“Yediğin İçtiğin Senin Olsun Sen Gördüklerini Anlat!” Diyenlere İrlanda’nın 10 Tonu
Yaklaşık 1 sene kadar öncesinde yazmış olduğum destan niteliğindeki bir Work and Travel günlüğümden beni hatırlayanınız vardır belki. EDUMAG sitesi için yazmış olduğum ”Anlatılanıyla, Anlatılmayanıyla Work and Travel! (Benim Hikayem)” günlüğüm ile ulusal içerik yarışmasında derece alınca ödül olarak 1 ay burslu İrlanda’da dil okulu kazandım. Geçtiğimiz yaz Ağustos ayı boyunca İrlanda’daydım.
Bu 1 ayın bana İrlanda’ya dair neler gösterdiğini de bu galerimde yazdım. Okurken bazı başlıklarda ”Nasıl yani, öyle miymiş?”, bazı başlıklarda da ”Bunu zaten biliyoruz!” diyeceğiniz yazımla sizi baş başa bırakıyorum. Umarım sıkılmadan keyifle okursunuz. 🙂
1. Kafa karıştıran trafik akışı vardır.
Bu aslında İrlanda hakkında her yerde bulabileceğiniz en bilindik ve karşınıza ilk çıkacak özelliklerden biridir. Burada bir kez daha belirtmiş olalım. İrlanda’da trafik İngiltere gibi soldan akar.
Buradaki en kilit durum şu ki siz karşıya geçmek için yanlış yönü kontrol ederseniz olası kazalar kaçınılmaz. O yüzden ışıklara gelince yerde “look right” ya da “look left” yazan oka göre araba gelişini kontrol etmek en doğrusu. Bir de yaya geçitlerinde karşıya geçmek için önce direk üzerinde bulunan butona basın ki basmazsanız yayalar için niye yeşil yanmıyor diyor düşünüp durmazsınız.
2. Şemsiyelere yapışık, güneşe hasret hayat yaşatır.
İrlanda’da gördüğüm en bunaltıcı şey havasıydı sanırım. Sürekli kapalı, kasvetli ve yağmur yağma ihtimali var. Güneşi 5 dakika görebilirseniz gerçekten şanslısınız. Öyle ki havaya aldanıp bugün iyi zaten diye şemsiyesiz dışarı çıkarsanız geçmiş olsun, sırılsıklam olma ihtimaliniz çok yüksek. O yüzden şemsiyeniz yanınızdan hiç ayrılmamalı.
3. İrlandalılar hangi dili kullanıyor? Gaelic mi, Irish mi, Keltic mi?
İrlanda hakkında gitmeden önce okuduğum yazılarda en çok karşıma çıkanlardan biri İrlanda’nın kendi dilinin olduğu ama İrlandalı’ların İngilizce konuşmayı tercih ettiğiydi. Dahası, ben İrlanda’daki herkesin anadillerini bildiğini ve konuşabildiğini zannetmiştim. Fakat İrlanda’ya gittiğimde öğrendim ki Gaelic, Irish ya da Keltic (Üçü de İrlandaca demek) dili daha çok İrlanda’da kırsal kesim ve yerel halk tarafından konuşuluyor ve İrlandalı’ların çoğu bu dili resmi makamlarda ya da otobüslerde görüyorlar. Yani ”İngilizce konuşuyoruz ama anadilimizi de bilmez olur muyuz?” diyen çok yok.
4. Dikkat "havuç" çıkabilir!
Çocuklar Duymasın dizisini hepiniz hatırlarsınız sanırım. Orada Emre diye bir çocuk vardı. Dizinin %90’ınında çocuğu Emre değil de turuncu saçları ve çilleri var, farklı görünüyor ve havuca benziyor diye “Havuç” olarak çağırıyorlardı. İrlandalıların %9’u doğal kızıl olduğu için yürürken adım başı o havuçlardan görmeniz mümkün. %100 doğallar ve oldukça fazlalar.
5. Her yer tarih!
İrlanda’nın en güzel yanlarından biri her yerinden tarih fışkırıyor oluşu. Ben Dublin’de gezerken kafamı nereye çevirsem 1800-1900’lerden kalma ama aşırı iyi korunmuş binalar görmüştüm. Öyle ki bir gün O’Connell Street diye çok bilindik bir caddede saray gibi bir yerin önünden geçerken “Aaa! Burası ne müzesi acaba bir girip baksam mı?” dediğim binanın İrlanda Bankası’na ait olduğunu duyunca çok şaşırmıştım. Yani ülke buram buram tarih kokuyor ve atmosferi inanılmaz. Eğer bir gün giderseniz o gördüğünüz binaları benim gibi müze sanmayın arkadaşlar. 😀
6. Ne demek polis yok?
Başlıktan da anlaşılacağı üzere İrlanda’da polis falan yok. Şu an okurken benim ilk duyduğumda verdiğim tepkiyi veriyor ve “nasıl yani?” diyor olabilirsiniz. Hemen açıklayayım: İrlanda’da polis yok, evet ama gardalar var. Garda İrlanda dilinde muhafız, koruma gibi bir anlama geliyormuş. Bu yüzden İrlandalılar polis yerine garda kelimesini kullanıyorlar. Eğer etrafta üstünde Garda yazan üniformalı adamlar ve arabalar görürseniz onlar İrlanda polisi ama polis değil GARDA!
7. Meşhur guinness biraları..
Guinness, İrlanda’nın kendi üretimi olan siyah renkli bir bira türü. Hemen hemen İrlanda’da her yerde görebilirsiniz. Bir şeyler içmeye gidelim yerine Guinness içmeye gidelim lafını çok duyarsınız. Siz de İrlanda’ya giderseniz tadına bir bakın derim, sonuçta İrlanda demek Guinness demek. 😀 Dublin’deki Guinness depo fabrikası da kesinlikle görülmesi gereken bir yer bu arada eğer yolunuz düşerse. Ayrıca şu ünlü Guinness rekorlar kitabının hikayesi de bu Guinness bira fabrikası genel müdürünün arkadaşlarıyla iddialaşmasına dayanıyormuş (Meraklılarına bu da küçük bir dipnot).
8. Sen hangi İrlanda'ya gidiyorsun?
Dürüst olmak gerekirse ben de gitmeden önce İrlanda’nın hangi tarafında olacağımı bilmiyordum. Anlatması da zor insanlara, sen ”bir İrlanda cumhuriyeti var bir de Kuzey İrlanda. Ama ben İrlanda Cumhuriyeti’ne gideceğim” deyince cevap olarak ”ikisi de İrlanda değil mi şimdi fark ne?” gibi bir soruyla karşılaşıyorsun. Duruma aşina olanınız vardır ama tam anlamıyla bilmeyenler için önce bir haritayı açıp bakarsanız (benim gitmeden önce dur bir şu haritaya bakayım ‘neredeydi bu İrlanda?’ deyip baktığım gibi) İrlanda’nın İngiltere’ye yakın bir ada ülkesi olduğunu ama güney parçasının İrlanda Cumhuriyeti kuzey parçasının ise Kuzey İrlanda olduğunu görürsünüz.
Fark şu: İrlanda Cumhuriyeti burada asıl İrlanda oluyor, çoğunluğu Katolik, İngiltere’den bağımsız, para birimi Euro, başkenti Dublin vs. Kuzey İrlanda çoğunluğu protestan İngiltere’ye bağlı kalmayı kabul eden para birimi Sterlin, başkenti Belfast olan Game of Thrones’un bazı sahnelerinin çekildiği, Titanik müzesinin olduğu İngiltere’ye bağlı ayrı bir ülke. Neticede hangi tarafa giderseniz gidin hepsi İrlandalı.
Ama olur da İrlanda Cumhuriyeti’ne giderseniz Kuzey İrlanda’ya girmek için İngiltere vizesi falan gerekli değil, merak etmeyin. Turlarla ya da kendi aracınızla rahatlıkla gidebilirsiniz. Sadece telefon operatörünüz falan değişiyor, bir de daha pahalı doğal olarak, Sterlin geçiyor orada.
9. Gökkuşağı misali İrlanda aksanı
Ben gitmeden hep İrlandalıların İngiliz aksanı ile konuştuklarını düşünmüştüm. Ama daha Dublin Havaalanına indiğim anda bilgi masasına gidip karşımdaki kişinin bana ”Hey ya, hav ay ya?” demesiyle tüm İngilizce özgüvenim (Benim seviyem Advanced, siz düşünün artık gerisini!) yerle bir oldu. Kendi kendime acaba ilk uçak ne zaman Türkiye’ye baksam mı diye düşünmedim değil 😀 İrlandalıların aksanları çok çeşitli ama öyle böyle değil. Kuzey tarafta başka, güney tarafta başka, batı taraf zaten daha çok İrlandaca konuşuyor o bir başka. Dublin ki çok büyük değil orada bile iki ayrı aksan varmış. Bununla alakalı bir video da var Youtube’da bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Ama İngiliz aksanı ile alakası falan yok gerçekten çok arada kalmış, kendi dillerinin etkisi var İngilizcelerinde.
Başta anlamakta zorlanabilirsiniz ama alışınca anlaşılmaz değiller ben bana havaalanında sorulan sorunun ”Hey you?, How are you?” olduğunu 1 hafta sonra çözmüştüm mesela 😀
10. Abartısız her yer yemyeşil!
Açıklamalara göre 2018’de dikilecek ağaçlar ve yapılacak yeni ormanlarla birlikte İrlanda sınırlarının %18’i orman olacakmış. Ülke gerçekten öyle. Her yerde ağaç, park ve çimen var. Bu yüzden yemyeşil bir ülkede yaşamak da insanı ayrı bir huzurlu hissettiriyor.
Nihayet sonuna gelebildiğim yazımda İrlanda’nın 50 tonu değil de 10 tonunu yazabildim. Ama daha detaylı araştırıp bakarsanız İrlanda hakkında daha fazla tonlar bulabilirsiniz. Neticede koca bir ülke, değişik bir kültür ve kesinlikle tanınması gereken ülkelerden biri.
Bunlar benim 1 ay içinde edindiğim izlenimler, fikirler. 1 aylık dil okulu hikayemi de başka bir yazıda sizlerle paylaşacağım. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Siz de İrlanda veya Dublin hakkındaki soru veya fikirlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
İrlanda ile ilgili bu içerikleri de mutlaka okuyun!
- Dublin ve İrlandalılar Hakkında Bilmeniz Gereken 7 Bilgi
- İrlanda Hakkında Sizi Şaşırtacak 6 Gerçek
- İrlanda’da Dil Eğitimi Neden Bu Kadar Cazip ve Popüler?
EDUMAG size keyifli ve yararlı yurtdışı eğitim içerikleri sunan bir sosyal içerik platformudur.