Polonya’da Erasmus Günlüğüm

Polonya’da Erasmus Günlüğüm

Erasmus, dünyayı, dilleri, dinleri ve kendimi tanıma serüvenim. Ne kadar anlatsam boş kalacak. Fakat anlatmasam da içimde kalacak dediğim inanılmaz yolculuğum. Anlatılanın eksik olduğu yolculuk için, anlatmaya başlayalım 🙂

Dzień Dobry (Günaydın)

1. Erasmus'a katılma serüvenim.

1. Erasmus'a katılma serüvenim.

Geçen yıl Erasmus programına başvuru yapmıştım fakat bana çıkmamıştı. Bu yıl tesadüfen online başvuru yaptım. Evrak hazırlamalar ve küçük heyecanlar ile programa hak kazandım. Şanslıydım. Daha da güzeli artık Polonya’daki Łódź (”Vuc” diye okunur) şehrinde Erasmus öğrencisi olacaktım.

2. Peki neden Polonya'da Erasmus?

2. Peki neden Polonya'da Erasmus?

Daha önceden Polonya’da bulunmuş birçok öğrenci ile görüştüm. Polonya’nın sıcak insalarından, para biriminden, ikliminden bahsetmiştik. Açıkcası beni etkileyen düşük para biriminden dolayı birçok ülkeyi rahatlıkla gezme olanağı olmuştu.

3. Bavul macerası.

3. Bavul macerası.

Soğuk bir ülke olduğu için kalın ne kadar kazak, mont, hırka ve eldiven varsa gereğinden fazla kıyafet stok yaptım. Türkiye’den hazır çorbalar ile birçok hazır yiyecek aldım yanıma.
Valizim oldukça ağırdı. Yeni yola çıkacak arkadaşlara mümkün olduğunca az eşya almalarını tavsiye ederim.

4. Yolculuk vakti geldi.

4. Yolculuk vakti geldi.

Sevdiklerimden ayrılmak zor gelmişti. Fakat hayallerimi yarıda bırakmak daha zor. İstanbul’daki havalimanından endişe ve kafamda deli sorular ile yola çıktım. Yaklaşık olarak 8 saatlik uçak yolculuğundan sonra tren yolculuğu yaparak 6 ay kalacağım Lodz şehrine vardım. Etrafımda tanımadığım binlerce yüz, hiç görmediğim yapıtlar, anlamadığım konuşmalar.

5. Nasıl başladı?

5. Nasıl başladı?

Acaba nasıl bir yer? İnsanları sıcak mı? İklimi nasıl? Unuttuğum eşyam var mı?

Aah bir sürü yazı okumuştum gitmeden neden bu kadar endişe duyuyorum ki? Kafamda inanılmaz sorular, yanımdan geçen onlarca kalabalık, pişmanlıkla karışık endişe… Evet Erasmus için Polonya’ya gelmiştim. Hiç bilmediğim yerde bilmediğim hayatların içinde buldum kendimi.

6. Neyse ki bir yüz sıcak gelmişti.

6. Neyse ki bir yüz sıcak gelmişti.

Gitmeden önce görüştüğüm mentor şükür ki karşılamaya gelmişti. Sıcakkanlı, tatlı bir kızdı. Sevgili mentor’üm benim daha kolay alışmam için ilk gün partiye davet etmişti. Yorgun olmama rağmen eğlenceli vakit geçirdiğim zamanlardan biriydi.

7. Hayatımda hiç duymadığım bir kelimeyi, şu günlerde çok duyuyordum: Dzień Dobry

7. Hayatımda hiç duymadığım bir kelimeyi, şu günlerde çok duyuyordum: Dzień Dobry

Hayatımda hiç duymadığım bir kelimeyi, şu günlerde çok duyuyordum. Dzień Dobry: ”Merhaba, günaydın, iyi günler” anlamına geliyor ve”cin dobre” gibi okunuyor.

Sanki sadece Polonya’da kullanılabilir bu kelime, o kadar sıcak ve sevimli ki. Polonya dzien dobry, dzien dobry Polonya’sız olmaz 🙂

8. Dolu dolu, yepyeni bir güne merhaba.

8. Dolu dolu, yepyeni bir güne merhaba.

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyorum içimi garip bir his kaplıyor sessizce etrafı seyrediyorum. Polonya’nın ne kadar da doğal güzellikleri vardı. Yurt bölgesinde olmama rağmen yeşilliklerle dolu. Dolaşmalıyım diyorum ve yola koyuluyorum. Müthiş bir üniversite kütüphanesi, harika hocalar var. Sanki hoca değil de arkadaşım gibiler. Hatta bazen laflarken argo kelimeler bile kullanıyoruz.

Oryantasyon günleri başlamıştı. Ben de katıldım ve 82 yaşında Alica adında İspanyol bir ablam olmuştu. Alica’nın torunları bile varmış oda benim gibi Erasmus yapıyordu çok şaşırmıştım.

9. İlk günler çok da kolay geçmedi.

9. İlk günler çok da kolay geçmedi.

İlk günlerde bilmediğim sokaklarda ellerimde harita kaybolmuştum. Yurdumun yerini sordum tanımadığım yoldan geçen birine. O da bana yakın olmadığımı söyledi ve tramvay bileti alıp beni tramvaya bindirmişti. İkinci şoku yaşıyordum, bizdeki sağ-sol el hareketleri yerine elime bilet ve durak ismi yazmıştı.

10. Gezmeler başlasın.

10. Gezmeler başlasın.

Polonya’ya geleli 5 gün olmuştu daha fazla ülke ve daha farklı kültür görme isteği ile yollara düştüm. İlk olarak Polonya’nın başkenti Varşova’yı gezdim. İlginç giyimli asker ile fotoğraf çektirdim. İşte karşınızda sevgili Lordum 🙂

11. İlk olarak Macaristan tarafına geçiş yaptım.

11. İlk olarak Macaristan tarafına geçiş yaptım.

Macarların Türkleri sevmesi oldukça yüreğimi kabartmıştı. Osmanlı zamanından kalma yapıtları gördükçe Macarlara karşı ilgim olmuştu.

Macar atasözü der ki: ”Uyanık ol kara çorba(kahve) geliyor.” Osmanlı zamanında Türklerin uyanık oluşundan kaynaklanıyormuş bu söz 🙂

12. Hayatımda bir şişe suya hiç 3 euro vermemiştim.

12. Hayatımda bir şişe suya hiç 3 euro vermemiştim.

Bir sonraki yolculuk Viyana oldu. Polonya’nın para birimi Türkiye’den düşük olduğu için henüz maddi sıkıntım olmamıştı. Viyana oldukça pahalı bir yerdi. Gezilerimi planlamak zorunda kaldım. Hayatımda bir şişe suya 3 euro vermemiştim 🙂 Viyana’dan sonra gezdiğim 10 ülkede de aynı sıkıntıları yaşadım.

13. Paris'te gördüğüm çantanın benim hibe paramla aynı olması kalp krizi geçirmeme neden olacaktı.

13. Paris'te gördüğüm çantanın benim hibe paramla aynı olması kalp krizi geçirmeme neden olacaktı.

Ve alışveriş merkezleri hayatımda gördüğüm en büyük mağazalardı. Ya Eyfel Kulesi? Ne kadar çok merdiven çıktım. Sonuna kadar değdi. Gördüğüm manzara karşısında fotoğraf çekilmelere doyamamıştım.

14. Erasmus ile festival gibi günler.

14. Erasmus ile festival gibi günler.

Polonya’da etkinliklerin durmadığı günlerden birini yaşıyordum. Akşam meydandaki bütün sokak lambalarının ışıkları sönmüştü. Cadde boyunca bazı evlerde ışıklandırma yapılmıştı. Evlerin her birinde bir şifre vardı. Kazanana ödüllü yarışma yapıyorlarmış. Koca sokağı dolaşıp sadece iki evin şifresini çözebilmiştim.

15. Festivalden birkaç ay sonra da Noel heyecanı başlamıştı.

15. Festivalden birkaç ay sonra da Noel heyecanı başlamıştı.

Sokakta bir sürü süslemeler, çam ağacı, yapay hediye paketleri, kayan yıldızlar.. Yaşanmaya değer bir Noel geçirdiğim doğruydu. Bütün marketlerde birbirinden güzel hediyeler ve Noel yemekleri vardı.

16. Polonya'nın yemek kültürü bize uymasa da lezzetli balıkları vardı.

16. Polonya'nın yemek kültürü bize uymasa da lezzetli balıkları vardı.

Okulumun öğrencilere düzenlediği Noel yemekleri harikaydı. (Noel yemekleri gördüğünüz bir yerde tanıdığınız olmasa bile katılabilirsiniz. Halka açık yemek vermeleri bizim bayramlarımıza benziyordu.)

17. Erasmus öğrencisiysen asla döndüğünde sen, aynı sen değilsindir!

17. Erasmus öğrencisiysen asla döndüğünde sen, aynı sen değilsindir!

Ne zaman bittiğini bile anlamadığım 6 ayın sonuna gelmiştim. Bir tarafta özlediklerim varken, bir tarafta Erasmus etkinliklerini ve çılgın Polonya’lılar bırakmak istemiyordum.

Ama her şeye rağmen bu deneyimi yaşadığım için çok şanslıydım.

Ve Erasmus anıları unutulmaz! Eğer Erasmus öğrencisiysen Türkiye’ye döndüğünde sen, aynı sen değilsindir 🙂

YAZAR HAKKINDA
ELA Vekli