Brighton’da Dil Eğitimi ve İngiltere Serüvenim

Brighton’da Dil Eğitimi ve İngiltere Serüvenim

Yeni mezun oldunuz ve dil eğitimi almaya karar veriyorsunuz. ”Ne yapsam, nereye gitsem?” diye düşünürken kendinizi bir acentada danışmanın karşısında buluyorsunuz. Sana uygun şehirler, okullar sunuluyor. Ve kendine en uygun okulu seçerek en zor süreci atlatıyor, en stresli süreç olan vize aşamasına geçiyorsunuz.

1. Vize aşamasına hoşgeldiniz...

1. Vize aşamasına hoşgeldiniz...

Artık bol koşuşturmalı, beklentili sürece girmiş bulunmaktasınız. O kadar özenle eleyip seçtiğiniz şehir ve okul hayaliniz bu noktada netlik kazanacaktır. O zaman başlayalım belgeleri toplamaya… Önce kişisel belgelerin, ailenin bütçesini sunman (….) ve altın kural olan ”GERİ DÖNECEĞİM ARKADAŞIM BEN’’ söylemini kanıtlaman gerekiyor.

Eksik mi buldular? Gerekçelerini sunuyorlar ve gerekçeleri çürüttüğün bir tabloyla kendini yeniden sunuyorsun. İşte maillerini sabah öğle akşam yenilediğin takip süreci başlıyor. Ve 10 iş günü (benimki bayrama denk gelmişti bu süreç bi hafta daha uzamıştı, aman diyeyim siz o sürece denk getirmeyin, eğer ki benim gibi heyecanla bekliyorsanız o süreç işkence gibi geliyor.) beklemeye koyuluyorsunuz.

Ve cevap geldi, doğru Mecidiyeköy’e. Pasaportu aç veee, onay vermişler. Artık İngiltere’ye giriş kapıların açıldı. Cefasını çektiniz sıra geldi Sefa sürmeye.

2. İngiltere macerası başlasın...

2. İngiltere macerası başlasın...

Bundan sonrası çorap söküğü gibi geliyor. Nasıl mı? Öncelikle acentandan oryantasyon alıyorsun, gidince ne yapmalısın kısmı anlatılıyor. Kalacağın yeri öğreniyorsun, aileyi varsa facebook’u inceliyorsun. Uçak biletini alıyorsun ve yola koyuluyorsun. Havaalanı karşılama varsa zaten indiğiniz gibi havaalanından sizi kalacağınız yere götüreceklerdir, istemezseniz de (ki ben istememiştim) oradan otobüsle, trenle ya da taksiyle evinize de rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Sormaktan çekinmeyin önemli olan öz güven. Sonuçta İngiliz değiliz ve öğrenmeye gittik. Ve unutmayın onlar da Türkçe bilmiyor bu sizi 1-0 öne çeker.

3. Brighton'a hoşgeldik.

3. Brighton'a hoşgeldik.

Ben Brighton’u tercih etmiştim. Bugün yine böyle bir imkanım olursa tercih edeceğim ilk yer olacaktır eminim. İnsanlarıyla, bölgenin şirinliğiyle, deniz manzarasından, eğlence mekanlarına, güvenilir çevreye kadar benim için dört dörtlük bir tercih olmuştu. Londra’ya trenle 40 dk olan Brighton’ın maliyet anlamında pahalı olduğu söylemini öncelikle bir kenara bırakalım. Çünkü 20 GBP’a bir hafta geçirdiğim de oldu 100 GBP’a geçirdiğim de. Bu tamamen senin keyfi ihtiyaçlarına bağlı….

4. Halloween, Christmas, Burning The Clock's ve daha fazla festival için Ekim ayında gidin.

4. Halloween, Christmas, Burning The Clock's ve daha fazla festival için Ekim ayında gidin.

Ben Brighton’a ekim sonunda gittim. O yüzden çok güzel etkinliklerine şahit oldum. Halloween’den (yüzümü boyayıp peruk takarak otobüse bineceğimi hiç hayal etmezdim ama yaptım), Guy Fawkes Gecesi’ne, en uzun gece festivalinden (Burning the Clock’s), Christmas’a kadar pek çok etkinliğe şahitlik ettim.

5. İngiltere'de Christmas görülmeye değer!

5. İngiltere'de Christmas görülmeye değer!

Özellikle Christmas görülmeye değerdi. Noel baba kostümlü şeker dağıtan otobüs şöförlerinden, dil okulunuzdaki etkinliklere, Christmas yemeğinden yılbaşı gecesine pek çok ana tanıklık edersiniz. Ama bizim gibi LONDON EYE’da kutlamak isterseniz önceden internet üzerinden bileti almanız gerekmekte. Yoksa yer kalmıyor ve hayaller London Eye, hayatlar Trafalgar Meydanı oluyor. Size de uzaktan havai fişek gösterisini izlemeye çalışmak kalıyor (Bizim başımıza geldiği gibi).

6. Brighton iyi güzel de çevresi?

6. Brighton iyi güzel de çevresi?

3 aylık dil eğitimimi aldıktan sonra İngiltere maceramı 1 ay daha uzattım ve başladım gezmeye. Bir hafta Londra’da kaldım. Sonra araba kiraladık (Türkiye ehliyeti süresinden emin olmamakla birlikte orada 3 aylık geçerliliği var. ama sağ direksiyonda kullanabiliyor olmak lazım, o yüzden bilen biriyle bu yola girin derim). Haftalık 150 GBP’a her yeri gezebilirsiniz.

7. Londra'dan sonra ilk olarak Cambridge, Oxford ve Northampton şehirlerini gezdik.

7. Londra'dan sonra ilk olarak Cambridge, Oxford ve Northampton şehirlerini gezdik.

Biz bu süre zarfında Cambridge, Bath, Bristol, Northampton, Oxford ve daha pek çok yeri gezme fırsatı bulduk. İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşayan biri olmama rağmen Londra daha ilk günden beni yordu. Londra, gezilebilecek güzel bir şehir. Lakin yaşamak için pek tavsiye edeceğim bir şehir değil. Cambridge ve Oxford tamamen öğrencilerin hakim olduğu bir bölge. Özellikle bisikletle ulaşım sağlarım ben diyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.

8. Bath ve Bristol şehirleri diğerlerinden daha farklı.

8. Bath ve Bristol şehirleri diğerlerinden daha farklı.

Bath’ın doğal güzellikleri tabi ki de orayı lüks kılıyor, gitmişken de hamamı görmeden dönmeyin derim. Ben Bristol’e Banksy’nin karikatürlerini görmek için gitmiştim, ardından yola devam etmiştim.

Bu arada, dil okuluna bu bölgelerde gitmek isterseniz hatırlatayım: Türk öğrencilerin oranı bu bölgelerde diğerlerine oranla daha az. Son olarak imkanınız olursa kesinlikle Edinburgh’u gezin derim, ben süre olarak ayarlayamadığım için gitmeye fırsat bulamadım ama ilk fırsatta gitmek istediğim bir yer kendisi.

9. Sona yaklaşırken…

9. Sona yaklaşırken…

Sona yaklaşırken İngiltere’ye gitmek isteyenlere ya da gidecek olanlara bir kaç tavsiyem olacak: öncelikle İngiliz çocukları çok tatlı, ama siz sakın makinenin kamerasını o tarafa doğrultmayın. Bir de alışveriş yapmak istiyorsanız ve Christmas’ı takip eden hafta da oradaysanız bekleyin, indirimler seni bekliyor olacak.

Son olarak; İngiltere vizesinin yanında Schengen vizesi de almalısınız. Çünkü okulun Fransa’dan Amsterdam’a yaptığı gezilere cüz-i bir miktar da katılabilir ve güzel yerleri görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Yoksa gidebilen arkadaşlarınızın arkasından su dökerken bulursunuz kendinizi…

10. Ve geri dönüş.

10. Ve geri dönüş.

Türkiye’ye döndüğünde 25 yıldır yaşadığın yerde kültür şoku yaşıyorsun. Ben yaşadım. Hele ki toplu taşıma araçlarında. Hatta İngiltere’ye daha çabuk uyum sağladım diyebilirim. Aslında anlatarak bitmeyecek çok güzel bir deneyim oldu İngiltere’de yaşamak. Aile yanında kalarak onların kültürlerine şahit olmak, okulda her kültürden insanla tanışıp birlikte vakit geçirmek…

Bir insanın kısa sürede kendisini geliştirmek anlamında çok güzel ve özel bir deneyim. Bu sadece İngiltere için geçerli değildir eminim. Amerika’dan Kanada’ya, İrlanda’dan Malta’ya kadar dil eğitimi alabildiğiniz pek çok ülkede kendinizi en iyi şekilde geliştirebilir, o deneyimi tadabilirsiniz.

YAZAR HAKKINDA
Merve Yılmaz

Life is a tragedy full of joy!