosferi nasıl anlatsam bilemiyorum. Gittiğim en ürkütücü, en etkileyici yerlerden biri. Daha önce pek çok Nazi dönemi filmleri izlediğim için gidip görünce daha derinden etkiledi.

Son olarak zamanımın çoğunu geçirdiğim yerden bahsetmek istiyorum. DS2 yani kaldığım yurt, Sosnowiec’teydi. Okul yürüme mesafesindeydi yaklaşık 15-20 dakika. Yurdun yanında bir bar yakınında ise 1 tane büyük market ve 2-3 tane de küçük market vardı. Hava durumu pek iç açıcı olmadığından dolayı okula gitmediğimiz zamanlarda ya da yolculuk etmediğimiz zaman genelde yurtta takılıyorduk.

Uzun lafın kısası, 5 ayımın bir kısmını Katowice şehrini keşfederek geçirdim. Yer yer sızlanıp, şikayet etmeme rağmen Katowice’te güzel günler geçirdim. Umarım bir nebze de olsa Katowice’i tanıtabilmişimdir.

YAZAR HAKKINDA
Başak Pırıl Gökayaz