Erasmus Rehberi: 11 Farklı Ülkeden Erasmus Deneyimleri
İşte internetin en kapsamlı Erasmus rehberi! Avrupa ülkelerinde Erasmus’a giden ve tecrübelerinden birebir yararlandığımız öğrencilerin deneyimlerinden bir rehber derledim. Hemen her ülkeden Erasmus ve yaşam hakkında birçok bilgi bulabileceğiniz bir Erasmus rehberi hazırladım. O zaman okumaya başlayalım.
1. Brugge / Belçika
Naçizane, Belçika’daki kendi Erasmus deneyimlerimden bahsederek başlamak istiyorum :
- Öncelikle Belçika’nın masalsı şehri Brugge’a hoş geldiniz. Brugge’un anlatmakla bitmeyen bir havası, bir güzelliği var. Her sokağı tarih ve sanat kokuyor. Yapılan evler bile estetik kaygı güdülerek yapılmış. Brugge’da Okul Öncesi Öğretmenliği okudum. Okulun verdiği eğitim çok iyiydi ve oldukça yoğundu. Her açıdan farklı dersler aldık. Dersler interaktif geçtiği için her hafta başka bir lokasyonda geziler yapılarak eğitimler verildi. Dersler sabah 9 akşam 5 arası her gün maalesef. Bu süre içinde de her gün hemen hemen ödevler veriliyor. Ve yazılar yazılması, araştırma yapılması bekleniyor. Bu tarz ödevlerle hem diliniz gelişiyor hem de sosyalleşiyorsunuz. Bu açıdan çok iyi bir eğitim aldığımı düşünüyorum.
- Brugge’un değişik kuralları var. Saat 6’da açık tek bir dükkan bile kalmıyor maalesef. Marketler de en geç 7’de kapanıyor. Lidl, Aldi, Colruyt gibi marketlerde aşırı ucuza alışverişler yapabilirsiniz. Brugge’da alışveriş merkezi yok. Hastane yok.
- Maddi yönden biraz maliyetli diyebilirim. Kalacağınız yeri okul sizin için ayarlıyor ve çok fazla konaklama seçeneği sunuyor. Benim kaldığım ev, 6 kişilik Erasmus öğrencilerinin yaşadığı bir evdi. Aylık 325 Euro kirası vardı. Ayrıca her hafta sonu başka bir ülkede gezmemizle beraber aylık harcamam maksimum 600 Euro’ydu ki genelde 500 yetiyordu. Brugge genel anlamda pahalı bir şehir.
- Ulaşım konusunda Brüksel Havalimanı’nı kullandım ve Brugge’a shuttle bus’larla ulaşım sağladım. Ayrıca tüm Brugge’da bisiklet birincil ulaşım aracıdır. Erasmus öğrencilerine bir kıyak yapılmış ve aylık 4 Euro’ya sarı bisikletler kiralayabilirsiniz.
- Kaldığınız süre boyunca birçok hobiyle uğraşabilirsiniz. Erasmus öğrencilerine okulun sağladığı bir avantaj da spor salonlarına aylık 15 Euro’ya üyelik sağlıyor olmanız. Aşırı iyi bir fırsat.
Instagram : Gülşen Akıncı
2. Ostrava / Çekya
Çekya’nın Ostrava şehrinde Erasmus yapan Hikmet’in tavsiyeleri şöyle :
- Aylık harcama bana kalırsa 300-400 Euro’yu geçmemeli. Ben minimal yasayan birisiydim ki bu ülke bunu gerektirir.
- Akşam yemeği şoklanmış pizza, gün içerisinde makarna ve genelde sokakta tavuklu soslu ekmek arası sattıkları sandviçlerden alıyordum.
- Ayda 300-400 Euro iyi bir yaşam sunar.
- Benim yaşantım yemeğe daha az para verip kahve, gezme ve içmeye daha çok para harcamaktı.
- Çek biraları gerçekten çok güzel. Tridelnik diye tatlıları var, o çok güzel.
- 2018 deki sayımlara göre ülke nüfusu toplam 10 milyon.
- Yüz ölçümü fazla da olsa nüfus az olunca genelde etrafta insan kalabalığı olmuyor ve akşam 5’ten sonra her yer boş maalesef.
- Ülke genel anlamda huzur verici, kafa dinlemelik bir yer benim için.
- İnsanlar çok sıcakkanlı ve çoğunluk her görüşe saygı duyuyor.
- İngilizce seviyeleri çok iyi olmamasına rağmen bir sorunun olduğunda sana yardım etmek için yol arıyorlar.
- Kalacak yer için VSB-TUO’nun kendi sitesinden başvuru yapmıştım. Ostrava-Poruba da kalıyordum.
- Hemen aşağıda vrtule ve t2steakhouse var. Vrtule da özel günler hariç her çarşamba akşamı parti oluyordu. Zaten Ostrava’da her cuma cumartesi parti vardı. Tramvayla 30 dk’da Stodolni Street’e giderdik. Bir sokak ve sağlı sollu barlar var.
İnsanlar eline içeceğini alıp dışarıda içerken çok güzel arkadaşlıklar edinilen bir yerdir aslında. Tabi her yer gibi zamanla orası da sıkıcı bir yer haline gelebiliyor. - Stodolni’de ayaküstü hamburger yapan bir eleman var 80 koruna falandı ama muhteşem bir tadı var. Domuz eti sevmeyenler için izah ediyorlar genelde sığır tercih ediliyor.
- Çek Cumhuriyeti’ni tavsiye ederim. Ama bunun en büyük nedenlerinden birisi coğrafi konumu. Erasmus için orayı tercih etmemdeki en büyük unsur konumuydu. Polonya, Avusturya, Almanya ve Slovakya’ya komşu ve diğer ülkelere de ulaşım oldukça basit.
- Krakow’dan ya da Prag’dan çok rahat uçuşlar var onun dışında tren yolu ile de istediğin yere gidebilirsin.
- Genel anlamda bu ülkeyi Erasmus için öneririm.
Instagram : Hikmet Kara
3. Pescara / İtalya
Sıradaki Erasmus tavsiyeleri İtalya’nın Pescara şehrinden geliyor :
- İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümüm.
- İtalya’nın Pescara şehrinde kaldım.
- Şehir küçük fakat öğrenci için gayet uygundu. Çok fazla alternatifiniz olmamasından dolayı harcamalarınız kısıtlı oluyor.
- Roma’ya otobüsle 2 saat uzaklıkta bir şehir ve güvenli olduğunu düşünüyorum. Kaldığım süre boyunca bir sorun yaşamadım ve oldukça sıcak insanlar.
- İngilizce konuşulma oranı çok düşük, yani öğrenciler hariç İngilizce konuşan birileri bulmak zor. Diğer şehirlere ulaşım acısından orta noktada kalıyor. Kuzey ve güneyin ortasında gibi sanki. Fakat Pescara İtalya’nın diğer şehirleri gibi tarihi eser dolu bir şehir değil. O yüzden bu yönde beklentisi olan arkadaşları üzebilir.
- Mükemmel bir Erasmus grubu var. Her konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar ve kesinlikle en azından benim deneyimlerim güvenilir arkadaşlar olduklarını gösteriyor: ESN Chieti – Pescara
- Okul konusunda ben çok tatmin olamadım, biraz beklenti yüksekti. Beklentimin karşılanmama sebebi sistemimizin farklı olması ve edebiyat öğrencisi olunca durumlar biraz değişiyor. Haricen öğretim görevlileri iyiler, bu tamamen sistemle alakalı bir şey. Fakat bir İngiliz Dili Edebiyatı öğrencisi olarak teoride gördüğüm her şeyi bol bol gezerek pratiğe döktüm. O yönden İtalya tam bir açık hava ders alanı.
- Müzeleri, tarihi ile size tamamen çok şey öğretiyor. Ve aa biz bunu derste görmüştük. Su karakteri, tabloyu işlemiştik vs diyorsunuz. Bu yönden edindiğim deneyimi hiçbir yerde bulamam.
- Harcamalar konusuna gelince ; İtalya’nin kuzeyi hep daha pahalıdır. Pescara ortada bir şehir ve pahalı değildi. 2016 yılında oradaydım ve aylık 200 Euro oda kirası veriyordum ve haftalık market harcama 10-20 Euro arası değişiyordu eğer alışveriş yaparsam. Evim okula yürüme mesafesindeydi. Kıyafet vs belirli markaların Türkiye şubeleri ile aynı. Dışarıda bir fastfood restoranına giderseniz en az 5 Euro cebinizden çıkar. Evde kaldığım için genelde öğünleri kendimiz pişiriyorduk. Fakat dışarıda da öğrenci için uygun alternatifler var, zaten öğrenci şehri.
- Erasmus’ta buraya gidecek olan arkadaşlar İtalyanca öğrensinler o zaman her şey daha farklı oluyor.
- Ve bol bol gezsinlerrr!
- Ben öyle yaptım bütün paramı yemeğe değil gezmeye harcadım. Ve oradaki İtalyan arkadaşlarım bizden bile çok geziyorsun demeye başladılar. Köylerine kadar gezdim trene atlatıp atlayıp. Ulaşım bu yönden kolay ama kuzeye gittikçe biletler pahalılaşıyor.
- Flixbus alternatifimiz de var.
4. Viyana / Avusturya
Avrupa’nın sanat ve kültür dolu şehri Viyana’da Erasmus yapan Barış tecrübelerini aktarıyor :
- Gittiğim okul: PH Wien (ya da uluslararası adıyla University College of Teacher Education in Vienna) . Okulu Eğitim Yüksekokulu olarak tanımlayabiliriz. Yalnızca eğitim üzerine büyük bir arazi, 5 ayrı büyük bina (hepsi koridorlarla bağlı) ve uygulama okullarından oluşuyor. Bizim Ege Üniversitesi’nin kampüsünün yarısı kadar büyük neredeyse ama sadece eğitim.
- Yurt olarak Viyana’nın en uygun yurtlarından birinde kaldım. Haus Panoroma diye. 20. Viyana’daydı yani Brigittenau’da. Aylık 315 Euro, tek kişilik odalar. Oldukça büyüktü ve imkanları genişti. 1000’e yakın kişi kalıyor. 20. Viyana’da olsa gelişmiş ulaşım ile 1. Viyana yani merkeze 20 dakikada gidebiliyordum maksimum.
- Dolaşmadığım bir ayı baz alırsak aylık giderim yurt ücreti ile birlkte 750-800 Euro falandır herhalde ortalama.
- Öğrenci olduğum için yalnızca 75 Euro’ya öğrenci ulaşım kartı aldım, onun çok büyük avantajı oldu. Yoksa ulaşım çok ucuz değil.
- Viyana’yı tanımlayacak olursam huzur ve özgürlük derim herhalde. 9 sene üst üste dünyanın en güvenli ve yaşanabilir şehri seçilmiş zaten. İnanılmaz medeni insanı var, en yaşlısı dahi.
- Gezdiğim Avrupa şehirleri arasında açık ara en güven veren şehir insana.
- Yaşlı nüfusu oldukça yüksek ama öğrenci nüfusu da olduğu için iki türlü hayatı da yaşamaya olanak sağlıyor. Yani istersen git gece kulübünde eğlen, istersen de opera veya tiyatroya gidip “like a sir” gibi bir gece geçir.
- Özellikle 1. Viyana’da yürürken açık hava müzesi gibi hissediyor insan. Her yer görülmesi gereken yapılar. Bunun dışında Tuna Nehri’nin de kıyısında olduğu için doğal olarak da çok güzel.
- Olumsuz olarak pahalı bir şehir yani. Hele yakınındaki diğer başkentler Prag ve Bratislava’ya kıyasla oldukça pahalı sayılır.
- Ulaşımı çok rahat bir yere 4 farklı alternatif ile gitme imkanı oluyor büyük oranda.
- Avusturya genelinden bahsedecek olursan büyük şehir olarak Graz ve Linz’i gördüm. Özellikle Graz kesinlikle görülmeli. Rax da küçük bir kasaba ama Alp Dağları eteğinde olduğu için hayatımın en iyi günübirlik gezilerinden biriydi.”
Instagram: Barış Varol
5. Braga / Portekiz
Büşra, Erasmus yaptığı Portekiz’in şirin mi şirin Braga şehrini anlatıyor :
- Merhaba herkese! Öncelikle Portekiz şahane bir ülkeydi. Kıpır kıpır cıvıl cıvıl bir yerdi. İnsanları çok canlı ve sıcakkanlıydı. Zaten insanları fiziksel özellikleri ile Türk insanlarına fazlasıyla benziyordu. Beni Portekizli sanmışlardı hatta. Erasmus’taki bölümüm matematik ve bilgisayardı.
- Ben Portekiz’in Braga şehrinde Erasmus yaptım. Küçük tatlı bir şehir ama ferah havası vardı. Hatta ben çok hasta olurum, sancılarım geçmez diye korkarken 6 aylık sürecim boyunca aksine hiç hastalanmadım, çok dinçtim. Havasından mıdır nedir, kendimi daha sağlıklı hissediyordum ve 11 kilo alarak Türkiye’ye döndüm. Yemekleri bizim yemeklere benzemese de bazı yemekler andırıyordu.
- En çok şehrin insanlarının sıcakkanlılığını sevdim ve çok fazla neşeli oluşlarını.
- Kısaca ilk günümden bahsedeyim: İlk gün bavulları yerleştirdikten sonra keşfetmek için çıktığımda küçük karnaval gibi bir şey vardı ve 7’den 70’e herkes dans ediyordu. Çok şirin tonton bir amca beni dansa kaldırdı, yağmuru aldırmadan çılgınlarca dans ediyorduk. O an anlamıştım Portekiz’in en iyi seçim olduğunu. Almanya, Polonya gibi soğuk ve sıradan değildi. Eğlenmeyi seven bir millet sokak başı eğlence mekanları…
- Portekiz gezilebilecek çok güzel yerlere sahip bir ülke. Özellikle Avrupa’nın sonu olan Cabo da Roca efsaneydi. Herkesin görmesini gerçekten isterim. insan özgür olduğunu hissediyor. Ben İspanya’yı da çok sevdiğimden Portekiz’de olmam yaradı çok rahatlıkla oraya da geçebiliyordum zaten dediğim gibi Akdeniz şehirleri bizim kültürlerimize daha yakınlar. İklimi son derece iyiydi Türkiye de nasılsa aynısı.
- Şehrin horozu meşhurdu. Her yerde horoz süs eşyaları görebilirsiniz. Ve son olarak tabi ki de Paskalya bayramı bahar bayramları… Dibine kadar paskalya yaşadım. Dört dörtlük bir kutlama idi(Braga’da zaten her ay bir şeyin kutlaması var) hala unutamam. 3 gün sürdü. İnsanlar sokaklara döküldü. Cadılar bayramında maalesef orada değildim ama o da çok iyi kutlanıyormuş. Dilleri çok sevimli, ben çok sevdim.
- Bunlar manevi tarafları. Maddi kısmına gelince devlet bana her ay 400 Euro hibe ödüyordu. Bir de ben kredi alıyordum, o da 120 Euro gibi bir şey yapıyordu. Ailem düz 150 atıyordu ekstradan. Bana fazlasıyla yetiyordu, bol bol harcadım yedim içtim (11 kilo almamdan belli). Evimin kirası 135 Euro idi (elektrik, internet içinde). 20-30 civarında mutfak masrafım vardı. Gerisi de kişisel şeyler, eğlenceler vs. Ülke gezintilerine çıkınca aile desteği aldım. Bu sayede 8 ülke 15 şehir görebildim.
- Tabi bu da size bağlı. Lüks bir şey düşünmezseniz, az yerseniz ve yardım da alırsanız daha çok şehir görebilirsiniz. Ama benim için konfor ve boğaz önemli, ailem de para yollayamaz derseniz daha az şehir gezebilirsiniz. Ama yine de hibe parası ile de yeterli oluyor, emin olabilirsiniz.
- Son sözlerimi ”Once Erasmus Always Erasmus” ve ”I love you Portugal” diyerek bitirmek istiyorum. Her zaman ikinci evim olarak kalacaksın.
Facebook: Büşra Karabekmez
6. Liège / Belçika
Şimdi de Belçika’nın bir başka gözde şehri Liege’den Rabia’nın Erasmus tecrübelerini dinleyelim :
- Belçika’nın Liège şehrinde 5 ay, yani 1 dönem Erasmus yaptım. Hacettepe Üniversitesi’nde Fransızca Mütercim-Tercümanlık bölümünde okuyorum.
- Belçika çok güzel bir ülke. Güneyi ve kuzeyi birbirinden çok farklı. Kuzey kısmı Flaman bölgesi, yani mimari ve insanları açısından Hollanda gibi biraz. Bu bölgede zaten Flamanca konuşuluyor. Güney kısmı ise benim kaldığım bölge ve burada Fransızca konuşuluyor. Bana daha sıcakkanlı geldi insanları. Örneğin otobüs durağına gidiyorsunuz ve tanımadıkları halde size ”günaydın, iyi akşamlar vs” diyorlar. Veya otobüste yanınıza oturan yaşlı biri sizinle sohbet kurabilir.
- Bana kalırsa Belçika pahalı bir ülke. Gene de uyguna marketler bulmak mümkün. Ben oradayken hep marketten alışveriş yapıp yurtta kendim pişiriyordum. Zaten sürekli dışarıda yemek çok mümkün değil. Ayrıca bizim gibi yemek kültürleri olmadığından dışarıda çok fazla ev yemeği yapan bir restoran bulamazsınız. Ancak Arap restoranları ve dönercilerimiz zor günlerin kurtarıcısı.
- Kalacak yer olarak okulun kendi yurdunda kalmayı tercih ettim. Sitelerinden başvuru formu doldurmak ve yurt müdürüyle iletişim kurmak yeterliydi. Orada işler daha kolay hallediliyor Türkiye’ye göre. Yurdu tercih etme sebebim ise hem yerel öğrencilerle hem de benim gibi Erasmus öğrencileriyle tanışmak ve kaynaşmak istememdi. Fakat Belçikalı öğrencilerle çok tanışabildiğimi söyleyemem. Çünkü hem soğuklardı hem de biz bütün Erasmuslular yurdun bir bloğunda kalıyorduk. Mutfağa her gittiğinizde biri sizinle mutlaka sohbet ediyordu. Açıkçası bu daha güzel oldu diyebilirim. Çünkü dünyanın dört bir yanından insanlarla tanışma fırsatım oldu. Madagaskar’dan tutun Meksika’ya, Kanada’ya kadar çeşitli insanlar vardı ve bir süre sonra farklı milletlerden oluşan bir aile olduk. Hepimizin ortak bir dili vardı ve hepimiz orada yalnızdık. Bu yüzden birbirimize tutunduk ve çok eğlendik, yeni kültürler öğrendik. O yüzden tek pişmanlığım oradan dönmek oldu diyebilirim.
- Yurdun dışında, Belçika’da “kot” denilen bir kalacak yer imkanı da var. Paylaşımlı ev oluyor. Örneğin bir kişi 3 odalı evini 3 ayrı kişiye kiralıyor ve odalar dışında her şey ortak. Ancak bu şekilde kalındığında çok fazla çevre edinme imkanı olmuyor. Çünkü okulda zaten Belçikalılarla muhabbet edemiyorsunuz. Bizde olsa sınıfa yeni biri gelince kendini yalnız hissetmesin diye ilgilenilir ancak orada kimse sizi görmüyor. Yaşlılar ile gençler arasında fark vardı maalesef. Gene de haklarını yemeyeyim badim ve sınıftan tanıştığım bir kız çok ilgilenmişlerdi.
- Belçika’yı kesinlikle öneririm, hem ülke olarak hem de coğrafi konum olarak harika bir yer. Her yere otobüsle kısa sürede ulaşmak mümkün. Ülke içinde her şehre tren var ve 10 binişlik tren bileti aldığınızda çok daha uyguna geliyor. Tabi bu indirim 26 yaş altı için. Bunun dışında, Avrupa içinde her yere çok uygun fiyata uçak bileti bulabilirsiniz. Ayrıca oturum iznine sahip olmanın bütün olanaklarını kullanın. Çünkü kısmen de olsa AB vatandaşı gibi oluyorsunuz ve çoğu müze vs. ücretsiz oluyor. Bu ülkeye ve hangi bölgesine gidecekseniz dillerindeki selamlaşma, teşekkür etme kalıplarını öğrenmeyi de unutmayın, çünkü böyle şeylere önem veriyorlar.
Facebook: Rabia Beyza Çağan
7. Varşova / Polonya
Polonya’da Erasmus deneyimini başkent Varşova’da yapan Ilgaz’ın yorumlarını alalım :
- Erasmus programı sebebiyle geldiğim Varşova – Polonya’da 4.5 ay bulundum. Bu süre zarfında uzun uzun gözlem yapma ve şehrin sokaklarını yaşama şansı buldum.
- Polonya’yı genel olarak tanımlamak gerekirse iki kelime seçebilirim. Huzur, hüzün. Yaşadığım onca zamandan bana arta kalan en güzel anılar genellikle huzurlu bir şekilde sokaklarda yürüdüğüm, parklarında gezdiğim zamanlar…
- Parklar çok güzel Varşova’da, özellikle Lazienki Parkı. Sincaplara, kuşlara, ördeklere parkın her yerinde rastlayabilirsiniz. İnsanlar sessiz bir şekilde sürekli evcil hayvanları ile çocukları ile parklarda geziyor, hiçbir olaya, güvensizliğe denk gelmedim. Geceleri bağıran laf eden bazı sarhoşları saymaz isek kesinlikle güvenli bir ülke. Gecenin bir yarısı sokağa çıkıp olaysız dönmeniz çok büyük olasılıkla olacak olan şey.
- Centrum denilen Palace of Culture and Science ‘in olduğu bölge Ankara’nın Kızılay Meydanı’na benziyor biraz. Başkentin o resmi havasını, ofis binalarını ve kenarda sessizce duran Zlote Tarasy AVM’yi ve Varşova’nın en telaşlı-kalabalık yeri olan Merkez Tren İstasyonu (Warszawa Centralna) burada görebilirsiniz.
- Bir Hataylı olarak en çok şikayet ettiğim konuya geldik: Yemekler. Ülkede pek de geniş olduğunu düşünmediğim bir yemek kültürü var. Patates-pierogi (bir tür mantı) ve sosisten oluşuyor yemeklerin geneli. Türk damak zevkine çok zıt. Domuz eti tüketimi çok yaygın, neredeyse her yemeklerinde var. Yemiyorsanız biraz zorluk çekebilirsiniz. Haliyle yemek kültürleri biraz eksik olunca her yerde McDonald’s-Burger King-KFC bulabilirsiniz. Tatları Türkiye’dekilerden güzel. Ve muhtemelen Polonya’daki her küçük-büyük şehirde en az bir adet kebapçı var. Kebap dediğime bakmayın, lavaş tarzı bir ekmek arasına bol bol kesilen eti koyup içine salata (coleslaw veya lahana) – tatlı acı sos koyuyorlar. Sahipleri Türk veya çoğunlukla Arap. İnanılmaz bir şekilde çok yaygın. Tadı Türkiye’dekine benzemiyor, biraz daha şekerli diyebilirim, denenmeli. Ülkede alkol çok ucuz ve yaygın. Marketlerde raflarca alkoller var ve bir bira ortalama olarak 2 zloty(1€=4.3zloty) ediyor. Lech, Zywiec biralarını tavsiye ederim. Hatta daha da ucuzu, yarım litrelik bir votka 15-20 zloty civarında. Mekanlarda daha pahalı olmakla beraber yine de ucuz. Çok aşırı votka kullanımı var ülkede, zaten milli içkileri olmuş durumda. Çilekli Soplica ve Zubrowka deneyiniz. Aksi şekilde su biraz pahalı olabiliyor. Yine yarım litre şişe suyu marketlerde 1.5-2 zloty’e almanız muhtemel. Çoğunu denedim ve içilebilir düzeydeki tek su markasının Zywiec Zdroj olduğuna karar verdim. Ha bir de niegazowana demeyi unutmayın alırken yoksa sodalı su içersiniz ki tatları bizdeki Beypazarı gibi, güzel de değil.
- Erasmus düşünenlere Polonya’yı ve Varşova’yı kesinlikle öneririm.
– Sorularınız için bana sosyal medyadan ulaşabilir veya ilgazonurtas@gmail.com adresinden yazabilirsiniz. Do widzenia!
Instagram: Ilgaz Onurtaş
8. Turku / Finlandiya
Finlandiya’da Erasmus yapmanın ne demek olduğunu Sevda’nın önerilerinden daha iyi anlayabiliriz :
- Turku University of Applied Sciences. Bölümüm hemşirelik. Gitmeden önce okulun verdiği hibe 1750 € (normalde 2500 ama kalanını döndükten sonra aldık). Okulumuz benim gittiğim dönem Salo’daydı. Bir sonraki sene Turku’ya taşınacağı konuşuluyordu o zaman.
- O dönem aynı okuldan 4 arkadaş birlikte gittik(3 kız 1 erkek). Kalacağımız yerler okul tarafından ayarlandı. Biz Finlandiya’ya gitmeden önce kalacağımız yerin adresi, okula uzaklığı, odanın boyutu, ödeyeceğimiz kira gibi bilgiler maille iletildi. 4 odası, 1 mutfağı, 2 tuvaleti ve 1 banyosu olan 2 katlı bir evde kaldık. Gittiğimiz ilk gün bize içinde nevresimlerin, tencere, tava, tabak, bardak, kaşık, çatal gibi lazım olabilecek her şeyi bir çanta içinde verdiler ve evden ayrılırken o çantaların içinde ne varsa aynen teslim etmemizi istediler. Oradaki Erasmus koordinatorü biz 3 Türk’ü aynı eve yerleştirdi ki bu bir yandan iyi oldu; yemek konusunda sıkıntı yaşamadık. Malum domuz eti problemi, bir yandan da kötü oldu. Çünkü kendi aramızda çoğunlukla Türkçe konuştuk (ister istemez). Normalde evler 4 kişilik ama bizim bir odamızın kilidi bozuktu o yüzden 4. bir kişi gelmedi. Şansa bak ki o da evdeki en büyük odaydı bizde orayı oturma odası yaptık, misafirlerimizi orada ağırladık.
- Genellikle öğrencilere tahsis edilen bir cadde üzerinde sıralı evlerden biriydi. Fotoğrafını gönderebilirim yardımı dokunacaksa. Kira miktarı odanın büyüklüğüne göreydi. Ben o konuda şanslıydım biraz. 7.6 m2 idi odam evdeki en küçük odaydı. Dolayısıyla en az kirayı ben ödedim (190 €).
- Daha önce de söylediğim gibi bölümümüz şu an Salo’da değil. Geçtiğimiz sene aynı bölümden bir arkadaşım Erasmus’la Finlandiya’ya gitti ve onun kalacak yerini okul ayarlamadı. Kendisi öğrenci yurtlarıyla konuşmak ve ayarlamak zorunda kaldı.
- Salo’dan bahsedecek olursam;küçük bir şehirdi dediğim gibi. Turku’ya trenle yarım saatte gidebiliyorsunuz.
Akşam 8 den sonra -yanlış hatırlamıyorsam- belediye otobüsleri çalışmıyordu. Kafeler yine akşam belli bir saatten sonra kapanıyordu. Geç saatlerde çıkmak istiyorsanız ya yürüyüş yapacaksınız ya da gece kulübüne gireceksiniz, arası yok. - Bizim arkadaşlar arasında emekli şehrii dediğimiz bir yerdi. İstesenizde çok para harcayabileceğiniz yerler yoktu(en büyük şansımız diyebilirim).
- Aylık ne kadar harcadığımı inan hatırlamıyorum. Mutfak masraflarını evle ilgili diğer ihtiyaçlarımızı 3’ümüz paylaştığımız için çok bir yük olmadı. Düzenli olmuyordu zaten harcamalarım (kira paramı da harcadığım için babamdan istemek zorunda kalmıştım).
- Aslında harcama işi tamamen size bağlı. Mesela gittiğimizin 2. ayında okulun düzenlediği Lapland gezisine 480€ verdim (Pişman mıyım? – Hayır).
- Kaldığım 5 ay boyunca sanırım bir 3000-4000 TL arası aile yardımı aldım.
- O sırada öğrenim kredisi de alıyordum, onu da kullanabiliyordum orada.
- Biz gittiğimizde 1 Euro 4TL idi. O bile bizi zorladı ki şu an gideceklerin Allah yardımcısı olsun.
Facebook: Sevda Çınar
9. Groningen / Hollanda
Şimdi de Hollanda’da Erasmus yapan Ceren’den Groningen’de öğrenci olma deneyimini okuyalım :
- Herkese merhaba, ben 2013 yılında Erasmus için Hollanda’nın Groningen şehrine gittim ve Groningen Üniversitesi’nde Psikoloji bölümündeydim.
- Aylık harcamam 700 Euro civarıydı. Yurt kirası 300 civarıydı. Aylık harcamama kira dahildi sanırım. Evde yemek yapıyorduk.
- Şehri öyle sevdim ki hala dönüp gezdiğim yaşadığım 20 küsur ülke ve şehir içinde en çok yaşamak isteyeceğim yer olarak görüyorum.
- Her yer öğrenci, kompakt, ufacık ama aradığın her şeyi bulabileceğin, etkinlik dolu, istersen yarım saat bisikletle kırsala da gidebileceğin bir yer.
- Groningen’i kesinlikle tavsiye ederim.
Facebook: Ceren Mete
10. Üsküp / Makedonya
Kübra ise Makendoya’da Erasmus’a gitmek isteyenlerin bilmesi gerekenleri açıklıyor :
- Merhaba. Makedonya’daki International Balkan Üniversitesi’nin ilk Erasmus öğrencisi olarak buradayım. Erasmus’a 2016-2017 güz döneminde uluslararası ilişkiler bölümü 4. yılımda çıktım.
- Uluslararası Balkan Üniversitesi Makedonya‘nın başkenti Üsküp‘te bir üniversite.
- Bu üniversite Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk ve çoğunlukta Türkiye olmak üzere birçok yabancı öğrenciyi bünyesinde bulundurmakta.
- Şöyle ki öncelikle bu sürece başlamadan önce Makedonya’da öğrencilik için alınması gereken vize süreci. Bu süreç bir hayli yorucu olabiliyor ve vize başvurusundan yaklaşık 1 ay sonra sonuç alabildik. Bu süreçte Makedonya’da eğitim başladığı için öncelikle turistmiş gibi ülkeye giriş yapıp daha sonra vizem çıktıktan sonra Türkiye’ye geri gelip vizemi almak durumunda kaldım.
- Üniversitede Erasmus öğrencisi olmanın hiç bir ayrıcalığı yoktu öncelikle. Diğer öğrencilerle aynı derslere aynı sınavlara girdik. Okulun not sistemi biraz değişik. Vize ve final puanlarına ek olarak bir de hocanın öğrenciye verdiği puan ekleniyor. Bu durumda derslere devamlılık ve her derste mecburi olarak yapılan sunumlar büyük önem taşımakta.
- Şehir olarak Üsküp, bir tarafı Arnavut, bir tarafı Makedonlardan oluşan bir karışıma sahip. Şehrin tam ortasında bulunan köprüden karşıya geçtiğiniz an hayat değişiyor sanki. Arnavutların olduğu tarafta Türk çarşısı bulunuyor ve buraya ilk adımınızı attığınız an kafelerde Tarkan‘ın şarkılarını duymanız yüksek ihtimalde.
- Benim Üsküp’teki ilk günümde gezmeye çıktığımda tam olarak bu olmuştu. Her yerde çalan Türk şarkıları bana hiçbir şekilde yabancı bir yerde olduğumu hissettirmeyen detaylar. Ayrıca Türk olduğunuzu öğrendiklerinde sizlere sıcak kanlılıkla yaklaşan insanlar var.
- Pazarlarına alışverişe gittiğinizde öğrencisiniz diye indirim yapan esnaflar, tatlı yemeye gittiğinizde Türk olduğunuzu söyleyince sizlerle saatlerce Türkiye hakkında konuşmaya can atan esnaflar. Anlayacağınız bir hayli samimi bir şehir. Üstelik çokta güvenli bulduğum bir şehir. Şöyle ki Makedonya’ya gelmeden önce internet üzerinden bulduğumuz bir evde 4 arkadaş kalmaya karar verdik.
- Villa tipi dublex 3+2 bir eve aylık 300 Euro’ya anlaştık. O zamanlar Euro’nun 3.33 civarı olduğunu da hesaba katalım tabi. Merkezde evler 150-200 Euro’dan başlıyor.
- Ülkede o zamanlar doğal gaz sistemi yoktu. Benim kaldığım evi kışın -27’lerin olduğu dönem elektrikli soba ile ısıtıyorduk ve açıkçası biraz donuyorduk. Fakat merkezdeki evlerde merkezi kömürlü sistemle ısıtıyorlar. O konuda avantajlı tabi.
- Üsküp hakkında asıl en güzel detay bir masalın içinde gibi hissettiren merkezi. Merkezden geçen Vardar Nehri ve köprüler. Burası adeta bir heykel şehri de denebilir. Ülkenin önemli buldukları tüm insanları heykelleriyle dolu ve bu heykellerin arasından geçerken kulağınıza gelen klasik müzik. Üstüne bir de hava kararıyorsa sihirli bir değnek değmişçesine ışıklandırmalar açılıyor ve bu büyüde yürüyorsunuz.
- Aylık harcamalar konusu da şöyle ki Erasmus hibesinde Makedonya için aylık 300 Euro veriliyor. Tabi bunun öncelikle %80’lik kısmı verilip Türkiye’ye döndüğünüzde kalan %20’lik kısmı ödeniyor. Bu durumda kiram, yemem, içmem, yol masrafım her şey dahil 4 ay için 970 Euro yeterli olmuştu. Üstüne Makedonya’ya gelmişken Balkanları gezelim diye çıkıp 5 ülkeyi de dahil edersek tam tamına yetmişti.
Facebook : Kübra Nur Bayköse
11. Hildesheim / Almanya
Almanya’da Erasmus yapan Gülcan,
- Herkese merhaba. Hildesheim’da Almanca Mütercim Tercümanlık bölümünde Erasmus yapıyorum.
- Burası büyük şehirden sonra bana küçük geldi. Alman nüfusu yaşlı oranda fazla olduğu için gece belirli saatten sonra sokakta pek birini görmek mümkün değil.
- Hafta içi herkes işinde gücünde. Cuma cumartesi hep partiler. Alkol tüketimi çok fazla ve cuma cumartesi herkes partilediği için sabaha kadar tren ve otobüs ulaşımı var.
- Küçük olmasına rağmen Hannover’e yakınlığı ve diğer yerlere ulaşım acısından çok kolay. Zaten Almanya, Avrupa ortası olduğu için diğer ülkelere hafta sonu bile gitmen mümkün.
- Ayrıca yerel halk aşırı çevreci. Her şey çok düzeninde. Trafik kuralları konusunda da insanlar birbirine karşı çok saygılı.
- Erasmus olarak benim seçebileceklerim arasında en uygunuydu belki. Gider çok fazla olmuyor. Kalacak yerini okuyacağın yere göre ayarlayabilirsin. 200’den 300′e kadar seçenekler var. Hatta daha bile az bazen.
- Ekonomileri çok iyi durumda olduğu için 10 Euro’ya bile haftalık alışverişini yapman mümkün neredeyse. Su ve sigara dışında pahalı değil.
- Şehir olarak da küçük olasına rağmen güzel bir yer. Tarihi açıdan da çok önemli konumda. Okulun uluslararası ofisi aşırı yardımcı oldu. Her açıdan, her anlamda.
- Ulaşım pahalı genel olarak pahalı olmasına rağmen “semesterticket”la baya bi yeri görebiliyorsunuz.
- Genel anlamda Hildesheim’ı öneririm. Eğer şansınız olursa seçenekleriniz arasına ekleyebilirsiniz.
Instagram : Gülcan Durmuş
Erasmus deneyimleri ile ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!
- 5 Ayda Erasmus ve Avrupa, Bir Ömür Boyu Hatıra!
- Çikolata Tadında Bir Erasmus Macerası: Belçika’da Erasmus
- “Hiç Duymadık Burayı” Diyenlere 8 Adımda Brugge Rehberi