Amerika Rüyası Sona Eren Work and Travel Mağdurları!
Herkese merhabalar,
Tekrardan iddaalı bir başlıkla karşınızdayız ve yazar da Work and Travel rekortmeni ve admini olunca ne alaka şimdi bu yazı diyebilirsiniz 🙂 Fakat bu konuya değinmenin zamanı gelmişti. Work and Travel’ı her zaman iyi anlatacak değiliz, biraz da kötü yanları ve etkileri üzerine de konuşmamız gerek.
Daha önce de birçok kez bahsettiğim gibi Work and Travel 4-4lük, herkesin hayallerine hitap eden, İngilizcenize müthiş katkı yapan, döndükten sonra Richie Rich misali bir hayat şartları sunan bir program değildir. Work and Travel hak ettiğin kadarını yaşama programıdır ve şans faktörü gerçekten çok önemlidir! 🙂
Bir şirket danışmanıyla ve komisyoncu birisiyle konuştuğunuz vakit onların ”efsane ortam var, bir para kazanıyorsun 10.000-20.000$, orada kızlar teklif ediyor, hayaller-fırsatlar ülkesi, Mustang’in üzerinden inmeyeceksiniz, Amerikalılardan daha iyi İngilizce konuşacaksınız, mükemmel bir yaz geçireceksiniz” falan fistan güzelce bir göz boyayacaklardır. Fakat bu şekilde Work and Travel tecrübesi edinen çok çok şanslıysa eğer 1000 kişide sadece 10 falandır. Onun için kimsenin vaadlerine kanmayın, öncelikli olarak kriterinizi belirleyin. Ne istiyorsunuz? Size ne lazım? Önceliğiniz para mı, dil mi, ortam mı, unutamayacağınız bir yaz mı geçirmek istiyorsunuz yoksa tamamen kariyeriniz veya gelecek planlarınızla mı ilgili? Birini öne çıkararak programınızı şekillendirmeyi çalışın çünkü bahsetmiş olduğum seçeneklerin hepsinin bir arada olduğu bir yer yok!
Her neyse konumuza geri dönelim. Work and Travel pişmanlık mıdır? Hep neden katılmamız gerektiğini konuştuk, peki neden katılmamalıyız. Kendi tecrübelerimden programa katıldıktan sonra Türkiye’de yaşayacağınız muhtemel sıkıntılar ve yapacak olduğumuz garip davranışlar hakkında tespitlerimi belirtmek istiyorum.
İyi okumalar dilerim 🙂
1. Amerika'dan dönünce gelsin TBT'ler, gitsin takipçiler...
Work and Travel kural 1 : Beğendiğin fotoğraf en az 3 kere paylaşılır 🙂 Sanki Amerika’da paylaştıklarımız, düşman çatlatmıyormuş gibi bir de sağlamasını yapma gereği duyarız. Döndükten hemen sonra yaptığımız yetmiyormuş gibi birde yaz başlarken bir kere daha aynı fotoğrafı paylaşmazsak olmaz 🙂 Hele ki diğer sene ufukta bir başka Work and Travel macerası yoksa, işte o zaman sıkıntılar başlayacaktır. İlk başlarda ”Yok be oğlum; bir kere gittik, gördük, altını üstüne getirdik zaten, bize yetti, sıra başka gençlerde artık.” desek de. Yazın milletin fotoğraflarını likelayarak, ”ah ulan keşke bende tekrar gitseydim veya gidebilseydim” demeye başlayacağız.
Work and Travel döneminde küfür ederek ve sevmeyerek çalıştığımız işler bile ”ah be keşke tekrar orada olsaydım”lara dönüşecek. Work and Travel’a katılmış bir kişi için en zor aylar ”Nisan-Mayıs-Haziran-Eylül-Ekim” olacaktır. Nisan ve Mayısta özlemler başlayacak, Haziranda ”oha oda mı gitmiş, bu da mı gitmiş”e dönüşecek ve asıl bomba travel dönemleri başladığında patlayacak ve etrafımızdakileri kıskançlıkla takip etmeye başlayacağız. Kaçınılmaz son arkadaşlar o yüzden sürdüremeyecekseniz Work and Travel yapmayın 😀
2. Türkiye'deki trafiğe çok zor alışacaksınız.
Bu konuda kendimizi biraz ağır eleştireceğim. Biz gerek yaya olarak, gerek sürücü olarak trafik özürlü bir toplumuz, ne yazık ki. Trafikteki durum ülkelerin gelişmişliklerini kesinlikle göstermez. Fakat o toplumda insana verilen değeri, saygıyı ve hoşgörüyü gösterir. Gerek Avrupa’da gerek Amerika’da araçlar kullanmış biri olarak trafikte ne bir kavga gördüm ne de bir korna sesi duydum. Yaya yoluna ayağınızı attığınız an arabaların nasıl sıra sıra durup, büyük bir sabırla beklediklerine şahit oldum. Hatta o kadar çok alışmışım ki bu güzel davranışı Türkiye’de dalgınlıkla yapmaya kalkıştım ve neredeyse eziliyordum. Bırakın normal trafik canavarlarını, asayişi sağlamak için devlet tarafından görevlendirilen memurlarımız bile bu kuralı hiçe sayıyor. Türkiye’de yolların, dingonun ahırından farkı yok ve BU HEPİMİZİN SUÇU.
Yurtdışında araç kullandıktan sonra ve yaya olarak seyahat ettikten sonra Türkiye’de araç başına oturmak istemeyeceksiniz ve kendinizi asla güvende hissetmeyeceksiniz. Bu sebepten dolayı Work and Travel yapıp, insanların hoşgörülerini görmeyin. Sonra geri döndüğünüzde psikolojiniz bozulmasın. :/
3. Meslek ve ücret beğenemezsiniz!
Amerika’da bulaşıkçı, komi, temizlik görevlisi, garson olarak çalışıp saatte 10-15$ para kazandıktan sonra Türkiye’deki ücretlere alışamazsınız. Hele part-time gidip çalışmak istediğiniz de bir kafe sahibi size saatlik 3-4 TL ödeme yaparım dediği zaman beyninizden vurulmuşa dönebilirsiniz. Gerek gördüğünüz değer, gerek geçmişte kazandığınız miktarları düşündükçe fıttırabilirsiniz 🙂 Depresyona girip çalışmaya veya işsiz kalıp aç kalmaya gerek yok. Bizce Work and Travel’a gitmeyin.
4. Burger mı? Bir daha asla!
Yiyemezsiniz arkadaşlar. Gözünü seveyim güzelim Türk mutfağımızın. Amerikada’yken hadi dışarı çıkalım, bir şeyler içelim farklı bir şeyler yiyelim diyorsunuz. Tamam diyorum yaşasın midem pizza ve burger dışında farklı bir şeyler görecek derken ve sonuç gene aynı, Burgercı’dayız 😀 O kadar yerin dibine sokmayayım efendim, sosları farklı olabiliyor bazen 🙂 Tom amcanın Burger’ı, John’un özel soslu Burger’ı derken içimiz dışımız Burger oluyor haliyle..
Şimdi gideceksiniz Amerika’ya, oradayken canınız bir çiğ köfte çekecek, Instagramda storylere bakarken İskender göreceksiniz, baklava göreceksiniz. Gerek yok, bu işkenceleri çektirmeyin kendinize 😀
5. Her fırsatta yurtdışına çıkmak isteyeceksiniz...
Hem de her fırsatta! Sadece Work and Travel ile ilgili değil aslında bu durum. Seyahat etmek gerçekten bir hastalık. İnsanın gezdikçe, gezesi geliyor. Yeni yerler görmek sizlerde merak uyandıracak, özellikle Work and Travel ve Erasmus gibi genç yaşlarda katılım gösterdiğiniz değişim programları sonucunda uzun süreli yurtdışında kalmışsanız ve farklı milletlerden arkadaşlık bağlarınızda oluştuysa bu çok büyük bir problem.. Almanya’daki arkadaşınız October Fest’e davet ettiği zaman veya İspanya’daki arkadaşlarınız İbiza’da beraber tatil yapalım dediği zaman bu teklifler sizlere çok cazip gelecektir. Dünya haritası üzerindeki ülkelere birer birer çentik atmaya başlayacaksınız ve yeni yerler keşfetme arzusu ekonominizi yıpratacak. Bir süreden sonra aileniz gelip ”evladım yaşıtların güzel işlere girdiler, aile kuruyorlar, yatırım yapıyorlar, mal-mülk ediniyorlar senin aklın hala dışarıda” diyecek.
Burdan anne ve babalara sesleniyorum çocuklarınızı Work and Travel’a göndermeyin 😀
6. Alışveriş alışkanlıklarınız değişecek..
Ne yazık ki! Kıyafet konusunu bunun dışında tutacağım. Çünkü gerçekten kıyafet konusunda dünyanın birçok ülkesinden kaliteli ürünler çıkartıyoruz ve hatta bu kaliteli ürünleri gayet mantıklı fiyatlarla tüketicilerin karşısına çıkartıyoruz. Umarım bu sektörümüze de kısa süre sonra nazar değmez. Belki de bu sektörde çalışan bir abimiz ”hadi be oradan sende!” demiştir bile, bu benim kendi gözlemim tabi. Konumuza dönecek olursak, Amerika’ya gitmiş kişi oradaki teknolojik ürünlerin fiyatlarını görünce Türkiye’den bir daha alışveriş yapmak istemez. Örnek veriyorum, bildiğiniz üzere yakın zamanda Apple’ın Amiral gemisi olan Iphone X piyasaya sürüldü. Bende sıkı bir telefon kullanıcısı olduğum ve çoğu işlerimi telefon üzerinden hallettiğim için hızlı bir işletim sistemine ihtiyaç duyarak bir tane telefon aldım kendime. Amerika’dan aldığım bu ürünün bana Dolar kuru, Türk Lirası karşısında 3.96 iken geliş fiyatı 4.600 TL oldu. Ürünün Türkiye’deki fiyatı ise sitesinden sitesine farklılık göstermekle birlikte en uygun olarak karşıma 6.800 TL olarak karşıma çıkmakta. Aradaki bu %50’lik fark gerçekten sizin alışveriş alışkanlıklarınızı değiştirecek. Tecrübeyle sabit ve bundan dolayı lütfen kimse kimseyi suçlamasın. Amerika’ya gidiş, dönüş uçak bileti alıp, New York’u gezip telefon almak, şu telefonu Türkiye’den satın almayla hemen hemen birebir.
Kendinizi şımartmak isteyip, teknolojik bir alet alayım dediğiniz zaman kendinizi Instagram ana sayfanızda bulacaksınız. Aylardır selam vermediğiniz insanlara ”Ooo, kankacım nasılsın ya? Çok iyi geziyorsun var ya, sana bir şey soracaktım ya. Sizin Varşova’da playstation fiyatları ne alemde bir anlatsana.” bu şekilde yaklaşmanız hiç de anormal bir durum değil yani.
7. Partiler beklentilerinizin altında kalacak!
Hani o izleyip, birçoğumuzun özendiği Amerikan gençlik filmleri vardı ya. Work and Travel yapmış kişi muhtemelen o partileri canlı canlı yaşamış kişidir. Nasıl olsa buradakiler beni bir daha görmeyecektir deyip gecenin bir yarısında havuza elbiseleriyle atlamış kişidir. Ne muhabbetler vardır onda, Las Vegas görmüş kişidir o. Hani geçtim partiyi, hardcore takılmayı falan, hepsini boş verin en basitinden anlatacağım. Sadece parti öncesi bulunduğu ortam var ya hani etrafında full Amerikalılar konuşuyor falan, yarısını belki de anlamıyor bile, arkada latinler dans ediyor, hatta Avrupalı bir kardeşim kendini ünlü bir dj sanıyor millet bozuntuya vermiyor falan, ortada da belki de dünyanın en saçma muhabbeti dönüyor. Eminim şu an Work and Travel’a giden arkadaşlarımın hepsinin gözünde birer birer canlandı anlattıklarım. Benimde gözümde canlanıyor haliyle, bunları az buz yaşamamış kişi eksik bir Work and Travel dönemi geçirmiştir bence.
Neyse biraz da güncel hayatıma geleyim. Biraz sonra bulaşık yıkamasına, batak masasına oturacağız 😀 Oyunun yarısında, hepimizin bildiği aynı ortamda 5 kere anlatılsa da bizlere hala mutlu edecek olan standart batak muhabbetlerimiz bizleri bekliyor. Eskiden daha da mutlu ediyordu yalnız, artık beklentiler büyüdü, manevi açıdan açlık başlattı. Amerika işte tam da bu zamanlarda değerini belli ediyor. Kolay erişemeyeceğimizi bildiğimiz veya tekrar bu anları yaşamamız için zamana ihtiyacımız olduğunu bildiğimiz için yüzümüz haliyle biraz düşüyor.
8. Work and Travel'a gidenler böyle de mağdur oluyor!
Evettt.. Başlık ile içerik sanki biraz ters köşe oldu. Umarım yazdıklarıma, daha önce bu tecrübeye sahip kişiler de katılıyorlardır. Sadece acenta açısından değil aynı zamanda yaşam açısından da Work and Travel öğrencileri mağdur olabiliyor.
Son olarak sizlere Work and Travel, Erasmus, Mevlana, Gönüllü hizmetler, AB projeleri gibi fırsatları değerlendirmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu şekilde yeni vizyonlar kazanarak, milletimiz adına güzel işler başarabileceğimize ve toplumumuzu geliştirebileceğimizi düşünüyorum. Aynı zamanda kültürümüzün ateşeliğini yaparak, uluslararası platformlarda ülkemize sempati kazandırabilir hatta 1 tane bile olsa turist kazandırabiliriz.
Bu tarz fırsatları sadece eğlence, gezme-tozma gibi görmemizin yanı sıra, kişisel gelişimimize ve kariyerimize olabilecek faydalarını göz önünde bulundurmamız lazım.
Yazımı okuyan herkese teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle.
Work and Travel mağdurları ile ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!
- Sizi Work and Travel Yaptığınıza Pişman Edecek 10 Şey
- Work and Travel’a Bu Yazıyı Okumadan Başvurmayın!
- Work and Travel’a Kötü Başlamamanız için 10 Tavsiye