Orlando: Bir Şehirden Daha Fazlası
Amerika’ya geleli yaklaşık 5 ay oldu ve bu 5 ay içerisinde birçok güzel yeri ziyaret etme şansım oldu. Amerika’daki insanlara, yemeklere ve ortama alıştığımı söyleyebilirim. Hayatım bu süre içerisinde inanılmaz şekilde değişti. Özellikle de gezdiğim yerler bana çok heyecan ve ilham verdi. Birkaç hafta önce yazdığım Amerika’da Burslu Eğitim Günlüğüm: Orlando’da 10 Ay! adlı hikayemin devamında neler mi oldu? Gelin beraber göz atalım..
1. Hayatıma sihir katmayı seviyorum!
Hayat söylediklerimizden değil, yaptıklarımızdan oluşuyor. Kendine bir şeyler katmalı insan. Buraya gelmeden önce kendime yeni bir yol çizmeye karar verdim (tabi ki bu süpürgeyle değil 😀 ) ve şimdi de buradayım. Hayatıma gerçekten sihirli bir değnek değdi ve başka bir dünyanın içinde buldum kendimi. Yoluma yeni şeyleri keşfederek devam ettim. Çünkü inanıyorum ki bir insan söyledikleriyle değil, bazı şeyleri gerçekten denediğinde, yapabilir miyim değil; yapacağım dediğinde bir yerlere gelebiliyor. İşte ben bunu burada fark ettim, kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladığımda çizdim kendi yolumu.
2. Sanki bir masalın içindeymiş gibi...
Orlando’da bin bir çeşit eğlence ve keyif verici yer var. Hafta sonumu nasıl değerlendirsem diye düşünürken Disney Animal Kingdom’a gelmeye karar verdim. Gerçekten gezmeye doyamadığım yerlerden biriydi. Etraf o kadar güzel ve doğal ki.. Kendimi farklı bir hikayede buldum. Animal Kingdom, Walt Disney’in şaheserlerinden sadece bir tanesi. Burası sadece bir eğlence merkezi değil, aynı zamanda insanların kendi yaşını unutup doyasıya eğlendiği bir yer.
3. Müzikal tiyatro harikaydı.
Bu benim ilk müzikal tiyatro deneyimim oldu. Tiyatronun müzik ve dans ile bütünleştiği duygusal bir o kadar da kendine özgü bir havası vardı.
4. Yansımanın en güzel hali : Orlando
Ben buna doğallığın verdiği huzur diyorum. Doğallık kadar güzel bir şey var mı? Bu manzaraya gerçekten hayran kaldım. Orlando gerçekten doğal güzelliği olan bir yer. Orlando’yu bu yüzden çok seviyorum ve burada bulunduğum için gerçekten çok mutluyum.
5. Kilimanjaro Safaris gerçek bir Afrika hissi verdi.
Daha sonra ki durağım Kilimanjaro Safaris oldu.. Hiç Afrika’ya gitmemiş biri olarak kendimi gerçekten Afrika’da hissettim. Hele hayvanları gördükten sonra tamam dedim: ”Ben şu an bir belgesel kanalının içindeyim”.
6. En tatlı bal kabağı bunlar!
Buraya gelmeden önce meşhur Holloween’i her zaman merak etmişimdir. Acaba nasıl oluyor, bu bayramın anlamı ne, neden kostüm giyiyorlar, bal kabağı neyi sembolize ediyor… Ve bu sorularımın cevabını öğrenmek için buralara kadar geldim 😀 Gerçekten büyüleyici bir gün oldu benim için. Farklı şeyler öğrenmek, farklı deneyimleri tatmak bana gerçekten ilham veriyor.
7. Halloween hazırlıklarına bir göz atalım.
TRICK or TREAT! Bu gördüğünüz ev Cadılar Bayramı hazırlığı için yapılmış evlerden sadece bir tanesi. O kadar güzel dekore etmişler ki hayran kaldım. Kendimi fotoğraf çekilmekten alamadım. Bu inanışa göre cinayete kurban gidenler, dünyadaki işlerini tamamlayamadan ölenler ya da hayatlarını günahkar olarak geçirenlerin ruhları, her yıl yine 31 Ekim tarihinde dünyayı ziyarete gelerek insanları lanetliyorlarmış. Bir önceki gelişlerinde onları korkutup kaçırmayı başaramayan çiftçilerse bu lanetten paylarını aldıklarından hasatları beklediklerinin altında geliyormuş.
Cadılar Bayramı’nda giyilen ‘korkunç’ kıyafetlerin ve ilginç ev süslemelerinin aslı, bu geleneğe dayanır. Evlerinin dışına astıkları korkutucu figürlerin ve havanın kararmasıyla birlikte giyindikleri korkunç maskeli giysilerin bu kötü niyetli ruhları korkutup kaçırmak gibi bir amacı varmış. Festival boyunca insanlar, yaklaşan kış aylarına hazırlık olması için kestikleri hayvanların kemiklerini de meydanlarda yaktıkları büyük ateşlere atıp yayılan kötü kokuların ‘huzursuz ruhları’ uzaklaştırmasına çabalıyorlarmış.
8. Korkunç bir Elif nasıl olur adlı çalışmam.
Halloween’in korkutucu caddelerinde dolaşabilmek için kendimde biraz korkutucu olmak istedim. İlk deneyimim olmasına rağmen başarılı bir makyaj oldu diyebilirim. Bu etkinlik ”Universal Orlando” sokaklarında her ekim ayında gerçekleşiyor. Gerçekten çok eğlenceli ve heyecan verici bir geceydi. Amerika’da böyle bir deneyimi yaşamak çok güzeldi.
9. Amerika’da ilk sinema deneyimim çok konforlu geçti.
Amerika’daki ilk sinema deneyimim gerçekten konforluydu. Öyle aman aman bir farkı yoktu, tek farkı koltuklarında daha rahat olması. Beğenmediğim tek yanı da film boyunca hiç ara olmamasıydı. Gerçi öyle büyük bir beklentim olduğu söylenemezdi. Florida Palm Beach’te yer alan Cinema de la Mer adlı sinema salonuna fırsatım olursa gitmek istiyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nin Florida eyaletinin güneydoğusundaki Palm Beach ilinde şık tasarımıyla sizi kendine hayran bırakacak bir sinema salonu var. ABD’nin en lüks yerlerinden biri olan Palm Beach, Cinema de la Mer ile bu yapılanmasını güçlendiriyor. Sadece 13 koltuktan oluşan bu sinema salonu çok gelişmiş bir lobiye de sahip. Hollywood filmlerini klasik dekorun yarattığı nostaljik havayla izleyebileceğiniz bu sinema salonu Titanik filminden esinlenerek tasarlanmış.
10. South Beach - Lummus Park
Burası Miami’nin en popüler plajlarından bir tanesi. Buraya gelmeden önce internetten araştırma yapıp arkadaşlarla gelmeye karar verdik, Turistler tarafından en çok tercih edilen plajlardan biriymiş.
11. Gündüzü ayrı gecesi ayrı güzel olan yer - Ocean Drive
Barlar sokağı da diyebiliriz. Deniz kenarında, yürüyüş yolu biraz dar olsa da insanların tercih ettiği bir gezi alanı. Alışveriş için uygun değil. Ama yol kenarında yemek yemek ya da içki içmek ve gece birçok bardan birisine takılmak için güzel denebilecek bir yer. Burası gerçekten eğlenmek, tatil yapmak için gelinebilecek kaliteli bir yer, ancak eğer benim gibi fazla gürültülü, kalabalık yerleri seven biri değilseniz hiç uğramayın derim.
12. Bu cümbüşün arasında yürümek çok eğlenceli.
Amerika için çok değişik bir cadde. Bir tarafta restoranlar, barlar, sürekli geçen son model ya da klasik arabalar, diğer tarafta deniz ve plaj, bunların ortasında da parkta yürüyenler, bisiklete, patene binenler.. Bu cümbüşün arasında yürümek çok eğlenceli. Gece, sabah saati fark etmiyor. 24 saat gürültülü. Çok kalabalık yerleri seven biri olmasam da Orlando’ya gelmişken gitmemek olmaz dedim kendime. Hem eski bir GTA oyuncusu olarak hem de daha çok fotoğraf çekilmek için geldim 😀 Bu sokakları yakından görmek istedim. Miami’deki bazı sokaklar GTA’da olan yerler. Gerçekten çok etkilendim diyebilirim. Gürültü, gece hayatı dışında her şey gerçekten çok güzeldi.
13. Msc Divina Gemisi ile çok güzel bir poz yakaladım.
Arkamda gördüğünüz devasa Msc Divina (bence Titanik) gemisi. Bu fotoğrafı çekilirken bu gemiyi yakalamış olmak fotoğrafa çok güzel bir anlam kattı. Msc Cruises gemileri ile dünyanın en güzel yerlerini görmek mümkün. İşte o gün bu gemi Miami’deydi.
14. Orlando Magic basketbol maçı ücreti ne kadar?
Orlando Magic basketbol stadyumunda kendimi gördüm sanki! 😀
Orlando’ya gelmişken meşhur ‘Orlando Magic’ Basketbol maçına gidelim dedik. Amerika’ya burslu olarak geldiğim için (daha önceki günlüğümde bahsetmiştim) bilet ücretim koordinatörüm tarafından sağlandı. (28$) Tabi bu ücret bayağı arka koltuklar içindi. En önce oturmanın ücreti sadece bir kişi için 2000$.
15. Orlando Magic basketbol maçına girdiğim için çok şanslıydım.
Stadyum inanılmazdı. Gerçekten profesyonel bir şekilde tasarlanmış. Oyuncular zaten inanılmazdı. Burada olduğum ve böyle bir maçı izleme şansım olduğu için çok mutlu oldum.