Anlatılanıyla, Anlatılmayanıyla Work and Travel! (Benim Hikayem)

Anlatılanıyla, Anlatılmayanıyla Work and Travel! (Benim Hikayem)

Merhaba arkadaşlar. İsmim Beyza. Geçtiğimiz yaz Work and Travel programına katıldım. Ben size herkesin anlattığı Amerika anılarından çok, anlatılmayan ve nelere dikkat etmeniz gerektiği, aynı zamanda kendi yaşamış olduğum sorunlarım ve nasıl çözdüğüm hakkında bilgi vereceğim. O yüzden uzun bir yazıya hazırlıklı olun! 🙂

1. Neden Work and Travel?

1. Neden Work and Travel?

Benim yurtdışına çıkmak her zaman hayalimdi. Bir şekilde bir yerlere gideyim istedim hep. Bunun için başvurduğum ilk yol ya da aklıma ilk gelen Work and Travel değildi. Ben geçen sene yani 2. sınıf sonu katıldım programa yapmam gereken bir stajım vardı. Önce 1 ay için dil okuluna gitmeyi düşündüm. Sonra bir de baktım aşağı yukarı aynı parayı ödeyerek 3 aylığına Amerika’ya gidip hem kazanıp hem gezip hem dilimi geliştirebilirim. Baktım bu sene ailemin maddi durumu da yeterli ben de bu fırsatı değerlendirdim, erteledim stajı ve programa kaydoldum.

2. Ben Work and Travel yapabilir miyim?

2. Ben Work and Travel yapabilir miyim?

Work and Travel maliyetli bir program. Ben hazırlık okurken rastgele bir şirkete gidip konuşmuştum. Program ücreti benim karşılayacağımdan fazla olduğu için gidemedim. O yüzden sizi baştan uyarayım. Work and Travel, maddi durumunuz yeterliyse katılacağınız bir program. Yani en az bir $3000 gerekir ve bu gideceğiniz çoğu şirkette aşağı yukarı aynı olur. Tabi bazı şirketler yarısını gitmeden önce yarısını gelince ödeyin gibi seçenekler sunabilir ki ben sadece bir tane gördüm, siz yine de buna çok bel bağlamayın çünkü belki de o kadar para kazanıp dönemeyebilirsiniz. Aynı şekilde banka kredisine başvurmak da bir seçenek ama dediğim gibi riskli olur. O yüzden iyisi mi eğer paranız varsa bu programa katılın.

Çoğumuzun kafasına takılan sorulardan biri dildir. Eğer İngilizce’niz çat pat ise konuşulanı anlayamıyorsanız, bir de konuşmaktan çekiniyorsanız ve bu düzeyle gitmek istiyorsanız ben size gitmeyin derim. Çünkü ilk olarak Amerika’da duyacağınız İngilizce çok farklı olacak çeşit çeşit ırk ve insan var orada. Ne konuştuklarını anlamak, derdinizi anlatmak size çok problem olur ve inanın iyi konuşan biri olarak ben de gerçekten zorlandım. O yüzden İngilizceniz en azından konuşulanı aşağı yukarı anlayabilecek ve derdinizi anlatabilecek seviyede olmalı ve çekingen olmayın konuşun, konuşmaya çalışın bir süre sonra açılırsınız daha rahat konuşursunuz.

Şu da önemli bir nokta ki, 3-3,5 ay başka bir ülkede yaşayıp çalışmaktan başka bir kültürden söz ediyoruz. Bu şu an göründüğü kadar kolay bir şey değil ve adapte olması zor. Gerçekten de dünyanın bir ucuna gidiyorsunuz. Kendinize bunu yapıp yapamayacağınızı sorun. Benim 1 ay geçmeden dönen arkadaşım da oldu çünkü. Gidip de ben yapamıyorum diyip dönmek hem zaman hem para kaybı olur sizin için.

 

3. Hangi şirket, hangi eyalet?

3. Hangi şirket, hangi eyalet?

Dediniz ki benim maddi durumum yeterli, İngilizcem de fena değil, 3 ay dayanırım adapte olurum pes etmem. O zaman bu programa katılma amacınızı belirleyin. Para, eğlence, gezmek?

Ben açıkçası para kazanmak için gitmiştim. Kazanırım ve kazandığım parayla da dil okuluna falan giderim diyordum kendime. Çünkü öyle farklı hikayeler vardı ki… Benim aklıma bu programı sokan ilk arkadaşım bana verdiğinin 2-3 katını kazanarak döndüğünü söylemişti. Arkadaşlar herkes size bir şeyler anlatır, herkesin yaşadığı ve gördüğü farklı farklıdır. Girin internete yazın Work and Travel diye yüzlerce hikaye okursunuz kimi lanet eder yapmayın der, kimi gezdim eğlendim hiç düşünmeyin gidin der. Hangisine inanırsınız? Ben size net bir şeklide şunu söylüyorum Work and Travel bir “ŞANS” tır.

Ne kadar kazanacağınız, nasıl koşulda kalacağınız tam bir sürprizdir. Şöyle örnek vereyim benim bir arkadaşım Ohio eyaletinde küçük bir adaya mutfak yardımcısı olarak gitti. Verdiğinin 2 katını kazanarak döndü. Benimle aynı yerde garson olarak çalışan arkadaşlarım ise ki garsonluk genelde kazancınızın iyi olacağı bir iştir, verdiklerinin yarısını anca kazanabildiler. O yüzden hikayeleri bir kenara bırakın beklentilerinizi çok yüksek tutmayın nereden ne çıkacağı belli olmaz bu iş şans işi.

Gelelim şu şirket bulma meselesine. Piyasada bir dünya Work and Travel şirketi var ve bu durum gerçekten kararsızlığa sebep olabiliyor. Ben size dikkat etmeniz gereken bazı durumlardan bahsedeceğim. Öncelikle her şirketin Amerika’da anlaşmalı olduğu bir ya da birden fazla sponsoru vardır. Gittiğiniz şirkete sponsor adını sorun. Hangi eyaletlerde ve hangi pozisyonlarda iş olanakları sağladıklarını öğrenin. Bazı sponsorlar DS adı verilen ve sizin Amerika’da çok gereksinim duyacağınız bir belgeyi sınırlı sayıda basıyor ve bu da bazı öğrencilerin DS belgelerini alamamasına ve işlemlerinin gecikmesine yol açıyor. Bu yüzden sponsor gerçekten çok önemli arkadaşlar, bu konuyu muhakkak sorun. Ayrıca, eğer işinizde sorun yaşarsanız size ne gibi yardımları olur mesela iş size ağır geldi veya işinizden memnun değilsiniz ve baktınız çalışamıyorsunuz size başka bir iş ayarlayabilirler mi, bunun garantisini verebiliyorlar mı? Mesela benim sponsorum, bunu yapamadı. Bazı arkadaşlar sorun yaşadı iş değiştirmek istedi ve sponsor bunu yapamayacağını belirtti, başka iş bulmalarına da izin vermedi. Bu yüzden şirket önemlidir birden fazla sponsorla çalışıyorlarsa bu bir ayrıcalıktır seçeneğiniz fazla olur.

Gelelim eyalet meselesine. Bu konu doğrudan doğruya sizin Amerika’ya gitme amacınız ile bağlantılı. Amerika’da iç kesimdeki eyaletler Colorado, South Dakota, Wyoming, Montana gibi çok fazla tercih edilmez ve tercih edilmek için saatlik ücretlerini yüksek tutarlar, ayrıca yaşam şartları daha ucuz olur. Kaldığınız yere, yediğinize içtiğinize az ödersiniz. Dolayısıyla bu yerlerde para kazanma olasılığınız yüksek. Ama siz derseniz ki ben gezmek ya da eğlenmek istiyorum o zaman ben size kıyı kesimleri New Jersey, Boston, Florida ya da California tercih edin derim ama unutmayın yaşam şartları daha pahalı olur. Yine de size bu konuda en doğru bilgiyi şirketteki danışmanınız verecektir. Benim tavsiyem açıkça konuşun danışmanınızla ve gitme amacınızı söyleyin ve onun fikirlerine kulak verin şunu da aklınızda tutun ki eğlenmek, gezmek, para kazanmak hepsi bir arada zor. Her şey mükemmel olmaz çünkü.

4. Hangi iş?

4. Hangi iş?

İş konusunda ben size eğer İngilizce seviyeniz yeterliyse ve para kazanmak istiyorsanız garson olun derim. Hem bu iş sürekli konuşmak zorunda olduğunuzdan dilinizi geliştirir, hem de bahşiş faktörü sayesinde kazancınızı yüksek yapar.

Ben cankurtarandım ve hayatımda yaptığım en sıkıcı işti. 8 saat sandalyede oturup sadece havuza baktım. Telefon kesinlikle yasaktı ve görürlerse hemen şikayet ediyorlardı. Ayrıca, cankurtaran olmak için sertifika almanız gerekir ve bu sertifika genelde Amerika’ya gitmeden alınır. Ben eğitim için 3 günlüğüne İstanbul’a gittim ve $250 sertifika ücreti ödedim. Bu ücret tabi değişebilir. Yani anlayacağınız cankurtaranlık biraz sıkıcı tabi çalıştığınız yere göre ve size pahalıya mal olur, çalışma saatleri de ikinci bir iş bulmanıza engel olacağından kazançlı olmaz. Housekeeping de yorucudur ve genelde İngilizce seviyeniz düşükse bu işe yerleştirilirsiniz.

Eğlence parkları da sıkıcıdır. Bütün gün bir kabinin içinde oturup araçları çalıştırmadan sorumlusunuzdur. Ama daha önce de dediğim gibi şanstır bu işler, housekeeping olarak çalışıp çok iyi para alan ve hiç yorulmadığını söyleyeni de duydum ben. Ama benim uzak durun dediklerim cankurtaranlık, housekeeping, bulaşıkçılık gibi işler.

Danışmanınız size iş seçenekleri buldu, size bir kaç iş önerdi. Ona şunları sorun. Yemek var mı? Nerede kalacaksınız? Kaç kişi kalacaksınız? Kız erkek karışık mı kalacaksınız?Çalışacağınız yer nerede kuş uçmaz kervan geçmez bir yer mi, küçük bir kasaba mı etrafta başka iş yerleri var mı, arabasız bir yerlere gidip gelebiliyor musunuz? Amerika’da genelde araba şarttır çünkü. Benim kaldığım yerde de otobüs yoktu mesela, ulaşım çok sorundu yani.

Bu arada ben kalacak yer konusunda sıkıntı yaşadım arkadaşlar. Biz bir evde 9 kızdık. Alan yoktu resmen. O yüzden size tavsiyem bu konuda dikkatli olmanız. Az kişi kalmak en temiz olanıdır yani. İşvereninizin yemek verip vermemesine de çok takılmayın derim. Çünkü orada her şeyi yiyemeyebilirsiniz. Çünkü domuz eti (nam-ı diğer pork :)) her yerde ve Amerikalıların yemek kültürü bizden farklı.

Bu aşamalardan sonra iş görüşmesine gittiğinizde size işi bırakmak istediğiniz tarih sorulduğunda ben daha geç bir tarih söylemenizi öneririm. Çünkü planlarınız değişebilir ve size başta bahsettiğim DS dökümanı sizin çalışabileceğiniz tarihleri gösterir, siz ben 3-5 gün daha çalışayım derseniz size izin vermezler ama erken bırakmak isterseniz işi sorun yapmazlar.

5. Erken kalkan yol alır :)

5. Erken kalkan yol alır :)

Evet arkadaşlar benim size tavsiyem işlerinizi erkenden halletmeniz. Mesela uçak biletinizi erken bir tarihte alırsanız, daha uygun fiyata bulabilirsiniz ayrıca istediğiniz tarihe de bulabilirsiniz.

Ben uçak biletimi şirketimin bana önerdiği bir tatil acentesi aracılığıyla vize kabulü olmazsa iade garantili ve esnek olarak $690’a aldım gidiş dönüş. Tabi bu gideceğiniz yere göre ve döneceğiniz yere göre değişir. Genelde öneri dönüşünüzü New York’tan yapmanız daha ekonomik olur. New York’tan dönüş ama şunu da dikkate alın ki eğer gideceğiniz eyalet New York’a yakın değilse ve travel planınıza New York’u dahil etmediyseniz New York’tan dönüş yapmanın bir anlamı yok. Benim bir arkadaşım dönüş yerini değiştirmek için $200 ödedi mesela. O yüzden baştan bunları iyi düşünün derim ben ama oldu ki fikriniz Amerika’ya gidince değişti, o zaman acenteyle mail yoluyla iletişime geçip biletinizi erteleyebilir ya da daha erken bir tarihe çekebilirsiniz.

Uçuşunuz Türkiye’den direkt Amerika’ya olmayacaktır muhakkak. İlla ki aktarma olur. Burada aktarma yapılacak ülkelere dikkat edin. Bazı ülkeler ülkeye giriş yapmasanız bile havaalanında bulunduğunuz için bile sizden özel vize isteyebilir. Bunları önceden sorun, bilgi alın sonra sıkıntı yaşamayın. Ayrıca uçuşlarınız arasındaki saatleri de kontrol edin. Bir uçuşunuz rötar yaparsa diğerini kaçırabilirsiniz. Benim bu sorunu yaşayan arkadaşlarım oldu. Maillerinizi düzenli kontrol edin ki belki uçuş saatiniz değişirse bilginiz olsun. Uçağınızı kaçırmayın.

Ayrıca gitmeden en az 2 hafta önce Amerika’daki işvereninize uçuş bilgilerinizi mümkünse biletinizin bir kopyasını gönderin ve onu bilgilendirin belki sizi Amerika’dan o karşılar. Bazı işverenler karşılamıyorlar çünkü. Ama siz yine de işvereninizle iletişime geçin sorularınız varsa ona sorun.

6. Bavuluma ne koysam?

6. Bavuluma ne koysam?

Bana danışmanımın verdiği en iyi tavsiye “yanında minimum eşya götür” oldu. Gerçekten de haklı, çünkü Amerika’da alışveriş yapmak isteyeceksiniz, çok ucuz ürünler bulacaksınız ve eşe dosta anneye babaya hediye derken o bavul dolacak. Eğer siz de yanınızda giderken çok eşya götürürseniz her ek bavul için havayolunuza $100 gibi bir ücret ödersiniz. Bazı havayollarında bu rakam daha yüksek veya daha düşük olabilir ama emin olun aşağı yukarı aynı olur ve bu parayı ödersiniz. Ben dönerken havaalanında çok problem yaşayanını tartının başından ayrılmayıp şunu şuraya koyayım bunu üstüme geçireyim de ağırlık azalsın diyeni çok gördüm. O yüzden size benim tavsiyem el bagajı boyutunda olabilecek bir bavulu size gerekli olan kıyafetlerle doldurmanız bunun için gideceğiniz eyaleti gitmeden muhakkak araştırın mesela Colorado serindir, Florida da aşırı sıcak, yanınıza ona göre kıyafet alın. Bir de boş büyük bir bavul alın, küçük bavulu büyüğün içine sokun böylece size alışveriş için bir büyük boş bavul kalır. Dönerken onu bagaja verirsiniz. El bagajınızı da küçük bavul yaparsınız. Böylelikle ekstra bavul parası ödemezsiniz.

Gelelim bavulun içine koyacağınız diğer önemli şeylere. Benim size en önemli tavsiyem. Yanınıza hazır çorba, kraker, bisküvi, evden kek, börek ne varsa almanız. Çünkü gittiğiniz yerde yemekleri beğenmeyebilirsiniz sorun yaşayabilirsiniz veya gittiğiniz gibi hemen alışverişe gidemeyebilirsiniz. O yüzden yanınıza bunları alın doldurun bavulunuza. Nasıl olsa orada yersiniz, dönerken geri getirmeyeceksiniz ki. Bunlar sorun yaşamanızı engeller. Ayrıca sırt çantanıza falan koyun birkaç sandviç. Havaalanları pahalı olur, karnınız acıkabilir. Böyle küçük detaylar inanın hayat kurtarır.

Başka bir gerekli eşya da dönüştürücü. Amerika’daki priz girişi bizimkinden farklı olduğu için tavsiyem Türkiye’den gitmeden 2-3 tane alın. Zaten 2-3 lira bir şey. Teknoloji mağazalarında falan bulabilirsiniz. Ben Amerika’dan bulurum diye almamıştım hem çok pahalıydı hem de bulamadım. Allahtan bir arkadaş yanında hem dönüştürücü hem üçlü priz getirmiş de sorun yaşamadım.

Ayrıca, gitmeden yanınızda bulundurmanız gereken evrakları tek tek kontrol edin. Bu evrakların fotokopisini çektirin ailenize verin, kendi yanınıza da fotokopilerini alın. Taratıp kendinize mail de atın ki kaybederseniz zorluk ve sorun çıkmasın.

Son olarak da gideceğinizi öğrenen arkadaş, eş, dost size bir şeyler sipariş verecektir. Olur getirim derseniz hepsine işin içinden çıkamazsınız. Unutmayın bavulunuzun bir kapasitesi olacak ve geçerseniz para ödersiniz. O yüzden herkese söylemeyin gideceğinizi ya da söz vermeyin müsait olursam, bulursam bakarım deyin sonra sıkıntı yaşarsınız benden söylemesi.

7. Bekle beni Amerika ben geliyorum :)

7. Bekle beni Amerika ben geliyorum :)

Zaman nasıl geçti anlamadım, bir de baktım 2 güne uçuyorum. Her şeyi hazırladım. Bavul tamam, ailemle vedalaştım. Artık gitmeye hazırım. Benim ilk uçuşum İstanbul’dan Amsterdam’aydı. Tavsiyem havaalanına kesinlikle 3-4 saat önce gitmeniz bavul, pasaport, güvenlik kontrolü derken hele bir de havaalanı kalabalık ve sıra varsa işlemlerinizi halletmeniz uzun sürecektir. Ayrıca uçağa binmeden check-in yaptırmanız gerekecek ve en az 1 saat öncesinden check-in yaptırmanız gerek yoksa almazlar sizi uçağa. Bavulunuzu verdiğiniz görevliye bavulunuzu aktarmada alıp tekrar kontrole vermeniz gerekiyor mu diye sorun arkadaşlar, eğer olur da bavulunuzu kontrol etmezseniz kaybedersiniz. Bir arkadaşım kaybetti. Allahtan şanslıydı ki 1 gün sonra gönderdiler bavulunu Amerika’daki işyerine. O yüzden Türkiye’den ayrılmadan havaalınında sorun görevlilere aktarma bölgelerinizde ne yapmanız gerekiyor diye. Bir daha böyle rahatça konuşup her söylenileni kolay anlayamayabilirsiniz, benden söylemesi.

8. Havaalanında 3 Türk.

8. Havaalanında 3 Türk.

3,5 saatlik bir uçuştan sonra Amsterdam’a geldim. Artık her şey farklıydı gördüğüm yüzler, duyduğum konuşmalar. Farklı bir yerdeydim yani. Türkiye’den çıktığımın farkına ilk o an vardım doğal olarak. Neyse ben girdim kontrol sırasına arkadan tanıdık bir sesler duyuyorum. Birden arkamı döndüm ve 3 kişi birbirimize şu soruyu sorarken bulduk kendimizi “Türk müsünüz?”. Bunu yaşayan bilir gerçekten o kadar farklı ki. Yaşasın diye boyunlarına sarılasım geldi resmen. Rahatça konuşabilmenin, kendi dilini konuşabilmenin, tanıdık birilerini bulmanın ne büyük bir nimet olduğunu o an anladım. Onlar da Work and Travel öğrencisiymiş. Diğer uçuşumuzu beraber bekledik. Birbirimizin numarasını aldık Whatsapp’ta grup kurduk. Hala da görüşüyoruz. Neyse biz daha sonra gidip bavullarımızı kontrol ettik. Tavsiyem her havaalanında bavullarınızı sorun, garantici olun ne olur ne olmaz.

Ben gitmeden operatörümü arayıp telefonumu uluslararası görüşmeye açtırmıştım. Havaalanlarında da free-wifi bulabilirsiniz bu arada. Ben de hemen Whatsapp’tan ailemi aradım. İyi olduğumu haber verdim. Gideceğim eyaletin, uçuşlarımın aktarıldığı ülkelerin saatlerini de telefonuma ekledim, böylelikle hem Türkiye saatini kontrol edebildim hem de uçuş saatime ne kadar kaldığını gördüm. Tavsiyem uçuşunuzun olduğu kapıya erkenden gidin ve uçuş kapınızı ekrandan kontrol edin. Son anda değişiklik varsa sorun yaşamayın.

9. Welcome to USA!

9. Welcome to USA!

Amsterdam’dan ayrıldıktan sonra 8 saat uçtum Atlanta’ya. Burası Amerika’ya ilk ayak bastığım yerdi. Abartmıyorum arkadaşlar uçakta “DONDUM.” Uçakta battaniye ve yastık veriyorlar ama yine de üşüyorsunuz. Bu yüzden yanınıza mutlaka kalın bir hırka alın ki üşümeyin. Ayrıca kesinlikle uçağa uykusuz binmeyin ben şahsen yolculuk yaparken uyumakta çok zorlanıyorum. Uyusam da uyanınca her yanım ayrı ağrıyor. O yüzden Amerika’ya gitmeden önce evinizde son gece güzel bir uyuyun, karnınızı güzelce doyurun. O enerjiye bayağı ihtiyacınız olacak çünkü.

10. Benim Work and Travel maceram başlıyor!

10. Benim Work and Travel maceram başlıyor!

Atlanta’dan Columbus’a uçtum. Orada beni işverenim karşıladı. Zaten daha önceden mailleşmiştik. Size burada tavsiyem işvereninizin Facebook yada Linkedin bağlantısını bulun, ekleyin ki hem onun bir resmini görmüş olursunuz, tanımanız kolaylaşır hem de havaalanında wifi sayesinde birbirinizi bulmanız zor olmaz. Kaybolmazsınız.

Ayrıca, ülkeye giriş yaptıktan sonra sponsorunuza bunu bildirmeniz gerekiyor, sonra SEVIS kaydı yapıyorsunuz. Daha sonra da sosyal güvenlik numarası için başvuruyorsunuz. Bunu en kısa sürede yapmalısınız. Eğer zamanında yapmazsanız programdan atılabilirsiniz.

11. Ne umdum, ne buldum! :(

11. Ne umdum, ne buldum! :(

Evet, yolculuk bitti. İşverenimiz bizi kalacağımız yere getirdi. Ben tam anlamıyla şok oldum. Şöyle söyleyeyim öyle bir yer düşünün ki insanlar kafa dinlemek istiyor, doğayla baş başa kalmak istiyor. Ben de tam olarak öyle bir yerde çalıştım. Bir otelde. Etrafta o otelden başka hiçbir şey yoktu ve arabanız yoksa bir yerden bir yere gitmek imkansızdı. Bu anlamda gerçekten şanssızdım. Size kalacağınız yeri iyice araştırın dememin sebebi bu. Kendinizi böyle bir yerde bulmanızı kesinlikle istemem.

Ayrıca biz toplamda 15 exchange öğrenciydik. 9 kız 6 erkek. Toplamda 3 Türk kız, 5 Türk erkek vardı. 1 Hong Kong’tan gelen vardı kalanları Romanyalıydı. Biz iki ayrı evde kalıyorduk otele ait. Onlar kabin diyorlardı. Kız kabini ve erkek kabini olmak üzere. Kız kabininde 9 kızdık ve nefes alacak yer yoktu. Çünkü sponsorumuz 8 kız 7 erkek göndermesi gerekirken 9 kız 6 erkek gönderdi ve bu durumu 3 ay boyunca düzeltemedi. Ayrıca o kabinlerde normalde maksimum 6 kişi kalınabiliyormuş. Salonun ortasına bir yatak bir de buzdolabı koydular. Salon hem yatak odası,hem buzdolabı, hem de salondu siz düşünün gerisini.

Ben cankuratandım. Saatlik $10 alıyordum. 3 öğün yemek verilecek ben de günlük $3 ödeyecektim yemeğe kalacak yerde $70 falandı. Yani haftalık $90’a kalacak yer ve yemek vardı. Ama gidince bir de öğrendim ki $3’a bir öğün veriyorlarmış (yine sponsor hatası ve yine yanlışlarını düzeltemediler.) Üstüne üstlük bize haftalık çok çalışma saati vermiyorlardı. Ben en az 32 saat alıyordum, cankurtarandım çünkü. Her koşulda çalışmak zorundaydım. Otel dolu olsa da boş olsa da ama otel boşsa bankette, housekeepingte ya da restorantta çalışan arkadaşlara çok az saat veriyorlardı ve çok kazanamadılar. O yüzden diyorum işinizi iyi seçin bunlara dikkat edin sonra sorun yaşamayın.

Ben böyle günde 7-8 saat havuzda lifeguardlar için uzun sandalyeler var, onun üstünde oturdum. Havuza baktım. Hava sıcak ve ben güneşin altında pişiyorum. Telefon yasak, eğer görürlerse şikayet ediyorlar. Gerçekten çok sıkıcı bir işti. Su parklarının daha eğlenceli olduğunu söylüyorlar ama benimki sıkıcıydı. Herkes İngilizce konuşuyor doğal olarak. Biri bir şey söyleyince anlamakta zorlanıyorum. Konuşurken zorlanıyorum. Bir ara kafayı yiyeceğim zannettim. Yapamayacağım herhalde dedim. Ama dayandım kendimi zorladım. Utangaç olmadım insanlarla konuştum, muhabbet ettim. Bir zaman sonra onları anlamaya başladığımı ve daha rahat konuştuğumu farkettim. O yüzden burada size önerim kesinlikle pes etmeyin! Zorlayın kendinizi! Utangaç olmayın, dilinizi ancak böyle geliştirirsiniz ve kimse de sizi bu ne biçim konuşma falan diye ayıplamaz merak etmeyin.

12. Kendi şansımı kendim yarattım. :)

12. Kendi şansımı kendim yarattım. :)

Baktım bu böyle olmayacak. Araba şart. Ben de otelde çalışanlara sordum, araba arıyorum uygun fiyata dedim. En sonunda biri yardım etti, buldum $1000’a aldım bir 2004 model chevrolet. Türkiye’de hayal bile edemem ama Amerika’da araba aldım. Bizim ehliyetimizin Amerika’da belli bir geçerlilik süresi var o yüzden ben kendi ehliyetimi kullandım ve bir sorun yaşamadım ama size en önemli tavsiyem arabanız varsa mutlaka sigorta yaptırmanız. Çünkü Amerika’da sigortasız araba kullanmak bir suç ve cezası da yüksek. Ayrıca hız limiti konusunda da dikkatli olun derim, 0-5 mil geçerseniz ceza $115 ‘dan başlıyor.

İnternette bir site var craigslist.com araba ilanları, iş ilanları daha bir sürü şey. Araba almak isteyenler buradan da bakabilir. Bu arada uygun fiyatlı bir sürü araba var. Ben bu siteden bir sürü iş ilanı buldum. Adreslerini aldım. Kendime Amerika hattı da aldım. Aylık $45’a 3gb internet ve sınırsız konuşma. Böylelikle her yeri arayabildim, problem yaşamadım.

Sonunda kendime bir pizzacıda pizza dağıtıcısı olarak ikinci iş buldum. 2 ay çalıştım orada. Ben diğerleri içinde tek ikinci iş bulandım. Benden başka diğer 3 arkadaş da araba almıştı ama onlar iş bulmadılar. Yani ben bu anlamda daha şanslıydım.

Hem gezdim, hem ikinci iş buldum daha çok kazanma fırsatım oldu, hem alışveriş yaptım. Yani kısacası ben kendi şansımı kendim yarattım.

13. Travel planı ve alışverişe geldi sıra!

13. Travel planı ve alışverişe geldi sıra!

Size travel konusunda vereceğim en önemli tavsiye planınızı “ERKEN” yapın. Hem uçak biletinizi daha ucuza bulursunuz. Hem de otel rezervasyonunuz daha ucuza gelir. Bunun için booking.com‘a bakabilirsiniz. Ücretsiz iade seçeneği de var. Ayrıca Facebookta bir Work and Travel grubu var. Türklerin açtığı orada travel tarihiniz aynı olan kişilerle iletişim kurabilir tur satın alabilir veya araba kiralayabilir ve daha ucuza travel yapabilirsiniz. Ayrıca bu grupta herhangi bir sorunuz varsa diğer WAT öğrencilere de sorabilirsiniz onlardan biri elbet cevap yazar.

Alışverişe gidince benim size tavsiyem alışverişinizi Marshalls, TJmaxx veya Ross mağazalarından yapmanız. Bu mağazalar nike, adidas, Michael kors, calvin klein, puma, nine west gibi büyük markaların seri sonu ürünlerini alıyor daha uygun fiyata satıyor. Ben bütün alışverişimi bu mağazalardan yaptım ve inanın çok ucuz fiyatlara çok güzel kıyafetler, ayakkabılar, çantalar aldım. $30’a converse, $20’a nike, $20’a nine west çanta gibi.

Ayrıca çoğunuz telefon almak istiyorsunuzdur. Ben kendime iphone 6s plus 64 gb aldım $762’a, New York’tan ama apple store’dan değil orada hem çok uzun bir kuyruk vardı, hem de ben apple garantisini kendi ülkemde kullanamayacağım için best buy mağazasından aldım. Bu mağazadaki en büyük avantaj size price match uygulamasıyla piyasadaki en düşük fiyatı buluyor ve telefonu o fiyata alıyorsunuz adı üstünde “BEST BUY“. Sadece telefonun unlocked olmasına dikkat edin. Başka bir ülkeden olduğunuzu ve telefonu orada kullanacağınızı belirtin. Onlar size yardımcı olurlar.

14. New York'ta 3 gün!

14. New York'ta 3 gün!

Zaman gerçekten de göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçti ve ben kendimi birden bavulumu hazırlarken buldum. Oteldeki çalışanlarla, diğer exchange öğrencilerle vedalaştım. Yaşadığım çoğu zorluğa rağmen benim beraber çalıştığım insanlardan, işverenimden yana hiçbir sıkıntım olmadı. Hepsi çok iyi ve yardımseverdi. Neyse ben arabayı da sattım ayrılmadan. Düştüm yollara. Amsterdam’da havaalanında tanıştığım arkadaşlardan biriyle New York’a gidiş tarihimiz aynı çıktı. Buluştuk New York’ta 3 gün ayaklarımız patlayana kadar gezdik. $30’a limitsiz metro kullanım kartı aldık. Genelde de metro kullandık. Size travel kısmını detaylı anlatmayacağım. Çünkü zaten herkes bunlardan bahsediyor. O yüzden ben üstünkörü anlatıyorum. New York güzeldi gerçekten de anlatıldığı gibi, filmlerdeki gibi.

Tavsiyem gezi planınızı güzelce yapın ve erkenden yola koyulun. Biz geç çıkıyorduk ve gördüğümüz her yerde takıldığımız için de listemizdeki her yeri gezemedik. O yüzden siz gezinizi planlı yapın.

15. Eve dönüyorum :) Ama başıma gelenler...

15. Eve dönüyorum :) Ama başıma gelenler...

Bütün bir yazı böylece bitirdim ve dönüş vakti geldi çattı. Benim Türkiye’ye uçuşum 23 Eylül’de JFK havalimanındandı New York’ta. Ve ben check-in saatimi kaçırdım. Uçağın kalkmasına 45 dk kala havaalanındaydım ve bana uçağa binemeyeceğimi söyledi görevli. Ben şok oldum. Evet bu büyük ölçüde benim hatamdı. Bu yüzden siz siz olun uçak kalkışından 3-4 saat önce havaalınında olun arkadaşlar. Yoksa benim gibi sorun yaşarsınız. Neyse ben başladım ağlamaya. Uçak bileti almaya kalksam dünyanın parası. (Merak edenler için ben yanımda $2400’la döndüm Türkiye’ye.) Sonra görevli bayan uçuşunuzu aktarıyorum dedi ve ben hiç para ödemeden aynı havayolunun daha geç saattteki bir uçuşuna aktarıldım. Gerçekten de şanslıydım. Bu bana gerçekten çok büyük bir ders oldu ama.

Uzun bekleyişlerimden sonra da havaalınında bindim uçağıma döndüm ülkeme.

16. Son söz...

16. Son söz...

Türkiye’ye geldiğimde gerçekten çok özlediğimi fark ettim. Sonunda konuşurken zorlanmadan konuşuyordum ve insanları anlamakta zorlanmıyordum. Tabi yanlışlıkla biri çarparsa ”sorry, excuse me” deyip duruyorum. Her şeye bir İngilizce cevap veresim geliyordu ama… 🙂 İnanın kendi dilinizi konuşurken kendinizi daha güçlü hissediyorsunuz ve bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlıyorsunuz.

Ben de sizlere Amerika’daki eğlenceli anılarımdan bahsedebilirdim nereleri gezdim, neler yaptım gibi, ama ben Work and Travel’a katılmadan önce kafamda bir dünya soru vardı ve benim size hazırladığım bu günlük keşke ben gitmeden böyle bir yazı okuma şansı bulsaydım dediğim bir günlük. Ben bu yazıyı sizlere yaşadıklarımı bilin ve benim yaşadığım sorunları siz de yaşamayın. En azından bu konularda daha dikkatli olun diye yazdım. Gitmeden herkes güzel hayaller ve umutlarla gidiyor oraya. Kabul, hayal kırıklığına da uğrayabilirsiniz, beklentinizin çok üstünde çok iyi bir Work and Travel da geçirebilirsiniz. Bu benim hikayemdi, benim yaşadığım Work and Travel deneyimiydi ve daha yazsam yazacak o kadar çok şey var ki…

Bana şimdi bunca sıkıntı ve sorundan sonra “Değdi mi?” diye sorarsanız. Ben “Değdi.” derim ve yine yapmak isterim. Her şeyden önemlisi çok güzel arkadaşlıklar kurdum burada ben. Dünyanın farklı köşelerinde farklı milletlerden arkadaşlarım oldu, farklı kültürler tanıdım, herkesin bahsettiği bu Amerika neymiş onu gördüm. Bunlar gerçekten yaşamaya ve görülmeye değecek şeylerdi. Benim için yaşadığım çoğu soruna rağmen. Çünkü dünya yaşadığımız şehirden, ülkeden, tanıdığımız insanlardan ibaret değil ve ben de ilk kez kafamı bulunduğum kapıdan dışarı çıkarmak istedim. Şu an her şeye rağmen “İyi ki de yapmışım.” diyorum.

Umarım günlüğüm kafanızdaki soruların bazılarına cevap olmuştur ve sizi sıkmamıştır. Bana daha fazla ve detaylı soru sormak isterseniz, şirketim, sponsorum ve travelım hakkında seve seve yardımcı olurum. 🙂

Beklentilerinizin çok üstünde bir Work and Travel deneyimi geçirmeniz dileğiyle…

YAZAR HAKKINDA
Beyza Emre

Herkese Merhabalar,
Öncelikle biraz kendimden bahsedeyim. Ankara'da okuyorum. Endüstri Mühendisliği bölümü son sınıf öğrencisiyim. Aslen Balıkesir'in Erdek ilçesinde yaşamaktayım, yani ailem orada.
2. sınıfın yaz ayında yurt dışına ilk kez Work and Travel programıyla çıktım ve Amerika'ya gitme hayalimi böylelikle gerçekleştirmiş oldum. Edumag sitesinin 2016 yılında düzenlediği ulusal içerik yarışmasına katılmakla beraber Edumag sitesi ile de tanışmış oldum. O zamandan beri ara ara günlükler ve galeriler hazırlamaktayım.
Gezmeyi, yurt dışına çıkıp yeni yerler keşfetmeyi, yeni insanlarla tanışmayı çok seviyorum. Bu anlamda bayağı cesurum diyebilirim. Bir fırsat bulursam hiç kaçırmam, yanımda biri var mı yok mu bakmadan direkt giderim. Hayatta fırsatlar karşımıza hep çıkmaz sonuçta. Dolu dolu yaşamak lazım.
Sorusu olanlar bana instagram hesabımdan kolaylıkla ulaşabilirler. :)