Toronto’da Geçen 10 Aylık Dil Eğitimi Günlüğüm
Toronto’nun en iyi dil okullarından EC English’te dil eğitimi ve çalışma deneyimi yaşamak inanılmazdı. 10 ay süren bu dönemde Kanada’daki eğitim ve aktivitelerle dolu günlüğüm.
1. Nasıl başladı?
Üniversitede turizm bölümünü bitirdikten sonra kullandığım İngilizcem beni tatmin etmemeye başladı. Daha önceden de 1 ay kadar İngiltere’de eğitim aldığım için yurtdışında dil öğrenmenin faydalarını biliyordum. O yüzden bu kez hazır mezun olmuşken uzun dönem gitmeye karar verdim.
2. Nereye gitmeli?
Yurtdışına en az 6 ay gitme kararı aldım. Peki ya hangi ülke ya da hangi şehri seçmeliydim? Daha önceden gittiğim için bu kez İngiltere dışında bir ülke olmasını istiyordum. Hatta, bu kez okyanus ötesi olmalıydı. Çünkü Amerika ve Kanada hep merak ettiğim ve gezmek istediğim ülkelerdi.
3. Neden Toronto'ya ikna oldum?
Bende araştırmalarımdan sonra Toronto’ya karar verdim. Az Türkün olması bu kararı almamı sağladı. Üstelik Kanada’dan Amerika’ya da kolaylıkla geçebilecektim.
4. Toronto hakkında yine de endişelerim vardı.
Açıkcası güney insanı olarak ilk başta bu karar beni çok korkutmuştu. Daha önce hiç soğuk bir şehirde yaşamamıştım. Üstelik soğuktan nefret eden bir insanımdır. Ama gözümü karartmıştım. En azından benim için çok farklı bir deneyim olacaktı. Nasılsa yazın gidiyordum.
5. Toronto'ya doğru..
EC English dil okuluna karar vermiştim. Zincir ve tanınmış bir okul olması kararımda etkileyici bir rol oynamıştı. Zincir olmasının avantajı olarak, eğer Kanada’yı sevmeyecek olursam Amerika’daki EC English merkezlerinden birine geçip eğitimime devam edebilecektim.
6. Vize süreci..
Mezun olup diplomamı aldıktan sonra vize işlemlerim başladı. Benim vizem 3 hafta sonra çıktı. 11 aylık vize vermişlerdi bana. Hemen ardından Amerika turist vizesine başvurumu yaptım. Oradan da 10 yıllık vizemi aldıktan sonra artık kimse tutamazdı beni.
7. Toronto'ya varış..
15 saatlik Frankfurt aktarmalı seyahatim sonunda Toronto’ya varmıştım. Yol boyunca film izleyip ardından tüm yol uyuduğum için sonraki gün jetlag olmamıştım. Telefonumu açtığımda saatin 7 saat geride olduğunu fark ettim ve artık Kanada’daydım.
8. Konaklama olarak aile yanı konaklamasını tercih ettim.
Sonunda havaalanı karşılaması ardından beni ailenin yanına bırakmışlardı. Çok tatlı bir kadın karşıladı beni. Evdeki odama yerleştirdi. Birkaç ufak hediye almıştım kendisine. O kadar mutlu oldu ki! Ertesi gün okulum olduğu için bana okulun yerini ve yolları gösterdi. Temiz ve güvenilir bir aileydi. İlk ay bana gerçekten çok yardımcı oldular. Giriş çıkış saatlerime hiç bir zaman karışmadılar ve ev işi yapmak zorunda da değildim.
9. Okulun ilk günü..
İlk gün sınav olacaktık. Bütün yeni gelen örgencileri bir sınıfta toplayarak oryantasyon yapmışlardı. Nerede ne var, hocalarımız, ofis çalışanları artık hepsini az da olsa tanıyordum. Sınavdan sonra herkesin kaynaşması için bir kaç aktivite düzenlenmişti. Sonra ise seviyelerimize göre sınıflara ayrıldık. Sınıflar çok aydınlık ve ferahtı. Okul, elektronik tahta sistemiyle modern sınıflara sahipti. Sınıfta 10 kişiydik ve bu derse adapte olmamız acısından çok büyük bir avantajdı.
10. İlk hafta..
Artık Toronto’ya alışmaya başlamıştım. Tabi bunda okulumun ve kaldığım ailenin etkisi çok büyüktü. Güzel arkadaşlıklar edinmeye başladım ve okulun aktivitelerine mümkün olduğunca katıldım. Dersler ise genelde proje sunmakla ve gruplar halinde sohbet kıvamında geçiyordu. Düşündüğüm gibi hiçte sıkıcı değildi. Öğretmenler derste çok aktifti. Nasıl eğitim verileceğini ve İngilizce’nin sadece gramerden ibaret olmadığını gösteren hocalarımız vardı.
Okulumu çok sevmiştim ve daha 1 hafta olmasına rağmen rahat konuşmaya başladığımı hissetmeye başlamıştım. Tabi bunda hiç Türkçe konuşmamamın ve Türklerden uzak durmamın büyük etkisi vardı.
11. Gezilip görülecek yerler..
Yeni gelmemin vermiş olduğu heyecan ve her yeri görme isteğiyle ilk ay çılgınlar gibi gezmiştim ve pek çok arkadaş edinmiştim.
Royal Ontario Müzesi, CN Tower, Hayvanat Bahçesi, Bilim Müzesi, Casa Loma, Toronto Island (her mevsim ayrı güzel), Woodbine Plajı, Edwards Garden, Toronto City Hall, Ontario Gölü, başlıca gezilmesi gereken yerlerdi ve bunların giriş biletlerini çok uyguna internetten bulmuştuk. Bilim Müzesi gezmekten çok zevk alabileceğiniz bir yer. Toronto Hourbour’da ise yazın festival, kışın buz pateni yapma keyfini yaşayabilirsiniz. Soğuk olmasıyla bilinen Toronto, aslında yazın çok sıcak. Kanada’ya gittiğimde yüzebileceğim ve yazın bu kadar güzel geçebileceğini düşünememiştim doğrusu.
12. Niagara Şelalesi'ne gitmeden de olmaz.
Buraya kadar gelmişken Toronto’dan 1 saat uzaklıktaki Niagara Şelalesi’ne de gitmek gerekti. Okul gezisine katıldık. İlk durağımız üzüm bağları ve şaraplarıyla meşhur Niagara On The Lake kasabası oldu.
Niagara Şelalesi’ne ulaştığımızda herkesin ağzı açık kalmıştı. O kadar güzel ve görkemliydi ki! Şelaleyi yakından görmek için sabırsızlanıyorduk. Hemen bot kuyruğuna girdik. Bize giymemiz için yağmurluk vermişlerdi ama giyerken bu kadar ıslanabileceğimizi düşünmemiştik. Unutulmaz bir deneyimdi bizim için. Türkiye’ye dönene kadar da pek cok kere geldim buraya.
13. Evden ayrılış..
Aileyle olan anlaşmam 1 buçuk aydı ve çabucak geçmişti. Onlardan hiç ayrılmak istemesem de arkadaşlarımla eve çıkmalıydım artık. Ailede beraber kaldığım Japon bir arkadaşımla birlikte ev bakmaya başladık. İki kişilik ev bakmak bizi biraz yormuştu. En sonunda bir evde iki oda kiraladık. Artık yeni evimizdeydik ve okula çok yakındı.
14. Yaz bitiyor.
Artık yazın sonuna gelmiştik. Havalar hafiften soğumaya başlıyordu. Bütün yazı arkadaşlarla planlar yaparak bir yerlere giderek geçirmiştim. Sonuçta dil sadece gramerden ibaret değildi. Bana göre en önemlisi sosyalleşip arkadaş edinerek o dili aktif kullanarak öğrenmekti. Ve artık akıcı bir şekilde konuşabiliyordum. Yaz boyu Toronto dışında Montreal’e ve New York’a gitme imkanım olmuştu. Montreal çok farklı bir ülke gibiydi çünkü Quebec sınırına girer girmez birçok şey Fransızca olarak devam ediyordu ve tam bir Avrupa ülkesi gibiydi. New York ise çok farklı bir yer, uyumayan şehir. Toronto, New York arası uçak biletleri çok pahalı olabiliyor ama çok uyguna otobüs biletleri bulunuyordu. Yol 10 saat sürüyor olmasına rağmen buna değer.
15. Vee maç sezonu açıldı.
Ekimin ortasına doğru maç sezonu da açılmış oldu. Meşhur NBA maçlarına Rogers Center’da katılmak muhteşemdi. Bir de Toronto’daysanız, Raptors takımını tutmazsanız olmaz. Her fiyata ve her bütçeye uygun maç bileti bulunuyordu. Hokey maçlarını da izlemek zevkliydi. Ekimin sonlarına doğru artık ciddi soğuklar bastırmaya başladığı için yazın gördüğümüz göller, yapay havuzlar artık buz pateni ve hokey pistiydi.
16. Toronto'yu zombiler mi basmış?
Her ayında her döneminde farklı bir festival ve hareketlilik olan bu şehri çok sevmeye başlamıştım. Ülkede Cadılar Bayramı’ndan 1 hafta önce geleneksel zombi yürüyüşü yapılıyordu. Her yerde inanılmaz makyajlarla gezen insanlar doluydu. Buna küçük bebek ve yaşlılar da dahil. Cadılar bayramını kutlamalarının nedeni ise milattan önceki inanışa göre her sene ekim ayının son günü, kötü ruhlar dünyaya gelmekte ve insanlara zarar vermektedir. O kötü ruhların onları tanımaması için kılık değiştirirlermiş. İşte geçmişten kalan bu inanış günümüze kadar gelmiş ve artık festival şeklinde kutlanmaya başlanmış.
17. Havalar iyice soğuyor, Noel yaklaşıyor.
Kasımda dönmem gerekirken biletimi erteledim. Evet, sırf meraktan yaptım. Çünkü bu ülkede kışın nasıl geçtiğini gerçekten merak ediyordum. Böylece, EC dil okulunun ofisinde gönüllü olarak çalışmaya başladım. Kasım sonu artık iyice soğuklar bastırdı. Buranın soğuklarına direnmek için Türkiye’deki kıyafetlerim yeterli değildi, yeni mont ve bot aldım. Çünkü buranın soğukları için özel üretiliyordu. Ayrıca, Toronto yer altı dünyasıyla meşhurdu. Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, yerin altında farklı bir yaşam sürüyordu ve bu beni büyülemişti.
Noel’e çok az kala her yer cıvıl cıvıldı, bir koşuşturmayla geçiyordu. Her hafta şehirde aktiviteler devam ediyordu. Noel baba yürüyüşü için herkes kostümlerle yine sokaklardaydı. Meşhur Kensington market Chirstmas markete dönüşmüştü. Noel partileri hiç bitmiyordu. EC dil okulu, ofis çalışanları için limuzin kiralayıp Hard Rock Cafe’yi kapattırmıştı ve inanılmaz eğlenmiştik.
18. Zaman daralıyor.
Gitmeme 1 buçuk ay kala durumun ciddiyetine varmıştım. 10 ayımı dolu dolu geçirdiğim çok güzel arkadaşlıklar, dostluklar edindiğim bu ülkeden gitmek istemiyordum. 5 ay kadar bir süre ofiste çalışmıştım ve gerçekten her şeye o kadar çok alışmıştım ki hiçbir şeye veda etmek istemiyordum. Bu ülkede insanların birbirine saygısı vardı. Çalıştığım tek bir gün bile iş arkadaşlarımla sorun yaşamamıştım. Üstelik herkes birbirine çok saygılı, kimse kimsenin arkasından konuşmuyordu. Herkes kendi işini yapıyordu. Bu ortamı bırakıp gidemezdim ama bazı kararları almak için biraz geç kalmıştım. Çünkü vizemin süresi dolmak üzereydi.
19. Doğum günü ve veda partisi..
Her hafta birine veda etmiştik ve artık sıra bendeydi. Burayı bırakmak çok zordu. Doğum günümle Türkiye’ye dönüş tarihim birbirine yakın olunca ikisini bir arada kutlamış olduk. Öyle iyi arkadaşlar biriktirmişim ki, kaç kere kutlandı, kaç kere pasta üflediğimi hiç hatırlamıyorum. Ofiste bile benim için ayrı bir parti düzenlemişti. İş arkadaşlarım mektup yazmıştı bana.
20. Ve sona geldik!
Artık 10 ay nasılda su gibi geçti hiç anlamadım. Daha satırlara sığmayan o kadar güzel anılar yaşadım ki, şimdi arkama dönüp baktığımda ne kadar güzel arkadaşlıklar ve dostluklar edindiğimi görebiliyorum. Çoğu arkadaşımla hala her gün konuşuyorum. Sanki hiç kopmamış gibi. Dünyanın her yerinden arkadaşlıklar edindim ve birçoğuyla da ziyaretleşmeye başladık bile.
21. Bonus: Eğitimimi advanced olarak bitirdim.
Benim için her şey çok güzel geçmişti. Tabi gezmeler, eğlenmeler dışında derslerime de çok önem vermiştim. Intermediate olarak başladığım 6 aylık Kanada dil eğitimi deneyimimi advanced olarak tamamlamıştım. Yani 6 ayda 4 kur atlamış oldum.
EC English’in ofisinde çalışmaya başladığım süreçte ise ücretsiz olarak personele sunulan eğitimden faydalanmıştım. Orada da İş İngilizcesi’ni tamamlayarak ülkeme dönmüş oldum.
Mersin'de doğup, üniversite hayatına İstanbul'da devam eden; gezme aşkıyla dolu, kedi ve kahve müptelası biri. Yabancı diller ve kitap okumak en büyük hobilerim.
''Every accomplishment start with the decision to try!''