Avrupa’nın Saklı Tarih Ülkesi Polonya’da Erasmus

Avrupa’nın Saklı Tarih Ülkesi Polonya’da Erasmus

Erasmus yaptığım Polonya’ya neden tarih ülkesi dediğimi merak ediyorsunuzdur. Polonya, II. Dünya Savaşı’ndan kalan birçok binaya ve esere çok değer verdiğinden ve çok güzel bir şekilde kendi etnik kökenini koruduğundan dolayı. Yani Polonya’nın tarih kokusu kendi milletinin verdiği kokudur.

1. Neden olmasından nasıl giderime giden hikayem.

1. Neden olmasından nasıl giderime giden hikayem.

Bazen hocalarımızın dedikleri hoşumuza gitmez aslında. Beni tetikleyen bir cümle söylediler: ”Sizin diğer bilgisayar mühendislerinden farkınız ne?”

Her şey benim farklı bir şeylerin üniversite hayatımda olmasını istememle başladı. En başta İngilizce şart dedim ve nasıl geliştirebilirim diye düşündüm. Daha sonra Erasmus fotoğraflarını görmemle neden olmasın ki deyip o anda hayal kurmaya başladım. Herhalde balık burcu olmamın da etkisi var. Çok hayalperest diyorlar 🙂

”İki hayal bir gerçektir” diyen filozofun sözünden ilerleyerek ”nasıl gidebilirim”e döndüm. İki hayal dedin ilki Erasmus da diğeri neydi derseniz dünyayı gezmekti çoğu insanda olduğu gibi. Erasmusla bunu da yapabilirdim.

2. ''O kadar yer var neden Polonya?'' dediğinizi duyar gibiyim.

2. ''O kadar yer var neden Polonya?'' dediğinizi duyar gibiyim.

Sizde tahmin edersiniz ki bir öğrenci için ilk amaç derslerdir. Giderken derslerimi verebileceğim bir yer olması lazımdı. Bazı ülkeler kendi dillerinde eğitim veriyorlar. Mesela İtalya, İspanya vb. Buna ek olarak da İsveç gibi ülkelerde bazı okullar küçük bir miktar (10,000 euro) banka hesabı istiyorlar.

Ama Polonya; İngilizce eğitim vermesi, banka dekontu istememesi, araştırdığım her gördüğüm manzarada mest olduğum ülke olması, kendi kültürünü her adımda bizi takip ediyormuşçasına sezdiren ve Türk parasından düşük değerdeki zloty’siyle gezisiye doyacağınız tam bir öğrenci ülkesi. Daha önce giden arkadaşlarımın memnuniyetini görmem dolayısıyla Erasmus tercih listemde 4 ülkeden ilk 2’sini aldı. Aldığım 85 Erasmus sınav notumla ilk tercihim olan Polonya UTP’e gitmeye hak kazandım.

3. İlk arayış, ilk heyecanlar ve de kimi mi buldum?

3. İlk arayış, ilk heyecanlar ve de kimi mi buldum?

Benim Polonya’ya gidişim belli olduktan sonra ben hemen orada kim beni karşılayabilir arayışına girdim. Yepyeni bir ufka doğru yolculuktaydım. Polonya’daki okulum bana mentor (her Erasmus öğrencisine verilen ilgili kişi) atadı. Ama mentor beni başkentten almayacaktı. Aynı zamanda bir başkent Varşova’da Azeri arkadaşıma yazmıştım karşılama için. Bu arada ben direkt Varşova bileti aldım. Ama siz Avrupayı geze geze veya benim arkadaşlarım gibi Berlin üzerinden gelebilirsiniz, daha uygun olabiliyor çünkü. Yeter ki siz buraya gelmek isteyin. Her şekilde biriyle ve bir yolla gidebilirsiniz.

Bir şekilde hazırlıklarımı tamamladıktan sonra ailemle havalimanındayız. O anki duygu yoğunluğunun hiçbir tarifi yok. Aşırı heyecan ve aynı zamanda endişe. Vedalaştıktan sonra güvenlik kontrolüne girdikten sonra acayip bir özgürlük hissi ve tek başınıza yapacağınız bu serüvenin verdiği omuzlarınızdaki sorumluluk hissi. Polonya uçağına bindim ve yolculukta tanıdığım ilk kişi bir Türktü. Meral Abla da oraya gezmek için gidiyormuş.

Sonunda Polonya’daydım. Tabi heyecan ve merak bir arada. Meral Ablayla çıkış kapısındayız. Seni kim alacak diye bir soru? Ben etrafıma bakıyorum ama arkadaşım yok. Meral Ablanın bana Semiha deyişiyle bir kız bana yaklaştı. ”Bende seni arıyorum, Gülnare gönderdi” dedi. Meral Abla’dan ayrılıp dışarı çıktık ve macera başladı.

4. Ve Polonya'ya ilk varış anı. Ne mi yaptım?

4. Ve Polonya'ya ilk varış anı. Ne mi yaptım?

İlk vardığımda sakin ve ferah bir ortamdı. Otobüsle arkadaşın yanına geçerken etrafa merakla bakışlarımın keyfini anlatamam. Etrafıma bakarken Türk kebab yerleri gördüm. Sizi bilmem ama benim için iyi haber 🙂 Daha önceden yazıştığım arkadaşım Gülnare ile buluştum ve valizleri bir kenara bırakıp Varşova’nın tadını çıkarmaya başladım. Ve fotoğrafta Varşova simgesi olan kuleyi 5 zloty ödeyerek tepesine çıkıp eşsiz bir görüntüyle karşı karşıya kalmanız kaçınılamaz olacaktır.

5. Okulun ilk günü ve gelsin hediyeler.

5. Okulun ilk günü ve gelsin hediyeler.

Varşova’yı akşama kadar gezikten sonra 3.30 saat süren yolculuk yaptım. Ve okulum UTP University of Science and Technology’nin bulunduğu Bydgoszcz şehrindeydim.

Terminalden eve geçeceğim ama gece 12.00 de taksiyle eve geldim ve 40 zloty verdim. Ama trenler her 5 dakikada bir varmış ve 1,5 zloty’e gidilebilirmiş. Acemilik işte 🙂

İlk gün Erasmus toplantısı yapıldı. Öğrenciler için tüm bilgiler bir dosya şeklinde verildi. Ardından sabah kahvaltısı büfesi. Polonya’nın ünlü kekleri ponçik var. Yemenizi tavsiye ederim. Daha sonra her öğrenciye büyük bir hediye poşeti. İçinde tşört, bardak, firizbi ve daha birçok şey. Çok mutlu olmuştum.

6. Okulun ilk haftası hiç bitmesin.

6. Okulun ilk haftası hiç bitmesin.

İlk hafta hocalarımız bizim için bir tanıtım haftası düzenlemiş. Her gün için bir parti. İlk gün old town denilen şehrin merkezini tercümanla gezdik. Daha sonra bowling, paintball, kafelerlerde ücretsiz akşam yemeği vb. haftam nasıl geçti anlamadım. Hiç bitmesin istedim.

7. Herşey ile Bydgoszcz nasıldır?

7. Herşey ile Bydgoszcz nasıldır?

Polonya’da her şehrin old town’u (şehir merkezi) var ve her şeyi orada bulabilirsiniz. Şehrin merkezini bulmak kolay ama ayrılması zor. Neden mi? Fotoğraftaki Bydgoszcz merkezi solda, fotoğrafı sağ tarafını da ana görselde sizinle paylaştım. Bir yanımda doğa bir yanımda tarihsel binalar ve bir yanımda modern çizgiler. Bu kadar ebruli bir yere gidince ayrılması zor tabii. Umarım sizde tecrübe edersiniz. Ayrıca birçok müze var. En ilginci sabun müzesi. Benim orada yaptığım bir sabunum var. Kendi sabununuzu kendiniz yapıyorsunuz. Birçok kafe, vapur gezisi, göl manzarası vb birçok şeyi de bulabilirsiniz.

8. Masalsı derecede büyüleyici şehir Krakow'da doğum günümü kutladık.

8. Masalsı derecede büyüleyici şehir Krakow'da doğum günümü kutladık.

Gittiğimden beri 1 ay dan fazla olmuştu. Ve benim doğum günüm gelmişti. Polonya turlar denilen Ferhat Abi adında bir Türk’ün orada çalıştığı bir şirket var. Facebook’ta bana bildirim geldi. Erasmus öğrencilerine şirket tanıtımı amaçlı gezi düzenliyorlar diye. Arkadaşlarımla kadar verdik. Akşam yola çıktık ve 8 saat tren yolculuğundan sonra oradaydık. Türk bir rehber eşliğinde tüm Krakow’u gezdik. 600 yy.lık tarihsel geçmişiyle, ikiz kuleli büyüleyici kilisesi, masal şehrini anlatan Vavel kalesi ve onun önünde duran ateş püskürten dinazor ve efsanesiyle gezilmeye görülmeye değecek bir yerdi. Doğum günümü kutladığım Krakow’da harika anılar biriktirdim. Resmen bir hafta etkisinde kaldım şehrin. O kadar ki ikinci kez aynı şehri gezdim.

9. Polonya'ya kuzenim gelmiş hoşgelmiş.

9. Polonya'ya kuzenim gelmiş hoşgelmiş.

2,5 ay olmuştu. Polonya’yı avucumun içi gibi biliyordum. Kuzenim Viyana’da yaşıyor ve beni aradı. Polonya’yı çok merak ediyorum dedi bende iki gün içinde burada ol dedim. Kuzenimi Polonya’da gördüğüm anı unutamam. 🙂 İnsanın kendi kanından, canından birini yurtdışında görmesi çok hoş bir duyguymuş.

Kuzenimle gezmelere başladık. İlk önce Bydgoszcz daha sonra ikinci kez Krakow ve son olarak Varşova’yı hem rehberlik yaparak hem de eğlenerek gezdik. Bir haftayı rüya gibi geçirdik.

10. Polonya'da rengarenk boyanmış insanlar.

10. Polonya'da rengarenk boyanmış insanlar.

Festival olur da Semiha durur mu? Tabi ki de hayır. Polonya’da her şehirde ayrı ayrı düzenlenen renk festivali gelip çatmıştı. Sevilen biri olduğum için yaklaşık 20 arkadaşımı bu festivale gitmeye ikna etmiştim.

Mişlenşilek adında festivalin olduğu yere vardığımızda her yeri boyalı insanları görüp daha da heyecanlanıyorduk. Yaklaşık 20 kişi festivale koşup renk tozlarımızı alıp üzerimize atmaya başlamıştık bile. Çok ilginç ve çok zevkli bir deneyim oldu benim için.

11. 15 günde Avrupa'da devri alem.

11. 15 günde Avrupa'da devri alem.

Artık havalar ısınmaya başlamıştı ve 4 ayımı Polonya’da tamamlamıştım. 5 kişilik bir grupla 15 günlük kendimize gezi hazırladık. Başlangıç İtalya’ydı. Floransa’da Mikelengelo tepesine çıkalım dedik. Ben bu kadar döneçli ve uzun bir tepe hiç görmemiştim. Kaç şise su bitirdim çıkarken bilmiyorum. Ama çıktıktan sonra Floransa’nın manzarası muhteşemdi. İlginç olan o tepede bile Türk bir aileyle karşılaşmamızdı.

12. Yaya taksi bu olsa gerek.

12. Yaya taksi bu olsa gerek.

Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra Venedik’teydik. Sabah saat 6 ve her yer deniz ve hava soğuk adres soracak kimseyi göremiyoruz erken olduğu için. Vapur iskelesinde bir saat bekledikten sonra yola koyulduk.

Venedik merkezine geldik ve yol ayrımı. Birkaç kişiye sorduk nasıl gidebiliriz diye. Bazıları gondol dedi, bazıları bilmiyoruz dedi. Gondollar çok pahalı. Yanlış hatırlamıyorsam 25 euro kişi başı. En son bir teyzeye sorduk ve yürüyerek biraz uzak dedi. Ama isterseniz size yardımcı olayım. Biz de tabi ki bu teklife balıklama atladık. Tüm sokaklar su yolu ancak köprülerden geçiyoruz. Yaklaşık 45 dakika sonra o yaşlı teyze bizi tam otelimize kadar götürdü. İşte yaya taksi bu olsa gerek. Sıfır masraf ve güzel sohbetlerle otelimize varmıştık artık. Birkaç gün için Venedik’e doyacaktık.

13. Fransa'da tek bir karara 50 euro kaybettik. Nasıl mı?

13. Fransa'da tek bir karara 50 euro kaybettik. Nasıl mı?

4 ülke gezdikten sonra son durak Fransa’dayız. Paris, Paris, Paris.. Benim çocukluk hayalim. Ve sonunda gerçekleşti ve Paris’teyim. Bunun keyfini çıkarmak için kendimizi sokaklara attık. Her yerde mülteciler ve bir şeyler satma çabaları. Dolanırken bir grubun sokakta oyun oynadığını gördük izlemeye başladık. Oyun 2 bardak bir top. Topu adam bardağın birine koyup karıştırıp hangisinde diye sordu. Seçmek için 50 euro veriyorsun, kazanırsan 100 euro alıyorsun. Arkadaşımız bizim de gördüğümüz toplu bardağı seçti ama yoktu. Böylece kaybettik. Meğersem hepsi bir düzenmiş. Bende çok üzüldüm. Bundan sonra yapılacak şey modumuzu değiştirmekti. Bizde öle yaptık. Eyfel’i gördüm ve tüm Paris’i gezdim. Artık mutluyduk. Kötü anımızı gülümseyerek bahsediyorduk.

14. Viyana'da akraba ziyareti pek hoş oluyormuş.

14. Viyana'da akraba ziyareti pek hoş oluyormuş.

Hayalimdeki ülkeleri gezdikten sonra akrabalarıma uğramamak olmazdı. Teyzemin beni davet etmesiyle soluğu Viyana’da aldım. Hayatımda yaşadığım en güzel hatıralarım olan Erasmus maceramda birlikte olmak paha biçilemezdi. Bir de bana yaptıkları İngilizce rehberlik dinlemeye değerdi. Kuzenlerim Viyana’yı tanıtırlarken çok keyif aldım: ”This is white bank” 🙂

15. Üniversite festivali mangal ve rock konseri bir arada.

15. Üniversite festivali mangal ve rock konseri bir arada.

Beşinci ayımdayım. Üniversitenin festivalindeyiz ve rock konseri vardı. Herkes festivalde mangal yapıyor. Ben ve arkadaşlarım şaşırdık. Biz sadece dinlemeye gelmiştik ve öyle biliyorduk. Ama ortamı görünce biz de bir şeyler alıp rock konseriyle mangalın keyfini çıkarmaya başladık. Harika ve unutamayacağım bir konserdi.

16. Polonya'da eğlence dorukta ve ücretsiz.

16. Polonya'da eğlence dorukta ve ücretsiz.

Artık son 6. ayımızdayım ve son Erasmus toplantısı yapıldı.

Polonya’da eğlenmek için birçok eğlence mekanları var ve çok ucuz. Birkaç mekan haftada bir gün sadece Erasmus öğrencileri için ayarlanırdı. Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri arkadaşlarla toplanıp eğlenmeye giderdik. Bol bol dans ederdik. Aslında bakarsam zayıflamamın sırrını Polonya da farkettim. Bol bol dans etmek…

17. Veda günleri kapıda beklerken.

17. Veda günleri kapıda beklerken.

Artık veda haftası. Hepimiz birbirimize alışmış, farklı kültürlerle tanımış ama bayağı alışmıştık. İspanyol arkadaşımız Luis ve birkaç gün sonra ben gidiyordum. Veda gecesi gülen yüzümde, biraz da arkadaşlarımdan ayrılmamın hüznünü yaşıyordum. Hepimiz farklı yerlerden gelmiş olsak da birbirimizi çok sevmiştik. Hepsi çok iyilerdi ve onları asla unutmayacağım.

18. Rüya bitti ve eve dönüş.

18. Rüya bitti ve eve dönüş.

Ne kadar bitmemesini istesem de artık Erasmus bitmiş, derslerimin hepsini en iyi şekilde vermiş ve eve dönmüştüm. Bundan sonra Erasmus’un bana kattıklarını, insanların söylemlerinden anlayabiliyordum. Güzel bir deneyim yaşadım ve bitirdim. Şuan Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisi öğrencisi olarak devam etmekteyim.

”İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” demiş filozof. Bende hayal ettim, yaptım ve şuan yaşadığımı hissediyorum.

YAZAR HAKKINDA
Semiha Dervişoğlu

19.03.1993 hatay / iskenderun doğumluyum.
Ortaokul 88.90
lise okul 2.liği
Karadeniz Teknik Üniversitesinde bilgisayar mühendisi olarak hala devam etmekteyim.Yurtdışında erasmus öğrencisi olarak polonya UTP universitesinde eğitim aldım.