Erasmus Günlüğü: 6 Aylık Portekiz ve Avrupa Serüvenim
Erasmus, sizin farklı din, dil ve kültürdeki insanlarla aynı karede gülümsemenizi sağlar. Hayatımın en güzel deneyimiydi. Geriye dönüp baktığımda hepsini gülümseyerek hatırlıyorum. Sizlerle Erasmus’ta yaşadığım, tanık olduğum güzel anlarımı paylaşmak istedim.
1. Portekiz'deki Evora şehrinde Erasmus'a başladım.
Portekiz’in Alentejo bölgesine bağlıdır. Erasmus yaptığım şehir burasıdır. İnanılmaz bir şehirdir. Hala çok özlüyorum.
2. Evora'daki kemik kilisesi ürkütücüydü.
Kilise insan kalıntılarıyla inşa edilmektedir. Çok ürkütücü bir havası vardı. Ben müzeyi gezerken hala çalışmalar sürüyordu. Oldukça ilginç bu kiliseyi görmeniz için giriş ücreti olarak 1.5 euro ödemeniz yeterlidir.
3. Aman! Domuz eti yemiyorsanız kasap dükkanlarına dikkat!
Reyonlarda domuz etleri daha fazladır. Domuz peynirleri, domuz yağları gibi ürünlerde oldukça fazladır.
4. Evora Hastanesi benim için büyük bir deneyimdi.
Hemşirelik hizmetinde en iyi ülkelerden biridir Portekiz. İnanın ki mükemmelin ötesindeler. Hayatımın en güzel deneyimlerinden biriydi Evora Hastanesi’nde staj yapmak.
5. Mangal yaparız umuduyla gittiğim çiftlik gezim...
Çiftliklerinde at, köpek, domuz, inek gibi hayvanlardan bulunmaktadır. Bizdeki gibi gel bir mangal yakalım mantığı yoktur. 3 saatlik çiftlik gezimiz boyunca hiçbir şey ikram edilmemiştir.
6. Portekiz'de karanfil devriminin en önemli simgelerine rastladım.
”25 Nisan 40 Yıl demektir.” Portekiz de 25 yıllık süren diktatörlük rejimin arkasından yapılan ayaklanmalar, savaşlar karanfil devrimi olarak bilinir. Portekiz de herhangi bir yerde yürürken herhangi bir duvarda bu resmi görebilirsiniz.
7. Comporta'da gün batımını mutlaka izleyin.
Comporta, Evora’nın batısında bulunan bir bölge. Büyük bir plaja sahip. Okyanusa karşı gün batımını izlemek oldukça huzur vericiydi.
8. Nerede yaşarsak yaşayalım, oyuncak her çocuk için değerlidir.
Aklınıza hemen kendi çocukluğunuz gelecek değil mi? İnsanın içini ısıtan bir dükkan. Bütün oyuncaklar ev yapımı. Topaç onlarda da var. Çocuk her yerde çocuktur.
9. İlginç bir karşılama törenin içinde buldum kendimi.
Evora Üniversitesi’nin öğrencileri oldukça eğlenceliler. Son sınıf öğrencilerinin formaları bu şekilde. Bana kendimi Harry Potter setinde gibi hissettirdiler.
10.Ülke yemekleri tanıtım gecesi olur da katılmaz mıyım?
Çok zorlanmış da olsam, malzemelerin hepsini bulamasam da sonuç harikaydı. Geceye sigara böreği, un helvası, ayran, çikolatalı pastayla katılmaktan gurur duydum. Gönül isterdi dolmalar yapalım, kebaplar pişirelim ama nasip değilmiş.
11. Hristiyan mezarlığını ziyaret edeyim dedim.
Ölüm; dinin, ırkın, dilin ne olursa olsun zordur. Mutlaka gidip görmeniz gereken yerlerden biridir. Mezar taşlarının üstü ölen kişiye ait eşyalar, fotoğraflar ve melek heykelleriyle doludur.
12. Harleyciler'e selam olsun.
Evora’daki Harleyciler size motoru ve hızı sevdirebilir.
13. Mezuniyetten de eksik kalmadım.
Evora’nın geleneksel mezuniyet eğlencesi okul formalarıyla meydandaki havuza girip eğlenmek. Çok ilginç değil mi? Bizdeki kuru pasta, limonata eşliğinde ve yanımıza yakışmayan arkadaşlarımızla dans ettiğimiz elimizde çicekle milyon tane gereksiz fotoğraf çekindiğimiz mezuniyetlerimizi düşündüğümde Evoradaki mezuniyet oldukça yaratıcıydı.
14. Portekiz'in başkentine geldim.
Lizbon, Portekiz’in başkentidir.
15. Lizbon'da pazar kuruldu dediler, geldik.
Bizdeki gibi pazar yerleri beklemeyin. ”Hani nerede domates ve salatalık?” gibi bir durum yok. Genelikle ikinci el eşyalar, kitaplar, İsa heykelleri vb ürünler satılmaktadır. Lizbon’un en eski kilisesinin karşısında kurulmaktadır.
16. Lizbon sokakları size çok şey anlatacak.
Her ülkede olduğu gibi Lizbon’da da zengin ve fakir yerleşimleri görmekteyiz.
17. Avrupa'da müslüman olarak yaşamak tuhaf bir duygudur. Lizbon'da bir caminin içinde bu duyguları daha yoğun yaşıyorsunuz.
Yurtdışında bir Türk olarak en çok ezan sesini özlüyorsunuz.. Ülkeniz daha çok burnunuzda tütüyor. Ezan sesinin dışarı verilmesi batı ülkelerinde yasak. Bunun ne kadar üzücü bir şey olduğunu anlamanız için Avrupa’da 1 gün geçirmeniz yeterli.
18. Fransa'nın en önemli sembolü Eyfel Kulesi. Rotam Paris.
Erasmus öğrencisi olup da Paris’e gitmemek olur mu? 1889 yılında inşa edilmiş yapı başlarda halk tarafından büyük tepkiye neden olmuştur. Demir yığınını şehrimizde istemiyoruz diye halk birçok kez ayaklanmıştır. Günümüzde ise Paris’i Paris yapan en önemli yapıttır. Paris kulesine karşı waffle yemenizi tavsiye ederim.
19. Yolculuk İtalya'ya: "Duomo Di Milano" mimarisi sizi büyüleyebilir.
Milano’nun merkezinde bulunan bir kilise. Erken gelmeye gayret edin yoksa içini gezebilmek için uzun kuyruklar beklemek zorunda kalırsınız.
20. İtalya'nın mutfağının lezzetini çok duyduk. İtalyan mutfağı harika dostum.
İtalya’ya yolunuz düşerse mutlaka İtalyan mutfağını tadın derim. Tek kelimeyle harika. Maliyeti de inanın ki çok yüksek değil size bir tiramisu ve kahve 6 euroya mal olur.
21. Sforzesco Şatosu'na bak sen!
Milano’ya gitmişken görülmesi gereken en önemli yerlerden biri. Şatonun arkası büyük bir parka açılmakta. Yanınızda yiyecek götürüp Türk usulü piknik yapabilirsiniz.
22. Floransa'ya tepeden bakarken burası muhteşem diye bağırmak istedim.
Floransa açık hava müzesi. Bir günde gezebileceğiniz bir şehir. Sabah ilk gün ışıklarıyla yola koyulursanız gün batımını bu tepede izleyebilirsiniz. Mutlaka Floransa haritası alın ve bir sıraya koyarak önemli bütün yapıtları gezin köprüden karşıya geçtiğinizde ağır ağır tepeyi yürüdükten sonra bu eşsiz manzaraya tanık olacaksınız ve yüzünüzde kocaman gülümseme.
23. Venedik görülmeye değer.
Sular şehri. İtalya’nın kraliçesi. Araba sesi duymayacağınız bir şehir. Yazın gelmenizi öneririm. Mutlaka tekne turu yapın. Bir gece olsa da kalmanızı tavsiye ediyorum gece yıldızların ışığında Venedik’e tanık olmanız için.
24. Zamanda yolculuk yapmak istiyorsanız Antik Roma'da bir güne ne dersiniz?
Eski Roma havasını size yaşatacağından eminim. Erken gelmenizi tavsiye ederim uzun bir kuyruk beklemek istemiyorsanız. Bir gününüzü buraya ayırmanız gerekecek. Giriş ücreti olarak 12 euro ödemeniz gerekiyor.
25. Colosseum hem insanı kendine hayran bırakıyor hem de bir o kadar ürkütüyor.
Kolezyum, tarihi savaşlara, katliamlara, acılara, aşklara ev sahipliği yapmış bir yapıt. Roma denince akla ilk gelen yapıtlardan biridir. Giriş ücreti olarak 8 euro ödemeniz yeterlidir. Resim çekinebileceğiniz Roma’ya özgü kostümlü bir sürü insan görmeniz mümkün.
26. Roma'da düğün var dediler, geldim.
Bizdekinden oldukça farklı bir düğün anlayışları var. Damat kilisede beklemektedir. Gelin babasının kolunda gelir. Papaz nikahlarını kıyar. Müzikleri oldukça etkileyicidir. Tanık olmanız gereken anlardan biridir. Sizin de düğünlerine katılmanız onları oldukça mutlu edecektir.
27. Ülke içinde ülke olan Vatikan. Roma'da mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Hristiyanlığın yönetim merkezidir. Papa halka buradan hitap ediyor. Çevrenizde ve Roma sokaklarında rahip ve rahibelere çok sık rastlarsınız. Eğer tesettürlüyseniz sizinle resim çekinmiyorlar. Selam verirseniz mutlaka selamınızı alıyorlar. Roma’da bir müslüman olarak gezerken çok fazla gözün üstünüzde olduğunu anlıyorsunuz.
28. Vatikan Müzesi hayatımda gördüğüm en etkileyici müzeydi.
Hristiyanların pazar ayinlerinin yapıldığı ve Hz. İsa’ya ait heykeller, melekler ve birbirinden güzel binlerce eserin sergilendiği bir müze. Yılbaşı tatilinde gelirseniz pazar günü ücretsiz. Diğer günler için 40 euroyu gözden çıkarmanız gerekiyor. Bir gününüzü alacak bir gezidir. Mutlaka pazar ayinine katılmanızı öneririm.
29. İspanyol merdivenlerinde dinlenmek harikaydı.
Adını bölgede bulunan İspanyol elçiliğinden almıştır. Önündeki çeşme ve önemli mağazalarla etrafın kuşatılması merdivenin ününü artırmıştır. Merdiven, akşam üzeri oldukça kalabalıktır. Mola vereceğiniz güzel bir dinlenme yeri.
30. Bir de ne göreyim İtalya'da gizli kapılar!
İtalya sokaklarında yürürken gözünüzü dört açmanızı öneririm. Gizemli yapıtlara tanık olabilirsiniz.
31. Berlin Brandenburg Kapısı'ndan da geçtim.
Almanya’nın başkenti olan Berlin’in ana sembollerindendir. Naziler döneminde kapı sembol olarak kullanılıyordu.
32. Almanya'da bir kitapçıda gezerken dikkatimi çeken bir kare.
Almanya’da hangi kitapçıya girerseniz girin karşılaşacağınız manzara aynıdır. Nazi zihniyetini kötüleyen kitaplar, Hitler’in tarihçesi vb. kitaplar raflarda yer almaktadır.
33. Berlin Kilisesi'ni de gezdim.
Berlin Kilisesi 1700’lü yıllarda inşa edilmiştir. Protestan kilisedir.
34. Şehrin ortasında sembolik yahudi mezarlığı beni çok hüzünlendirdi.
Berlin’de bu manzarayla karşılaştığınızda şaşırmayın. Sembolik olarak hazırlanmış yahudi mezarlığıdır. Şehrin her yerinde yahudilere yapılan zulmü kınayan yapıtlar, afişler ve resimler görmeniz muhtemeldir.
35. Humboldt Üniversitesi'nde okumak isterdim.
Berlin’in en eski üniversitesidir. En büyük Alman düşünürlere ev sahipliği yapmıştır.
36. Türk mutfağı gibisi yok. Lahmacunu çok özlemiştim.
Berlin’e gelip de Türk mahallesine gidilmez mi? Kreuzberg tipik bir Türk mahallesidir. Falım sakız bulmak bile mümkündür.
37. Almanya metro istasyonlarındaki görseller çok şey anlatıyor.
Almanya’daki istasyonlarda bunları fazlasıyla göreceksiniz.
38. Amstardam en çok görmek istediğim şehirdi.
Hollanda’nın başkentidir. Mimarisi ve köprüleriyle dikkat çeker.
39. Bisiklet şehrinde bisiklet kiraladım ve o sokaklarda kaybolmanın mutluluğunu yaşadım.
Hollanda tam anlamıyla bisiklet şehri. Küçük büyük herkes bisiklet sürmektedir. 12 saatliğini 5 euro gibi makul bir fiyata kiralayabilirsiniz.
40. Anne Frank Müzesi.. ne diyebilirim ki...
Bilinen ilk yahudi kadın yazardır. Yahudi katliamının simgelerindendir. Anne Frank yahudi katliamı sırasında komşularına sığınır, kitabında da o evde neler yaşadığını anlatır. Ev müze haline getirilmiştir. Erken gelmenizi tavsiye ederim. Giriş ücreti 9 eurodur. Müzede resim çekmek yasaktır. Tarihinde bu kadar acı çekmiş bir topluluğun şu an masum insanları katlediyor olması düşündürücüdür.
41. Varşova çok soğuk olsa da üşümeye değer.
Polonya’nın başkentidir. Kış mevsiminde gelmenizi öneririm. Polonya çok ama çok soğuk bir ülke.
42. Varşova'nın bölgesel kıyafeti oldukça dikkatimi çekti.
Polonya’ya özgü kıyafetli insanlara sık rastlarsınız. Belli bir ücret karşılığında sizinle resim çekinirler.
43. Çok gezdim, çok üşüdüm.
Dediğim gibi Polonya kışın kutupları aratmayacak kadar soğuktur. Varşova’da çok tatlı küçük kafeler bulmak mümkün. Çaylar bu şekilde servis edilmektedir.
44. Polonya'daki kafe dizaynlarının çok samimi ve sıcak bir havası var.
Polonya sokakları çok huzur vermese de kafeleri oldukça huzur verici.
45. Varşova'da bir mahallle deyip geçemedim. Hiç sevmedim bu ve buna benzer mahalleleri.
Polonya da yahudi katliamından nasibini almış şehirlerdendir. Piyanist filmi Polonya’daki yahudi katliamını anlatan bir filimdir. Filmi izleyip Polonya’ya giderseniz o yoğun havayı soluyacağınızdan eminim. Bu şehir de yahudi ayaklanmalarına, katliamlarına tanık olmuştur. Tarihe Varşova Gettosu Ayaklanması diye geçmiştir.
46. Brugge şehri huzur verici..
Belçika’nın en sakin ve güzel şehirlerindendir.
47. Grote Markt'ta gezerken...
Noel Bayramı’nda giderseniz önünde buz pateni pisti kuruluyor.
48. Brugge'da bir oteldeki bu duvar oldukça ilgimi çekmişti.
Otelin girişindeki bu duvar dikkatinizi çekebilir. Her ülkenin parasını bulmak mümkün. Çok eski paralar kullanılmış.
49. Yemedi demesinler dedim. Keşke suşi yememiş deselerdi.
Japon mutfağının olmazsa olmazı suşi. Siz de benim gibi Türk mutfağına düşkünseniz karnınızı doyurabileceğiniz bir yemek değil. Tadına kesinlikle bakmanızı tavsiye ederim. 2 euroya tadına bakabilirsiniz.
50. Deli misin! Tabi ki de Avrupa'da sinemaya gittim.
Sinema önemli bir sanat dalıdır. Avrupa’nın herhangi bir şehrinde 6 boyutlu filmi sizlere öneriyorum. Mutlaka deneyin.
51. Eve dönüş.
Türkiye’ye dönmek benim için çok zor oldu. Güzel insanlar tanıdım çok keyifli anlara tanık oldum. Dilerim bu güzel insanlarla tekrar görüşürüm.