Olmaz Demeyin, Yurtdışına Giderken Sağlık Sigortanızı İhmal Etmeyin!
Mezun olduktan hemen sonra yurtdışına gitme kararı aldım. Çeşitli değerlendirmeler sonucunda kararım Kanada/Vancouver’da 6 aylık dil okuluna gidip sonrasında da aklıma yatan bir college’da sertifika programına yazılmaktı. Başta her şey çok güzeldi bir sürü arkadaşım olmuştu, her gün bir yere gezmeye gidiyor, etkinliklere katılıyordum. Okulum harikaydı. Gideli 7 hafta olmuştu. Jetlag’ı atlatmış ve ortama baya bir uyum sağlamıştım. Sonra bir pazar günü 2 Fransız, 1 Koreli, 1 İspanyol ve bir de ben buz patenine gitme kararı aldık. Malum Kanada’dayız!!!
Arkadaşlarla sözleştiğimiz saatte buluşup puz pistine gittik.
Ayakkabılarımızı giyip piste indikten yaklaşık 15 dakika sonra aniden düştüm ve sonra bir daha kalkamadım. Görevliler beni dışarı çıkardıktan sonra alanda yer alan biri, o meşhur 911’i aradı. Yaklaşık 2 dakikada gelen ambulansla kendimi St. Paul Hastahanesi’nin acilinde buldum. Her şey o kadar hızlı gelişiyordu ki başta anlayamadım. Şaka sandım, ciddiye bile almadım küçük bir ezilme burkulma diye düşündüm. Ta ki, ambulans şoförüm elini 2 işareti yapmış bana doğru gelip 2 kemiğin birden kırılmış, durum vahim dedikten sonra kısa çaplı şokun ardından kendimi doktorumun ameliyatı salı günü mü yoksa çarşamba günü mü vereyim ikna çabalarıyla boğuşurken buldum.
Olmaz demeyin! Sağlık sigortanızı gitmeden yaptırın.
Evet yanlış duymadınız, evimden 10bin km uzakta dünyanın gerçek anlamda öbür ucunda, yalnız başına hastahane de doktorun ameliyat günü verme çabasıyla buldum kendimi. Gitmeden önce dil okulunun anlaşmalı olduğu sigorta şirketinden sigorta yaptırmıştım. Ancak neyi kapsayıp neyi kapamadığını bilmiyordum. Çünkü sözleşmesini bile okumamıştım. Sigortayı danışmanımın ısrarı üstüne yaptırmıştım, bende herkes gibi ne olacak ki düşüncesindeydim. İyi ki yaptırmışım !!
Akabinde doktorlara ailem olmadan ameliyat olmak istemediğimi ve sağlık sigortamın neyi kapsayıp kapsamadığını söyledim. Onlarda aileme hemencecik haber vermem gerektiğini, ayağımın ameliyatsız düzelemeyeceğini söylediler. Ayağım geçici alçıya alınmış, çeşitli ilaçlar verilmişti. Tabi ki işlemler için para vermedim o anda ama sizin bilgileriniz alınıyor hastahanede sonradan geliyor bütün faturalar eve, kullandığınız ambulans dahil !
Homestay’im beni hastahaneden aldı eve götürdü.
Ta daaaaaaaa; ailemi arama vakti gelmişti. Aradım ve durumu yavaş sakin ses tonuyla anlatsam da küçük çaplı krizler oldu, ailem çıldırdı. Sonrasında da Türkiye’ye dönme kararı aldım. Çünkü ailemin gelmesi, vize alma, hazırlık vs. süreçleri çok uzun zaman alacaktı. Ama benim bir an önce ameliyat olmam gerekiyordu. Benim dönmem daha kısa zaman alacağı için alel acele arkadaşlarım bavullarımı toparladı. Ancak 3 gün sonrasına bilet bulabildik tabi. Çarşamba oradan yola çıktım, Perşembe günü Türkiye’deydim. Havalimanında gözü yaşlı bir anne ve baba vardı beni bekleyen. Ee şimdi kırık ayakla nasıl geldin o kadar yolu normal insan dayanamıyor sen nasıl dayandın dediğinizi duyar gibiyim: görevlilerle konuştum zaten havalimanlarında özel servisler var size bebek gibi bakıyorlar kimse uçağa alınmadan siz biniyorsunuz, tamam dedikten sonra diğer yolcular alınmaya başlanıyor ve en son siz iniyorsunuz kimse size çarpıp düşürmesin canınızı yakmasın diye. Birde kabin ekibinin insiyatifiyle business class’dan bir yolcunun bileti ile benim economy class biletim değiştirildi. Yani uçuş sırasında yata yata geldim.
Türkiye’de 3 tane ameliyat oldum; ayağımın içine 12tane platin takıldı.
Yani Kanadalı doktorum haklıymış, ameliyatsız bu ayak sadece alçı ile düzelmeyecekmiş. Tabi ben bu süreçte Türkiye’deyken oradaki evime hastahane faturalarım gitmiş. Ambulans, alçıya alma işlem ücreti, takılan serumlar vs. derken bana yaklaşık 3bin dolarlık bir fatura gelmişti. Normal şartlar altında ambulans ücreti özel sigortalar tarafından karşılanmıyormuş. Ama ben hastahaneye kendi başıma gidebilecek durumda olmadığımdan ötürü sigorta benimkini kapsama içine dahil etti. Yani ayağım değil de kolum kırılsaydı ve ben ambulans çağırsaydım 960 dolarlık ambulans parasını kendi cebimden ödemek zorunda kalacaktım. O yüzden siz, siz olun ambulans çağırmayın tabi eğer sizin kendi başınıza gitmenize engel bir durum yoksa.
Diğer faturaların ödeme işlemleri de normalde şu şekilde yapılıyor:
siz gidip o faturaları ödüyorsunuz sonrasında bu ödenen faturaları sigorta şirketine beyan edip onlardan talep ediyorsunuz ödediğiniz ücreti. Ancak ben orada öğrenci olduğumu ve yanımda o kadar para olmadığını ve ödeyemeyeceğimi söyledim. Ve faturaları onlara direk gönderip ödemelerini rica ettim. Sigorta şirketindeki bayan çok tatlı olduğu için kabul etti ve benim cebimden 1kuruş dahi çıkmadı. Ancak bana bu iyiliği yapmalarının sebebi orada ameliyat olmak yerine kendi ülkemi seçmekte olabilir tabi. Sonuçta ameliyat ücretinin yaklaşık 20bin dolar tutacağı fatura yerine 3bin dolarla işi bitirmişlerdi(tabi bu Türk kafası da olabilirJ) orada yaşayanlardan öğrendiğim kadarıyla da eğer o faturalar ödenmeseydi de bana doğrudan bir şey olmayacağıydı. Ödenmeyen faturaların bir devlet kurumunda arşivlendiği, ilerde Kanada’ya giriş çıkışım konusunda bazı sorunlar yaratabileceğiydi. Ama onlara yabancı olduğumu ve prosedürleri bilmediğimi söylediğimde bir şekilde çözüme kavuşacağını söylediler.
Kimsenin önemsemediği şey: Sağlık Sigortası !
Sizlere tavsiyem şudur ki: kesinlikle ama kesinlikle o sigortayı yaptırın gittiğiniz yer neresi olursa olsun !!!!!! Özellikle de okulunuzun antlaşması olan veya olmayan yabancı bir sigorta şirketine yaptırmanız. Belki daha fazla ödüyorsunuz ama daha emniyetli oluyor buna emin olun. Yani eninde sonunda size yardımcı oluyor ve insiyatif alıyorlar. Tabi, Türkiye’de de birçok sigorta şirketi var. Ancak kapsamlarını içeriklerini bilmediğim için bu konuda fikrim yok. Ama ne olursa olsun yaptırın, yaptırın, yaptırın !!!