Yurtdışında Ucuz ve Kaliteli Yüksek Lisans Eğitimi: Estonya-Tartu Üniversitesi

Yurtdışında Ucuz ve Kaliteli Yüksek Lisans Eğitimi: Estonya-Tartu Üniversitesi

Lisans eğitiminizi tamamladınız veya tamamlamak üzeresiniz. İngilizcenize güveniyorsunuz ve eğitiminize devam etmek, üstelik de yurtdışında devam etmek istiyorsunuz. Lakin nereye gideceğiniz konusunda kafanızda birçok soru var. Gideceğiniz ülkede eğitim ne kadar kaliteli? Yaşam standartları nasıl? Maddi olarak sizi ne kadar zorlayacak? Akademik olarak sizi tatmin edecek mi?

Bir sene önce benim de kafam bu tarz sorularla kazan gibiydi. Uzun araştırmalar sonucu, kendi kişisel durumuma en uygun olacak, ihtiyaçlarımı en etkin biçimde karşılayabilecek olan ülkenin Estonya, üniversitenin ise Tartu Üniversitesi olduğuna karar verdim, ve belirli bir başvuru sürecinden geçtikten sonra da üniversiteye burslu olarak kabul edilip, buraya geldim. Şimdi bölümdeki ikinci dönemimdeyim. Yazının ilerleyen kısımlarında size Estonya ve Tartu’da yaşam, Tartu Üniversitesi’nde eğitim, şehirdeki sosyal hayat ve daha birçok konu hakkında bilgi vereceğim. Lakin önce Estonya hakkında biraz bilgi verelim.

Estonya Kuzey Avrupa’da bulunan küçük ve güzel bir Baltık devletidir. Baltık devletleri genel olarak küçük ve güzeller hoş. Batısında ve kuzeyinde Finlandiya Körfezi, doğusunda Rusya ve güneyinde ise Letonya Cumhuriyeti ile sınırları vardır. Balkenti Tallinn, entelektüel başkenti ise Tartu’dur. Yaklaşık 1.3 milyon nüfusa sahip olan Estonya’da, nüfusun yaklaşık dörtte üçünü Ruslar oluşturur. Estonya’nın resmi dili Estoncadır. Ural Altay Dil Ailesi’nin Ural koluna bağlı Fin-Ugor dilleri grubuna bağlıdır. Bu yüzden Finlandiya Körfezi’nin diğer tarafında konuşulan Fince ile çok yakın bir bağa sahiptir. Olur da buraya gelirseniz, aman diyeyim, Estonlara dillerinin Fince olduğunu söylemeyin; çok hassaslar bu konuda. Aşağıdaki görselde “Merhaba, nasıl gidiyor?” yazıyor.

Ana dil Estonca diye ille de bu dili öğrenmenize gerek yok yaşamak için. Eston eğitim sistemi ciddi anlamda çok iyi, bu yüzden de genç nüfusun çok büyük bir çoğunluğu İngilizce’yi çok iyi konuşuyor. Daha yaşlı kesim ise Sovyetler döneminden kalma bir eğilim ile Rusça konuşuyor. Yani, Rusça biliyorsanız burada hemen her işinizi Rusça ile halletmeniz olası. Mesela devlet dairelerinde, veya hastanelerde Estonca’ya cevap vermediğinizde size ilk sorulan soru Rusça bilip bilmediğiniz. Sonra İngilizce’ye geçiyorlar.

Şimdi gelelim üniversite seçimine. Estonya’da asıl olarak iki şehirde eğitim yaşamı öne çıkmaktadır: Tallinn ve Tartu. Bu iki kentte de birden fazla üniversite olmasına karşın, Tallinn başkent olmasından dolayı hem nüfusu bakımından daha geniş, daha kültürlerarası, hem de yaşam açısından daha pahalıdır. Tartu küçük bir şehir; yüzbin kadar nüfusu var, hem de öğreni şehri. Bu yüzden yaşam Tallinn’e kıyasla daha ucuz. Şimdi, biz Türkler öğrenci şehri dendiği zaman Eskişehir’i düşünürüz- ki ben de orada aldım lisans eğitimimi- lakin Tartu Eskişehir menşeili öğrenci şehri kavramından biraz daha farklı. Geniş çaplı bir kavram eleştirisine girme gibi bir niyetim yok, kısaca Estonya’da eğitimin gerçekten çok ciddiye alındığını söylemem yeterli olacaktır sanıyorum. Burada Baltık ülkeleri üzerine bir şaka vardır: Estonya, Litvanya ve Letonya üç kardeştir, bunlardan en zekisi de Estonya’dır. Örnek vermek gerekirse; belki duymuşsunuzdur, Estonya dijital vatandaşlık sağlayan dünyadaki ilk (ve bildiğim kadarıyla tek ülke) olmuştur.

Tartu Üniversitesi, bu coğrafyadaki en eski ve en iyi üniversite ünvanına sahip. İsveç kralı II. Gustaf Adolf tarafından, 1632 yılında kurulmuş. Kentin merkezine dağılmış çeşitli binalardan oluşur, kampüs kavramı yoktur yani burada- zaten bütün şehir koca bir kampüs gibi. Şimdi, yazının bu bölümünde, buraya kadar okuyan, sabreden kişiler için en başta da verebileceğim çok temel bir bilgiyi sunayım: Neden Tartu Üniversitesi? Yani, tamam, eğitimi kaliteli, uluslararası birçok öğrenciye ev sahipliği yapıyor, sosyal anlamda doyurucu, ama bu özellikler daha birçok üniversitede bulunmuyor mu? İngiliz dilindeki yetkinliğimize güveniyorsak Amerika, Kanada veya İngiltere gibi ülkeler daha uygun bir tercih olmaz mı? Olur, neden olmasın. Lakin, hayatın çok sert maddi gerçeklikleri mevcut. Bahsi geçen ülkelerde yaşam –maddi bağlamda- o kadar da kolay değil. Hem okula para vermeniz gerekecektir, büyük meblağlarda, hem de günlük yaşamınızı idame ettirecek bir gelire sahip olmanız gerekecek. İşte, kira, ulaşım, yemek, ki bunun bir de sosyal yaşam kısmı var. Tartu Üniversitesi’ni çekici kılan taraf ise burs imkanı. Neredeyse bütün bölümler en azından tuition-waiver denen, okul ücretini es geçmenizi sağlayan burs imkanı sağlıyor. Beşeri bilimler ve sosyal bilimler fakülteleri de buna dahil, ki burs imkanları konusunda az çok araştırma yapan herkes bilir ki, bu tarz fakültelerde burs bulmak pek de kolay değildir. Ülkemizde “sayısal” olarak adlandırılan (aslında FeTeMM deniyor ama, pek tutmadı bu kısaltma), Batı eğitim sisteminde ise STEM (Science, technology, engineering, mathematics) denilen alanlarda burs imkanı ise daha kolaydır. Burada, Tartu Üniversitesi’nde, mesela bilgisayar mühendisliği veya yazılım geliştirme yüksek lisans programlarına kabul edilen herkese bir adet dizüstü bilgisayar veriliyor. Dora-plus adı verilen bir program var mesela burada, her dönem birkaç kişiye aylık 350 avro burs sağlıyor. Diyelim ki bu bursu alamadınız. Sorun yok. Needs-based study ve needs-based special allowance adı verilen, Estonya hukümeti tarafındna sağlanan burslar mevcut; aylık 220 avro. Hadi o da tutmadı, achievement stipend denilen, başarılı öğrencilere verilen bir burs var. Yani, bir şekilde, eğer ki iyi bir öğrenciyseniz ve eğitiminiz konusunda ciddiyseniz, Estonya’da burs bulmak hiç de zor değil.

Başvuru süreci için en temel nokta İngilizce. TOEFL, IELTS gibi uluslararası geçerliliği olan bir sınavdan geçer not almak gerekiyor önce. Ondan sonrası her bölüm için farklılık gösteriyor. Kimi bölüm iki veya daha fazla profesörden tavsiye mektubu istiyor, kimisi istemiyor. Kimisi çalışacağınız konu ile alakalı bir makale yazmanızı istiyor, kimisi yüksek lisans tezinizi detayları ile anlatmanızı istiyor. Gerçekten, koşullar bölümden bölüme değişiyor. Bu konuda daha fazla yardımcı olamam, kişinin kendisinin hangi bölümü okumak istediğine karar vermesi, koşulları iyice araştırması, ve karşılamak için çalışması gerekiyor.

Maddi kısmı bir şekilde geçersek, eğitimin kalitesinden söz ettik, peki sosyal akademik yaşam nasıl? Açık konuşmak gerekirse, bir iki sosyal-beşeri bölüm hariç, Estonya STEM ağırlıklı bir politika izliyor. Özellikle de Tartu Üniversitesi bilgisayar alanında dünyaca ünlü olduğu için, sürekli olarak bu alanda bir takım çalışma grupları, workshoplar, etkinlikler düzenleniyor. İşte, girişimcilik üzerine toplantılar, konuşmalar vesaire. Benim ilgi alanım olmadığı için daha fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Kendi bildiğim kısım üzerine ise, daha önce söylemedim, ben burada Semiyotik üzerine yüksek lisans yapıyorum. Semiyotik, ülkemizde pek bilinmeyen, üzerine çok fazla çalışma yapılmamış bir alan. Birkaç üniversitede ders olarak okutuluyor, Galatasaray Üniversitesi mesela, lakin onlar da Frankofon bazlı, Saussurecü semiyoloji çalışıyorlar. Tartu Üniversitesi Semiyotik bölümü, Tartu-Moskova okulu olarak geçiyor ve dünyada bu alanda en önemli merkezlerden biri. Tamamen kendilerine özgü bir yaklaşımları var, dolayısı ile kendilerini bir ekol olarak görüyorlar. Tam da bu ekolleşme durumundan dolayı, profesörler ve öğrenciler arasındaki ilişki çok sıkı. Keza öğrencileri bu ekolün devamı olarak kabul ediyorlar doğal olarak. Mesela bu fotoğrafta, doktora-sonrası (postdoc) çalışmasını bizim bölümde yapan teorik biyolog bir arkadaşımızın doğum günü partisinde, ben, Berkeley felsefesi üzerine doktora yapan Japon bir arkadaş, ve bölümün önemli isimlerinden Biyosemiyotik profesörü Kalevi Kull sohbet ediyoruz.

Kalacak yer konusunda, burada uluslararası öğrencilerin kalabileceği birkaç yurt var. Benim bildiklerim Raatuse 22, Narva 25 ve Narva 27. Üçü de birbirine çok yakın, neredeyse aynı caddedeler, ve okula ise on dakikalık bir yürüme mesafesindeler. Bir kişiyle paylaştığınız odanın fiyatı 80 avro, odayı tek başınıza tutmak isterseniz bu fiyat ikiye katlanıyor. Daire daire dağılmış durumda yaşam alanları, Raatuse 22’de her daire üç odadan, Narva’larda ise iki odadan oluşuyor. Bu fotoğrafta, benim Narva 27’deki odamın manzarasını görüyorsunuz. Peri masalı gibi ülke, sürekli kar var.

Kar dedik, evet, Estonya soğuk bir memleket. Gelmeyi düşünenler kendilerini buna hazırlamalı. Çabuk alışıyor aslında insan. Eksi beş dereceyi görmeden paltonun önünü kapamıyor kimse. Hoş, Estonlar veya Ruslarla kıyaslamamalı insan kendini, çünkü onlar eksi on derecede de kısa pantolon giyip dolaşabilen insanlar. Bazen soğuk insanı bunaltıyor olsa da, termal içliğin nimetlerinden faydalandıktan sonra, Estonya’nın doğal güzelliği keyifleri yerine getiriyor.

Tamam, eğitim için geldik ama, en nihayetinde biz de insanız, arada dışarı çıkmak, eğlenmek gerekiyor. Tartu’nun küçüklüğünden mütevellit, bir çeşit aile sıcaklığı ortamı var burada. Yurttan çıkıp da okula doğru yürürken, tam merkezden geçmeniz gerekiyor, o yolda her defasında en azından beş-altı tane tanıdık çıkıyor karşınıza. Ona selam ver, bunun halini hatrını sor derken yol geçiyor. Fotoğrafta Tartu merkezdeki Öpüşen Çift heykelini görüyorsunuz.

Tartu’da birçok alanda sosyal açlığı doyurmak mümkün. Arkadaşlarınızda oturup sıcak birer kahve içebileceğiniz birçok kafe mevcut elbette. Bunun dışında yine hemen merkezde bir sürü bar var. En ünlüsü herhalde Möku isimli mekan, hafta sonları burada partiler düzenleniyor. Dans etmeyi sevenlerdenseniz, Illusion, Shooter’s, Tempo gibi birçok gece kulübü mevcut. Partiler genelde çarşamba, cuma ve cumartesi günleri olur. Bu partilere genellikle yerli halk ve Erasmus öğrencileri katılır. Bir yüksek lisans öğrencisi olarak haftada iki-üç gün dışarı çıkma gibi bir düşünceniz varsa unutun derim ben; parti kısmı Erasmus öğrencilerine ait bir noktada.

Burada ESN (Erasmus Student Network) epey bir aktif. Ben daha önce bu oluşumun bir parçası olmuştum, Budapeşte’de Erasmus yaparken, orada bu kadar aktif değillerdi mesela. Sürekli olarak bir etkinlik var. İşte Hadi Finlandiya’ya gidip kızaklara binelim, yetmedi korsan gemisiyle İskandinavya’ya açılalım, Vietnam gecesi düzenleyelim derken zaman geçiyor.

Tartu’da yaşam ve üniversite hayatı hakkında kısaca bilgi verdiğime, verebildiğime inanıyorum. Gelip deneyimlemeden bir yere kadar oluyor bu işler, siz de anlıyorsunuzdur bunu. En nihayetinde, maddi durumunuzu çok zorlamadan kaliteli bir eğitim almak istiyorsanız, Estonya sizin için biçilmiş kaftan. Hele soğuk ve karla kaplı manzara hoşunuza gidiyor, küçük bir toplumda kendinize ait bir yerinizin olması, tanıdık insanlarla sakin bir yaşam sürdürmek sizin için iç ısıtan bir düşünce ise buyurun, şansınızı deneyin. Belki kabul alırsınız. Belki Estonya sizin ikinci memleketiniz olur, kim bilir?

YAZAR HAKKINDA
Muratcan Yüksel